Komşuluk hukukundan kaynaklanan elatmanın önlenmesi davalarında davalının kusurlu olması aranmayacağı- Davalının eylemi ile davacının zararı arasında illiyet bağı bulunduğu takdirde davalının kusurlu olup olmaması, kasıtlı hareket edip etmemesi, elatmanın önlenmesi davasına etki etmeyeceği- Davalının hiçbir kusuru olmasa dahi, elatmanın önlenmesine, eski hale getirme ve tazminata hükmedilebileceği- Davacının zararının doğmaması için bir önlem almaması da elatmanın önlenmesi davasını etkilemeyeceği- Davalının kendi taşınmazı üzerine yaptığı yapının ruhsatsız olduğu, imara aykırı bulunduğu ileri sürülüp TMK. mad. 737 uyarınca yıkım ve eski hale getirme istenemeyeceği- Yapının imara aykırı olması yanında bir zararın doğmasının da şart olduğu- Salt imara aykırılığın, idari mercileri ve idare mahkemelerini ilgilendiren bir husus olduğu- Yapılan araştırma ve inceleme sonucunda davalının kendi taşınmazı içerisine yapmış olduğu yapı nedeniyle bir zararın doğmuş olduğu belirlendiği takdirde davanın kabulüne, aksi halde reddine karar verilmesi gerektiği- Keşif sonucu alınan bilirkişi raporlarında ve toplanan diğer delillere göre davacının, davalının kendi taşınmazına yaptığı yapı nedeniyle hoşgörü ve tahammül sınırlarını aşan zararının bulunduğu saptanamamış, zarar ispatlanamadığı, davacının komşuluk hukukundan kaynaklanan bir zararı tespit edilemediğinden, 26.08.2016 tarihli raporda belirtildiği şekilde çaplı taşınmaza tecavüzlü kısmın kaline karar verilmesiyle yetinilmesi, komşuluk hukukuna aykırılığa ilişkin taleplerin ise reddi gerektiği- 

Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 31.10.2013 gününde verilen dilekçe ile elatmanın önlenmesi ve eski hale getirme istenmesi üzerine yapılan muhakeme sonunda; davanın kabulüne dair verilen 30.06.2015 günlü hükmün Yargıtayca, duruşmalı olarak i ...