Görevli idare ajanlarının kusurlu eylemi sebebi ile meydana gelen doğum sırasında ölmesi nedeniyle uğranıldığı iddia edilen zararın tazmini istemiyle açılan davada, davacılar yakınının ileri teknik donanıma sahip hastaneye sevk edilmesine rağmen ambulans verilmediği, kendi imkanları ile gitmelerinin istendiği, hastaya refakat edecek sağlık personeli verilmediği, olay tarihinde sadece 2 adet ambulans bulunduğu, davalı idarenin sağlık hizmetini kötü işlettiği gerekçesiyle verilen 10.000,00 TL' lik manevi tazminatın isabetli olduğu-
Hakimin manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarının adalete uygun olması gerektiği- Manevi tazminatın, zarara uğrayanda, manevi huzuru gerçekleştirecek ve tazminata benzer bir fonksiyonu da olan özgün bir nitelik taşıdığı- Manevi tazminatın bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiş olduğu- Zarar görenin zenginleşmemesi, zarar sorumlusunun da fakirleşmemesi gerektiği- Takdir edilecek miktarın, mevcut halde elde edilmek istenen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olması gerektiği- 22.6.1976 günlü ve 7/7 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının gerekçesinde de takdir edilecek manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartların da açıkça gösterildiği- Bunlar her olaya göre değişebileceğinden, hakimin bu konuda takdir hakkını kullanır iken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermesi gerektiği- Manevi tazminat zenginleşme aracı olmamakla beraber, bu yöndeki talep hakkındaki hüküm kurulurken olay sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amaçlanmalı ve bu sebeple tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli de göz önünde tutularak, hak ve nesafet kuralları çerçevesinde bir sonuca varılması gerektiği- Zira, Türk Medeni Kanununun 4. maddesinde, kanunun takdir hakkı verdiği hallerde hakimin hukuka ve hakkaniyete göre hükmedeceğinin öngörülmüş olduğu- Yukarıda belirtilen hususlar dikkate alındığında, takdir olunan manevi tazminat miktarlarının bir miktar fazla olduğunun görüldüğü ve hakkaniyete uygun bir manevi tazminata hükmedilmek üzere kararın bozulmasının isabetli olacağı-
Taksirle yaralama eyleminden kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin davada davacının yaralanma derecesi, olay tarihi, olayın gelişimi ve yukarıdaki ilkeler göz önünde bulundurulduğunda, davacı lehine hükmedilen manevi tazminat miktarı az olduğu-
Cinsel saldırıya teşebbüs nedeniyle manevi zararlarının tazmini istemli davada, olayın oluş şekli, olay tarihi ve tarafların konumu dikkate alındığında davacı lehine hükmedilen manevi tazminat tutarı az olduğu-
Davalıların yolunu keserek kendisine bıçak çektiklerini ve tecavüz etmeye kalkıştıklarını belirterek, uğradığı manevi zararın giderilmesini isteyen davacının  olay tarihindeki yaşı,  olayın oluş şekli, ceza yargılamasında belirlenen maddi vakıalar gözetildiğinde; davacı yararına daha üst seviyede manevi tazminata hükmedilmesi gerektiği-
Davaya konu olayda; olay tarihi, olayın oluş şekli, tarafların konumu dikkate alındığında daha alt düzeyde tazminata hükmedilmesi gerektiği-
Bir motorlu aracın işletilmesinin bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde, araç işletenin bu zarardan sorumlu olacağı düzenlendiğine göre, ilke olarak sürücünün (desteğin) ölümünden işletenin sorumlu olduğu, dolayısıyla davacıların işletenden talepte bulunma haklarının bulunduğunun kabul edilmesi gerektiği- Yansıma yoluyla zarar görmüş olan destek tazminatı isteyenlerin, kendisine destek sağlayan kişinin sahip olduğu haktan fazlasına sahip olmalarının mümkün olmadığı- Zararın artmasına veya doğmasına sebep olan kişinin sonuçlarına da kendisinin katlanması gerektiği- Desteğin ölümü sebebiyle meydana gelen zararın yansıma yoluyla destek görenleri etkilediği kabul ediliyorsa, desteğin kusurlu davranışlarının da aynı şekilde destek görenlere yansıyacağının kabul edilmesi gerektiği- Kendi kusuruyla sebebiyet verdiği ya da artmasına neden olduğu zararın ödettirilmesini istemenin doğruluk ve dürüstlük kurallarına aykırı olacağı- Objektif iyi niyet kurallarına (TMK mad. 2) göre, davacıların murisinin %70 kusuruyla meydana gelen kaza sonucu ölümü nedeni ile davacıların talep ettikleri destekten yoksunluk tazminatından işletenin sorumlu olmadığı- "Destekten yoksun kalma tazminatının yansıma zararı olması nedeniyle desteğin kusurunun davacılara karşı ileri sürülemeyeceği" görüşünün ise HGK çoğunluğu tarafından benimsenmediği-
Davaya konu olan olayda; olay tarihi, olayın gelişimi, davacıların yaralanma dereceleri dikkate alındığında, davacılar yararına daha üst düzeyde manevi tazminat takdir edilmesi gerektiği-
Kredi kartı sözleşmesinin iptali ile maddi ve manevi tazminat davasında, davacı hamili olduğu kredi kartının kullanıma kapatılmasını 28/02/2014 tarihli dilekçesi ile bankadan talepte bulunmuş olup anka tarafından talep kabul edilerek kredi kartı kullanıma kapatılarak başvuru formundaki "tüm borcun ilk ekstreye" yansıtılacağına dair anlaşma uyarınca işlem yapıldığından davacının dilekçesinin içeriğine göre borcu defaten ödemek zorunda olup davacının manevi olarak ne şekilde zarara uğradığı açıklanıp gerekçelendirilmeden banka aleyhine manevi tazminata hükmedilemeyeceği-
Tazminat davasında, imal edilen ve stokta bulunan mal bedellerinden taraflar arasındaki ticari ilişki ve davalının davacıya gönderdiği yazı gözetildiğinde, davalının stoktaki mal bedellerinden sorumlu bulunmasında isabetsizlik yoksa da mal bedelinin belirlenmesinde maliyet unsurları içinde işçilik bedeli de bulunduğu halde mahkemece davalının ayrıca işçilik ücretleri ile sorumlu tutulmasının hatalı olduğu-