TÜRK BORÇLAR KANUNU > - Genel Hükümler > - Borç İlişkisinin Kaynakları > - Haksız Fiillerden Doğan Borç İlişkileri > - A. Sorumluluk > - IV. Özel durumlar > - 1. Ölüm ve bedensel zarar > Madde 56 - d. Manevi tazminat
Dava, 04.06.2011 tarihli iş kazasında vefat eden sigortalının hak sahibi eş ve çocuklarının maddi ve manevi zararının giderilmesi istemlerine ilişkin olup, iş kazasından kaynaklanan tazminat davasında davalılar arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunmayıp, buradaki dava arkadaşlığı ihtiyari dava arkadaşlığı olup davacı yan isterse sorumluların tamamı yerine bir kısmına davasını yöneltebileceği, ne dava tarihinde yürürlükte olan 1086 Sayılı HUMK'ta, ne de karar tarihinde yürürlükte olan 6100 Sayılı HMK'da dahili dava diye adlandırılan bir müessese bulunmadığı, aralarında ihtiyari dava arkadaşlığı bulunan davalılar aleyhine olarak açılmış derdest bir davada yargılama konusu olayla ilgisi bulunan diğer sorumlular da davaya dahil edilmek istenebileceği, davaya dahil edilmek istenen bu sorumlulara husumetin usulünce yöneltilmesini diğer bir ifade ile bu kişiler hakkında usulünce bir dava açılmasını bekleyerek her iki davayı birleştirerek bir arada karar verilmesi gerektiği-
TBK. mad. 56 hükmüne göre, hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarının adalete uygun olması gerektiği- Manevi tazminatın bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmediği- 22.6.1976 günlü ve 7/7 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir edilecek manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartların açıkça gösterildiği ve bunların her olaya göre değişebileceğinden, hakimin bu konuda takdir hakkını kullanır iken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermesi gerektiği- Manevi tazminatın zenginleşme aracı olmamakla beraber, bu yöndeki talep hakkındaki hüküm kurulurken olay sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesinin amaçlanması ve bu sebeple tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli de gözönünde tutularak, hak ve nesafet kuralları çerçevesinde bir sonuca varılması gerektiği, TMK. mad. 4 gereğince kanunun takdir hakkı verdiği hallerde hakimin hukuka ve hakkaniyete göre hükmedeceğinin öngörüldüğü-
Davacının iyileşme süresi üç hafta olup yaralanması maluliyet niteliğinde bulunmadığından, tarafların kusur durumu, kaza tarihi gibi hususlar dikkate alındığında davacı için hükmedilen 4.000,00 TL' lik manevi tazminatın fazla olduğu-
Davalılar, haksız tahrik sonucunda davacıya karşı etkili eylemde bulunmuş ise de, davacının olay sonucunda yirmibeş gün iş ve güçten kalacak şekilde yaralandığı, bacağında oluşan kırık nedeniyle yoğun acılar yaşadığı, hastanede ve evde uzun süre tedavi gördüğü anlaşılmakta olup, mahkemece davacının gördüğü zarar ile tarafların kusur durumu, sosyal ve ekonomik durumları ve olayın meydana geldiği tarihteki paranın alım gücü değerlendirilmek suretiyle takdir edilen (4.000 TL tutarındaki) manevi tazminat miktarının yerinde olduğu- Somut olay itibariyle olayın davacının haksız tahriki nedeniyle gerçekleştiği dikkate alındığında manevi tazimat miktarının fazla olduğu görüşünün kabul edilmediği-
Kaza sırasında 6 yaşında olan davacı küçüğün kaza nedeniyle saçlı deride yüzeysel yarasının, sol gözünde ekimozun ve ödemin oluştuğu bilinerek, küçüğün iyileşme süresi iki hafta olup yaralanmanın maluliyet niteliğinde bulunmadığından, tarafların kusur durumu, kaza tarihi gibi hususlar dikkate alındığında küçük davacı için hükmedilen 8.000,00 TL 'lik manevi tazminatın fazla olduğu-