Asıl işveren-alt işveren ilişkisinde asıl işverenin alt işverenin işçilerine karşı o iş yeri ile ilgili olarak bu Kanundan, iş sözleşmesinden veya alt işverenin taraf olduğu toplu iş sözleşmesinden doğan yükümlülüklerinden alt işveren ile birlikte sorumlu olduğu- Feshin geçersizliği ve işe iade davasının alt ve asıl işveren ilişkisinde, her iki işverene birlikte açılması ve muvazaa bulunmaması halinde ise, davacı işçi alt işveren işçisi olup, iş sözleşmesi alt işveren tarafından feshedildiğinden, feshin geçersizliği ve işe iade yükümlülüğünün alt işverene ait olduğu- Asıl işverenin iş ilişkisinde sözleşmenin taraf sıfatı bulunmadığından, asıl işverenin işe iade yönünden bir yükümlülüğünden söz edilemeyeceği- Asıl işverenin işe iade kararı sonrası işçinin işe başlamak için başvurması ve alt işverenin işe almamasından kaynaklanan işe başlatmama tazminatı ile dört aya kadar boşta geçen süre ücretinden yukarıda belirtilen hüküm nedeni ile alt işverenle birlikte sorumlu olduğu-
Feshin geçersizliği ve işe iade talebine ilişkin davada, davalı işveren tarafından alınan işletmesel karar olup olmadığı, bu kararın tutarlı bir biçimde uygulanıp uygulanmadığı araştırılarak feshin geçerli sebebe dayanıp dayanmadığının belirleneceği-
Davalı şirketin, fesihten önce ve sonraki 6 aylık dönem bordroları (Türkiye genelindeki tüm iş yerlerine ait) kurumdan getirtilip, işçi alımı olup olmadığı tespit edilip, davalı şirketin davacının çalıştığı veya çalışabileceği pozisyonlara işçi alımı yapıp yapmadıkları ortaya konularak davalı işverenin aldığı işletmesel kararın kapsamı, kararın davacı yönünden tutarlı şekilde uyguladığı, feshin kaçınılmazlığına bağlı olarak başvurulduğu hususlarının tespit edileceği-
Davacı işçinin satış sorumlusu olarak davalıya ait işyerinde 12/03/2014-30/04/2015 tarihleri arası çalıştığı, işverenin sistem değişikliği kararı gerekçe gösterilerek iş akdinin feshedildiği ve davalı işveren tarafından geçerli neden olmadan feshedildiğini belirten davacı işçinin, feshin geçersizliğine ve işe iadesine ilişkin açtığı davada, Davalı şirket ve İnternet belgesinde adı geçen ve aralarında organik bağ olduğu anlaşılan şirketlerin aynı çatı altında faaliyet gösterip göstermedikleri, Ticaret Sicil kayıtları ve kuruluş belgeleri, merkez ve şube kayıtları getirtilerek amaç ve faaliyet konuları belirlenerek, SGK kayıtları da getirtilerek şirketler arası işçi transferi olup olmadığı, davacının yaptığı iş ve görev tanımı da dikkate alınarak davacının hangi şirkete hizmet ettiği belirlenerek gerekirse bu şirketin de davaya dahil edilmesi sağlanıp, birlikte istihdam ve işverenin muvazaa olgusu bir arada değerlendirilerek fesih tarihi itibarıyla çalışan sayısı tespit edilerek çıkacak sonuca göre bir karar verilmesi gerektiği-
Davalı şirketin uluslararası alanda faaliyet gösteren ve Türkiye'de şubesi bulunan bir şirket olduğu, Türkiye’de 7, dünya genelinde ise binlerce çalışanı olduğu hususları taraflar arasında ihtilaflı olmayıp ihtilafIın, yurt dışındaki şubelerde çalışan işçilerin de işçi sayısı ve iş güvencesi hükümleri bakımından dikkate alınıp alınmayacağı noktasında olduğu bilinerek, davalı işyeri bakımından fesih tarihinde 30 işçi şartının oluştuğunun kabulü ile esasa girildiğinde davacıya kıdem ve ihbar tazminatının ödenerek iş akdinin feshedildiğinin tartışmasız olduğu ancak feshin İş Kanunu mad. 19 'a göre yazılı olmadığı ve sebepleri açık ve kesin bildirilmediğinden fesih konusunda yasadaki usule uyulmadığı; feshin geçersizliğine ve davacının işe iadesine karar verilmesi gerektiği-
İşe iade davasının "tespit davası" olup işe iade davasının sonucunda işçilik alacaklarının tahsili yönünde eda davası hükmü kurulamayacağı-
İşe iade davalarına özgü olarak, asıl işveren-alt işveren ilişkisinin söz konusu olduğu davalarda, davalı taraf yönünden bir çeşit şekli (usûlî) bakımdan mecburi dava arkadaşlığının mevcut olduğunun kabul edilmesi gerektiği- İşe iade davasının yalnızca asıl işveren veya alt işveren aleyhine açılması durumunda, mahkemece, davanın hemen reddedilmemesi, davalı olarak gösterilmeyen asıl işveren veya alt işverene davanın teşmili için davacı tarafa süre verilmesi, verilen süre içinde, diğer dava arkadaşına teşmil edilirse davaya devam edilmesi, aksi halde davanın sıfat yokluğundan reddedilmesi gerektiği- Mahkemece davalı Bakanlık ile taşeron şirketler arasındaki asıl işveren-alt işveren ilişkisinin muvazaya dayanıp dayanmadığı incelenerek, muvazalı olmadığının tesbiti halinde, son altişverenin fesih bildiriminin işçiye ulaştığı tarih itibariyle işçi sayısı, (işyerinde, konumu itibarıyla güvence kapsamı içerisinde olmayan işveren vekillerinin ve yardımcılarının da işyerinde çalışan işçi sayısının belirlenmesinde hesaba katılarak, işverenin aynı işkolunda birden fazla işyerinin bulunması halinde, işyerinde çalışan işçi sayısının bu işyerlerinde çalışan işçi sayısına göre belirleneceği gözetilerek, belirli-belirsiz süreli, tam-kısmi süreli, daimi-mevsimlik sözleşmelerle çalışan tüm işçiler dikkate alınarak) şüpheye yer bırakmayacak şekilde re'sen araştırılarak tesbit edilmeden karar verilmesinin usul ve kanuna aykırı olduğu-
6356 sayılı Kanunun 24.maddesinde düzenlenen sendika temsilciliğinin güvencesine dayanılarak açılan işe iade davası ile, aynı yasanın 25.maddesindeki sendika özgürlüğünün güvencesine istinaden açılan davanın uygulanma koşulları ve neticeleri birbirinden farklı olduğundan, dava dilekçesinde 6356 sayılı TİSK 'in hem 24/3 maddesinin uygulanmasını hem de 25.maddesi gereğince tazminat talep eden davacıya mahkemece öncelikle "sendika işyeri temsilciliğinin güvencesi''ni düzenleyen 24.maddenin mi uygulanmasını yoksa şartları farklı 25.maddenin mi uygulanmasını istediği hususu açıklattırıldıktan sonra esasa girilerek değerlendirme yapılması gerektiği-
Davacının tek delili iş yeri çalışanı olmayıp, davacının teyzesi olan tanığın beyanlarından ibaret olup davalı tanıklarının davacının haklı neden olmaksızın işi bıraktığı,herhangi bir baskı yapıldığına şahit olmadıkları, sık sık rapor alıp,yükselme sınavlarında yeterli puanı alamadığı açıklamaları karşısında, davacı iddialarını kanıtlayamadığından kıdem ve ihbar tazminatı taleplerinin reddi gerektiği-
Davalı iddiası, olaya ilişkin tutulan tutanaklar, davalı iddiasını doğrular mahiyette davalı tanık anlatımları ve tüm dosya içeriği dikkate alındığında, davacının şirkete ait iş başvuru formlarını başka bir firma ile paylaştığı, olay günü kendisine ziyarete gelen başka firma çalışanına iş başvuru formlarının yer aldığı klasörü verdiği, kendisine gelen bu firma çalışanın kaydını kapı güvenliğine telefon açarak sildirdiği, davacının bu tutum ve davranışlarının işyerinde olumsuzluklara yol açtığı, sadakat ve bağlılık kuralına aykırılık teşkil ettiği, davalı işyerindeki iş ilişkisinin olumsuz etkilendiği, davacının eylemi sonucunda işverenin güvenini yitirdiği, kendisine menfaat sağlamasa dahi güven probleminin doğduğu ve bu sebeple iş ilişkisinin sürdürülmesini davalı işveren yönünden imkansız kıldığı, bu itibarla işveren açısından geçerli nedenlerin bulunduğu anlaşıldığından, davalı işverenin iş sözleşmesini feshetmesinin geçerli nedene dayandığı ve davanın reddi gerektiği-