Avukatına güveni kalmayan müvekkilin yasa gereği avukatını her zaman azledebileceği- "Avukatın yazılı izin olmadan başka bir avukatı teşrik etmesi veya bir başka avukata izin vermesi hallerinde vekalet ücretinin ½ sinin cezai şart olarak ödeneceği’ şeklinde yapılan düzenlemenin geçerli olmadığı-
Dava konusu bono kambiyo senedi niteliğinde olup, ayrıca bononun verilme nedeni olan sözleşme ticari nitelikte alım satım sözleşmesi olduğundan TTK’nun 4. ve 5. maddesi uyarınca davaya bakma görevinin ticaret mahkemesine ait olduğu-
Mahkemece, davacı tarafından 818 sayılı BK'nın 163. maddesi (6098 sayılı TBK 184/1.) uyarınca, arsa sahibi ve arsa payını devraldığı üçüncü kişi tarafından sözleşmeden kaynaklanan hakların kendisine temlik edildiğine ilişkin yazılı bir sözleşme sunulmadığından ve sadece hibe yoluyla devre dayanıp, yüklenici davalıya husumet yöneltilmiş olduğundan, davacının aktif dava ehliyeti bulunmaması nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerekeceği-
Eser sözleşmesinden kaynaklanan uyuşmazlıkta, her iki tarafın da eksik ve kusurlarının bulunması halinde, sözleşmenin feshinde tarafların, ortak kusurlu hareket ettiklerinin kabulü gerektiği- Bu nedenle müspet zarar kapsamında kâr kaybı, gecikme nedenli cezai şart istenmesi ve iş sahibi tarafından da teminat mektubunun irat kaydedilmesinin mümkün olmadığı gibi birbirlerinden tazminat talebinde bulunamayacakları ve sadece birbirlerinin mal varlıklarına kazandırdıkları artı değeri sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre talep edebilecekleri-
Davacıya isabet eden 2 adet bağımsız bölümün kiraya verilmediği ve davacı talebiyle D. İş sayılı tespit dosyasına sunulan bilirkişi raporunda davacıya isabet eden bağımsız bölümlere ilişkin eksik işlerin tespit edildiği ve henüz yapı kullanma izin belgesinin alınmadığı anlaşıldığından, arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi uyarınca davacıya isabet eden bağımsız bölümlerin tesliminin gerçekleştiğinden bahsedilemeyeceği-
Mahkemece, Yargıtay 15. Hukuk Dairesi'nin bozma ilamına uyulmasından sonra taraflara varsa ellerindeki delillerin tümünü sunması konusunda iki haftalık kesin süre verilmiş, ancak taraf vekillerine kesin süreye uyulmamasının sonuçları ihtar edilmediğinden, mahkemece usulüne uygun olarak verilmiş bir kesin sürenin varlığından söz edilemeyeceği-
Kıdem tazminatı, ihbar tazminatı ile ücret alacağı, yıllık izin ücreti, fazla mesai ücreti, hafta tatili ücreti ve genel tatil ücreti alacaklarının ödetilmesine-
Teslimi kabul edilmeyen belgeler yönünden davalı isticvap edilip, bu konudaki beyanı alınıp, tüpleri teslim alan kişilerin davalı çalışanı olup olmadığı belirleneceği- Davalı şirketin kararlaştırılan cezai şartı ödemesinin ekonomik yönden mahvına sebep olup olmayacağının belirlenmesi gerektiği- Talep dışına çıkılarak davalı/karşı davacının cari hesap alacağının hüküm altına alınamayıp tarafların takas-mahsup taleplerinin değerlendirilmemesinin usul ve yasaya aykırı olduğu-
Cezai şartın asıl borcun akıbetine bağlı olduğu, asıl borç geçersiz ise bunun mueyidesi olan cezai şartında geçersiz olduğu - tek taraflı özellikle işçi aleyhine cezai şart öngören hizmet sözleşmelerinin bu kısmının geçersiz olup sonuç doğurmayacağı-
Davacının dava tarihinden önce noter kanalıyla davalıyı temerrüde düşürdüğünü, ıslah dilekçesinde temerrüt tarihinden itibaren faiz işletilmesini talep ettiği ve temerrüt tarihi ile dava tarihinin aynı olduğu anlaşılmakla mahkemece kabul edilen miktara temerrüt tarihinden itibaren faiz işletilmesine karar verilmesi gerekirken ıslah tarihinden itibaren faiz işletilmesine karar vermesinin isabetsiz olduğu-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.