Asıl dava, 16.10.2004 tarihli genel kurul kararı uyarınca aidat alacağının tahsili, birleşen dava ise bakiye alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir...
Mahkeme kararı ile faiz alacağına hükmedilmesiyle takip konusu alacak bir ana para (kapital) alacağına dönüşmüş olacağından faiz alacağına karar tarihinden itibaren faiz istenebileceği-
Yapılan işlemin hukuka aykırı olduğu iddiasına dayalı olarak açılan cezai işlemin iptali istemine ilişkin davada, soruşturma dosyasında ve akabinde ceza yargılamasında eczacı hakkında verilecek karar ve yapılacak tespitler eldeki dava dosyası açısından önem arz ettiğinden, mahkemece, davacının da dahil olduğu soruşturma kapsamında davacı hakkında takipsizlik kararı verilip verilmeyeceği, verilir ise bu kararın kesinleşmesi beklenerek; takipsizlik kararı verilmeyip yargılamaya devam edilmesi halinde ise bu davanın kesinleşmesi beklenerek bir karar verilmesi gerektiği-
İtirazın iptali istemi-
Dava, taraflar arasında düzenlenen 30.03.2009 tarihli protokolde davalının hisse devir bedelinin bir kısmının karşılığı olarak taahhüt ettiği temlikname ile ödemeyi gereği gibi yerine getirmediği iddiasına dayalı tazminat istemine ilişkin-
Davacının olumsuz zararını isteyebilmesi için, sözleşmenin feshedilmesinde bir kusurunun olmaması gerekeceği, davacının irtifak hakkının iptal edilmesinde kendisine hiçbir kusurun yüklenemeyeceğini kanıtlayamadığı, bilakis sözleşmenin davacının kusurlu davranışı sonucu iptal edildiği anlaşıldığından, olumsuz zararını da isteyemeyeceği-
Avukatına güveni kalmayan müvekkilin yasa gereği avukatını her zaman azledebileceği- "Avukatın yazılı izin olmadan başka bir avukatı teşrik etmesi veya bir başka avukata izin vermesi hallerinde vekalet ücretinin ½ sinin cezai şart olarak ödeneceği’ şeklinde yapılan düzenlemenin geçerli olmadığı-
Dava konusu bono kambiyo senedi niteliğinde olup, ayrıca bononun verilme nedeni olan sözleşme ticari nitelikte alım satım sözleşmesi olduğundan TTK’nun 4. ve 5. maddesi uyarınca davaya bakma görevinin ticaret mahkemesine ait olduğu-
Mahkemece, davacı tarafından 818 sayılı BK'nın 163. maddesi (6098 sayılı TBK 184/1.) uyarınca, arsa sahibi ve arsa payını devraldığı üçüncü kişi tarafından sözleşmeden kaynaklanan hakların kendisine temlik edildiğine ilişkin yazılı bir sözleşme sunulmadığından ve sadece hibe yoluyla devre dayanıp, yüklenici davalıya husumet yöneltilmiş olduğundan, davacının aktif dava ehliyeti bulunmaması nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerekeceği-
Eser sözleşmesinden kaynaklanan uyuşmazlıkta, her iki tarafın da eksik ve kusurlarının bulunması halinde, sözleşmenin feshinde tarafların, ortak kusurlu hareket ettiklerinin kabulü gerektiği- Bu nedenle müspet zarar kapsamında kâr kaybı, gecikme nedenli cezai şart istenmesi ve iş sahibi tarafından da teminat mektubunun irat kaydedilmesinin mümkün olmadığı gibi birbirlerinden tazminat talebinde bulunamayacakları ve sadece birbirlerinin mal varlıklarına kazandırdıkları artı değeri sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre talep edebilecekleri-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.