Davalı erkeğin tahkikat aşamasında verdiği dilekçesi ile manevi tazminat talep ettiği, davacının bu talebe açık muvafakati olmayıp, usulüne uygun ıslahın da yapılmadığı, bu halde, davalı erkeğin talep ettiği manevi tazminat talebi ile ilgili olarak "karar verilmesine yer olmadığına" şeklinde karar verilmesi gerekeceği-
İşçinin haklı bir nedene dayanmadan ve bildirim öneli tanımaksızın sözleşmesini feshinin, istifa olarak değerlendirilmesi gerektiği- Davalı asilin; sözleşmesini, imza ve içeriğine itiraz etmediği istifa dilekçesi ile sonlandırmış olduğu, istifasının haklı nedene dayandığını ispatla yükümlü olduğu; ispatın, davalının yasal süresi içerisinde davaya sunacağı cevap ve bildireceği deliller ile mümkün olduğu-
Fiili taksim için tüm paydaşların eylemli paylaşmaya katılmasının zorunlu olmadığı, önalıma konu payların ilişkin bulunduğu taşınmaz eski ve yeni paydaşlarca eylemli olarak taksim edilip, öteden beri öylece kullanılageldiğinin anlaşılması halinde fiili taksim olgusunun kabulünün gerekeceği-
Müvekkilin, azilnamede bildirmiş olduğu azil sebepleri ile bağlı olmayıp, açılan bir davada yeni ve başkaca azil sebepleri bildirebileceği- Davalının, cevap dilekçesi ile"haczedilen mallarının satışının istenilmemesi" nedeni ile zarara uğradığını savunup, ön inceleme aşamasının tamamlanmasından sonraki bir aşamada, "davacının icra takip dosyasında işlemleri ağırdan aldığını ve makul sürede yapmadığını" ileri sürmesinin ise savunmanın genişletilmesi kapsamında olduğu (HMK. mad. 141)- Davalının cevap dilekçesinde bildirmiş olduğu azil sebebi ile bağlı olup, davalının savunmanın genişletilmesi niteliği taşıyan azil gerekçelerinin dinlenilmeyeceği-
Bilirkişi rapor ve ek raporları ile, davacı şirketin usulüne uygun tutulduğu tespit edilen ticari defter ve belgelerine göre davalının davacı şirkete hisse devir tarihi itibariyle .................. TL borçlu olduğunun tespit edildiği ve davalının kendi yetkili olduğu dönemde yapılmış defter kayıtlarının yanlış olduğunu ileri sürmesinin kabul edilemeyeceği; bilirkişi heyetinin teşekkülünde usule aykırılık bulunmadığı gibi ıslah edilen miktara mahkemece ıslah harcının yatırıldığı tarihinden itibaren faiz işletildiği; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 282 nci maddesindeki "Hakim bilirkişinin oy ve görüşünü diğer delillerle birlikte serbestçe değerlendirir." yasal düzenlemesi dikkate alındığında; davalı vekili tarafından ileri sürülen diğer istinaf sebeplerinin yargılama aşamasında verdiği beyan ve itiraz dilekçeleri ile de ileri sürüldüğü, ilk derece mahkemesince alınan bilirkişi kök ve ek raporlarında bu iddiaların değerlendirildiği ve İlk Derece Mahkemesince sunulan deliller, bilirkişiler tarafından düzenlenen kök ve ek rapor içeriğindeki tespitler de gözetilerek davanın kabulüne karar verildiği; mahkeme kararında yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediği gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekeceği-
Davalı erkeğin cevap dilekçesinde "eşinin fiziksel şiddetine maruz kaldığı" savunmasına dayanmadığı anlaşıldığı, ön inceleme aşaması tamamlanana kadar usulüne uygun bir şekilde ileri sürülmeyen ve davalı tarafça dayanılmayan bu vakıanın, mahkemece kendiliğinden hükme esas alınmasına ve davacı kadına kusur olarak yüklenmesine imkân bulunmmadığı, tanıkların, tarafların ileri sürmediği, uyuşmazlık konusu olmayan bir vakıayı doğrulaması da hâkimi bağlamayacağı, tarafların iddia ve savunmaları kapsamında gösterdiği delillerden davalı erkeğin eşine fiziksel şiddet uyguladığı, ailesinin müdahalesine sessiz kaldığı, buna karşılık davacı kadının da eşine hakaret ettiği anlaşıldığından evlilik birliğinin sarsılmasına neden olan olaylarda tarafların her ikisi de kusurlu olmakla birlikte davalı erkeğin kusuru daha ağır olup, belirlenen bu kusur durumuna göre de davacı kadının maddi ve manevi tazminat taleplerinin kabulü gerektiği-
Sadakatsiz olan davacının kendisine evden kovan davalıdan "daha fazla" kusurlu kabul edilmesi gerektiği-  Az kusurlu olan davalının, davaya itirazı hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olup, evlilik birliğinin devamında davalı bakımından korunmaya değer bir yarar kalmadığından TMK. mad. 166/2 uayrınca boşanmaya hükmedilmesi gerektiği-  Ön inceleme aşamasının tamamlanmasından sonra ise diğer tarafın açık muvafakati ve ıslah dışında iddia ve savunmanın genişletilemeyeceği ve değiştirilemeyeceği (HMK mad. 141/1)- Davalı kadın cevap dilekçesinde maddi ve manevi tazminatlar ile yoksulluk nafakası yönünden bir beyanda bulunmamış, ön inceleme duruşmasından sonra maddi ile manevi tazminat ve yoksulluk nafakası talebinde bulunmuş, davacı tarafın ise bu taleplere yönelik açık muvafakati olmadığından, bu taleplerin iddianın ve savunmanın genişletilmesi niteliğinde olduğu-Usulünce yapılmış bir ıslah işlemi de bulunmadığından, tazminat ile yoksulluk nafakası talepleri hakkında "karar verilmesine yer olmadığına” şeklinde karar verilmesi gerektiği-
Kısmi alacak için açılan davada müddeabihin ıslah ile artırılan kısmına ıslah tarihinden itibaren faiz yürütülmesi gerekeceği, alacağın tümü için dava tarihinden itibaren faiz yürütülmesine hükmedilemeyeceği-
Davalının taksim savunmasına ilişkin delillerinin, varsa davacının bu konudaki karşılık delillerinin sorulup toplanması, davalının göstermiş olduğu tanıklarının taksim savunmasına ilişkin olarak yerinde dinlenmesi, tüm deliller birlikte değerlendirildikten sonra sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Soybağının reddi ve babalık kararı verilmesi istemine ilişkin davanın duruşma açılarak, davalı taraf dinlenerek incelenmesi gerektiği-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.