Mahkemece, davalının, genel kurul toplantılarında ödenmesine karar alınan aidatları ve gecikme faizlerini ödemekle yükümlü olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne, itirazın iptali ile takibin devamına, asıl alacağın % 40 ı oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınıp davacıya verilmesine karar verilmesinin gerekeceği-
Davaya konu, davalıdan istenen aidat miktarı ve faiz oranı genel kurul kararları ile belirlendiğinden ve genel kurul kararları da sözleşme niteliğinde olduğundan, davalı ortaktan aidat borcunu geç ödemesinden dolayı istenebilecek azami faiz oranı TBK'nın 120/2. maddesinde düzenlenmiş yılık temerrüt faiz oranı olup, davacı kooperatifin genel kurullarında kabul edilmiş temerrüt faiz oranının, faiz borcunun doğduğu tarihte yürürlükte olan mevzuata yani 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun'un 2/1. maddesine göre belirlenen yasal faiz oranının yüzde yüz fazlasını aşamayacağı-
K.li evrak iptali, menfi tespit ve istirdat davasında, davalı hakkında açılan ceza davasının Yargıtay 7. Ceza Dairesi'nin kararı ile zamanaşımı nedeniyle ortadan kaldırılmasına karar verildiği ve kararın kesinleştiği, Ceza Mahkemesince verilen ceza davasının zamanaşımı nedeniyle ortadan kaldırılması kararının hukuk hakimini bağlayıcı nitelikte bir karar olmadığı, ispat külfetinin davacılarda olduğu; davacıların asıl ve birleşen davada ileri sürdükleri itirazları usulüne uygun deliller ile kanıtlamakla yükümlü oldukları-
Hukuki ilişkinin davalılar tarafından inkâr edilmiş olması halinde, davacının tek taraflı düzenleyip davalılara gönderdiği faturanın tek başına davayı ispat için yeterli olmadığı–
Taraflar arasındaki ’itirazın iptali’ davasında mahkemece, kefaletnamedeki imzanın davalıya ait olduğunun kabul edilmesi karşısında, taahhütnamenin boş olarak doldurulduğu savunmasının dinlenemeyeceği, ne var ki senetlerde kefilin imzasının bulunmaması nedeniyle takip tarihine kadar işlemiş faizden sorumlu olmayacağına yönelik kararında; yargılama aşamasında herhangi bir bilirkişi görüşüne başvurulmaması, eksik inceleme ve araştırma ile hüküm kurulamayacağından, tarafların gösterdikleri deliller toplanıp, konusunda uzman bilirkişilerden Yargıtay denetimine uygun rapor alınarak, davalı savunması değerlendirilmeli, kefalet sözleşmesinin kuruluşu sırasında kefilin sorumluluk limitinin gösterilmesinin sözleşmenin geçerlilik şartı olduğu gözetilerek, dava konusu kefalet sözleşmesindeki limit ile ilgili bölümün farklı kalemlerle sonradan yazılıp yazılmadığı aydınlığa kavuşturulduktan sonra oluşacak duruma göre karar verilmesi gerekeceği-
Davanın ticari satım sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsiline yönelik icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkin olduğu- Davacının davalıya teslim ettiğini belirtmiş olduğu davalı ticari defterlerinde kayıtlı olmayan faturalara ilişkin malların teslim edildiğini, davacının ispatla yükümlü olduğu- Tek başına fatura ve davacının dayanak belgelerle desteklenmeyen ticari defterlerinin 'malın teslim edildiğini' ispata yeterli olmadığı- Davalı için de 'davacının ticari defterlerinde kayıtlı olmayan ödemelerin yapıldığını' yazılı delillerle ispatla yükümlü olduğu-
Bahse konu ipotek resmi senedin 2. maddesinde ipotek verenin ipotek limiti miktarınca bankaya karşı olan borçlardan dolayı müşterek müteselsil borçlu ve müteselsil kefil olarak sorumlu olduğunun kabul edildiği, bu durumda mahkemece, anılan madde hükmü üzerinde durularak varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken somut olaya uygun düşmeyen ve asıl borçlular için uygulanma durumu olan İİK'nun 45. maddesi hükmü gerekçe yapılarak yazılı şekilde hüküm kurulmasının doğru olmadığı-
İtirazın iptali davasının itirazın alacaklıya tebliğ tarihinden itibaren bir sene içerisinde açılmasının gerekeceği, her ne kadar Kadıköy 7. İcra Müdürlüğünün 2010/12274 sayılı dosyası içerisinde borçlunun itiraz dilekçesinin alacaklıya tebliğine ilişkin belgeye rastlanmamış ise de, davacı alacaklı tarafından 01/07/2010 tarihinde icra hukuk mahkemesine açılan dava ile itirazın kaldırılması istenmiş olup artık itiraz dilekçesinin alacaklıya tebliğ edilmediğinden söz edilemeyeceği, bu sebeple yasada öngörülen hak düşürücü sürenin başlangıç tarihinin icra hukuk mahkemesine itirazın kaldırılması davasının açıldığı tarih olan 01/07/2010 tarihi olarak kabul edilmesinin gerekeceği-
Çekin karşılığının tamamen veya kısmen bulunmaması halinde bankanın ödeme yükümlülüğünün TCMB tarafından belirlenen miktarla sınırlı kaldığı, kısmi ödeme halinde, çekin ön ve arka yüzünün onaylı fotokopisinin ücretsiz olarak hamile verileceği, çek hamilinin, bu fotokopiyle müracaat borçlularına veya kambiyo senetleri hakkındaki takip usullerine başvurabileceği gibi Cumhuriyet savcılığına şikayette bulunurken dilekçesine bu fotokopiyi ekleyebileceği ve bunu icra daireleriyle mahkemelerde ispat aracı olarak kullanabileceği- Çek asıllarının muhatap bankaya teslim edilip edilmediği olgusunun davacı tarafça ispatlanması gerektiği-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.