Boşanma - Ziynet Alacağı
8. HD. 21.02.2018 T. E: 2016/7875, K: 2568-
Davacı-davalı (koca) nın, eşini sevmediğini söylediği ve evlilik birliğine ilişkin yasal yükümlülüklerini yerine getirmediği, davalı-davacı (kadın)' dan kaynaklanan evlilik birliğini temelinden sarsacak nitelikte maddi bir olayın varlığı kanıtlanamadığı, koca tamamen kusurlu olduğundan, dava açmakta haklı olmayıp davanın reddi gerektiği; kadının davasının kabulünün gerektiği-
Davacının ziynet alacağına yönelik talebi reddedildiği halde davada kendisini vekille temsil ettiren davalı yararına vekalet ücretine hükmedilmesi gerekeceği-
Boşanma veya ayrılık davası açılınca hakimin, davanın devamı süresince, gerekli olan, özellikle eşlerin barınmasına, geçimine, malların yönetimine ve çocukların bakım ve korunmasına ilişkin geçici önlemleri kendiliğinden (resen) almak zorunda olduğu-
Ziynet eşyalarının gram ve nitelikleri tek tek belirtilmediği gibi bedele hükmedilirken de her birinin değeri tek tek gösterilmeyip, tamamının toplam bedelinin hükme yazıldığı, aynen iadesi mümkün olmayanların bedelinin ödenmesi yönüne gidileceğinden, hüküm altına alınan ziynetlerin her birini gram nitelikleri ile değerinin hüküm yerinde ayrı ayrı gösterilmesinin, hükmün infazı bakımından gerekli ve zorunlu olduğu-
Ziynetlerin iadesi talebi, evliliğin boşanma sebebiyle sona ermesinden doğan dava hakkı niteliğinde olmayıp, adi istihkak niteliğinde olduğundan ve mülkiyet hakkına dayandığından Türk Medeni Kanununun 178. maddesindeki zamanaşımına tabi olmadığı-
Kocanın eşine fiziksel şiddet uyguladığı, tehdit ettiği, ailesiyle görüşmesine engel olduğu, kadının ise eşine fiziksel şiddet uyguladığı, hakaret ettiği anlaşılmakla boşanmaya neden olaylarda kocanın daha ağır kusurlu olduğu- Düğünde takılan ziynetler kadına ait olup, davalı koca tarafından bozdurulduğu anlaşılmakla, davalı-davacının ziynetlere yönelik talebinin kabulü gerektiği-
Genel ifadelerin kullanıldığı, davalıya somut şekilde kusur izafe edilmediği, çoğunluğu davacıdan duyuma dayalı olduğu anlaşılan tanık beyanlarının, boşanma davalarındaki geçimsizliğe ilişkin kusur belirlemesinde dikkate alınamayacağı- Davalı ve vekilinin beyanlarıyla, çilingir vasıtasıyla anahtarın değiştirildiği kabul edilmişse de, "yeni anahtarın yerinin kadına söylendiği" de ifade edildiğinden, davalının davacı tarafından ileri sürülen bu vakıayı hukuksal açıdan ileri sürülenden farklı olduğunu belirterek kabul ettiği, bu yöndeki bir beyanın diğer tarafı ispat külfetinden kurtardığından söz edilemeyeceği- Evlilik birliğinin temelinden sarsıldığını ispata elverişli bulunmayan beyan ve delillere itibar edilerek boşanmaya karar verilmesinin hatalı olduğu- Somut olayda davalının "kusurlu davranışlarının ispat edildiği" görüşü ile "kusura dayalı boşanma kararı verilmesi ilkesinden vazgeçilmesi, boşanma davası açıldığı takdirde artık eşler ve çocuklar bakımından evlilik birliğinin korunmasında bir yarar kalmadığı kabul edilerek evlilik birliğinin temelinden sarsılmış sayılmasının gerektiği" görüşlerinin HGK çoğunluğunca benimsenmediği-
Davalıdan kaynaklanan davacının kişilik haklarına saldırı teşkil eden maddi bir hadisenin varlığı kanıtlanmamış ve Türk Medeni Kanununun 174/2. maddesi koşulları gerçekleşmediğinden, manevi tazminat isteminin reddi gerekeceği-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.