Mahkemece davalıya ait muhtesatların çekişmeli taşınmazın sicil kaydına şerh verilmek suretiyle dava kabul edilmişse de taşınmaz siciline ne suretle ve hangi hususlarla ilgili şerh konulacağı 3402sayılı Yasanın 19 ve Türk Medeni Kanununun 1008 ve takip eden maddesi hükümlerinde, ayrıca Tapu Sicil Tüzüğünün 54, 55, 60 ve devam eden maddelerinde gösterilmiş olup, yasal dayanağı bulunmaksızın tapunun beyanlar hanesine şerh konulamayacağı-
Parsel kaydının ifrazı nedeniyle kapatılması gerekirken tapu sicil müdürlüğünün bu işlemi yapmaması devlet memurunun kusuru nedeniyle Hazinenin TMK.'nun 1007. maddesi anlamında sorumluluğunu gerektireceği-
Davanın açılmasına davalı idarece sebebiyet verilmediğine, davada kabulle sonuçlanmadığına göre, kendisini vekille temsil ettiren davalı Tapu Müdürlüğü yararına vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği-
Kendisini vekille temsil ettiren Tapu Müdürlüğü hakkında vekâlet ücreti yönünden olumlu ya da olumsuz bir karar verilmesi gerekirken, bu yönden hüküm kurulmamasının doğru olmadığı-
Haciz şerhinin usulsüz konulduğunun saptanması veya lehtarın talebi üzerine kaldırılması mümkün olduğu gibi Türk Medeni Kanununun 1010. maddesi uyarınca borcun ödenmesi, icra takibinin düşmesi ya da herhangi bir sebeple sona ermesi halinde de taşınmaz kaydının terkininin mümkün olduğu - Türk Medeni Kanununun 1009. maddesi ve Tapu Kanununun 26. maddesi uyarınca satış vaadi sözleşmesi ile tanınan ileride satın alma hakkının tapu siciline şerhinin olanaklı olduğu-
Tapu kaydına yanlış yazılan kimlik bilgilerinin düzeltilmesi isteğine-
Tapu kaydı ve tapulama tutanağındaki açıklamalara göre kayıt malikleri mirasçılarının kim olduğuna yarar bilgilerin tapu kütüğünde mevcut olduğu, adı geçenlerin tapu kayıtlarında, tapulama tutanaklarında isimleri bulunan, tanınan ve bilinen kişilerden oldukları anlaşıldığından TMK’nin 713/2. maddesinde belirtilen "…maliki tapu kütüğünden anlaşılamayan.." kişi olarak nitelendirilmeleri mümkün olmadığı-
Adi ortaklığın ticari faaliyette bulunarak, temsilcisi aracılığıyla ortaklık adına 'iskele kira ve şarta bağlı satış sözleşmesi' ve bono düzenlendiği anlaşıldığından, takip konusu borcun, ortağın şahsi borcu olmayıp, adi ortaklığın borcu olduğu- Adi ortaklığın borcu nedeniyle ortakların müteselsilen sorumlu oldukları ve ortaklığın mal varlığı el birliğiyle idare edildiğine göre, birlikte sorumluluk gereği, adi ortaklığın borcu nedeniyle adi ortaklığa ait mal veya alacağa haciz konulabileceği ve alacaklı tarafından ortaklığın mal varlığından tahsilat yapılabileceği- "Alacaklının, ortaklığa ait hak edişlerin haczi için adi ortaklık adına haciz müzekkeresi veya (İİK m. 89) haciz ihbarnamesi düzenlenmesini talep edemeyeceği" şeklindeki görüşün HGK çoğunluğunca benimsenmediği-
Tapu sicilinin tutulmasından doğan zararlar nedeniyle kural olarak kayıt maliki ya da mirasçıları dava açabilirse de, Hazinenin bu zararlardan sorumluluğu kusursuz sorumluluk olup, tazminat davasına muhatap ve tazminata mahkûm olabileceği gözetildiğinde davacı idarenin de çekişmeye konu işlemin düzeltilmesi ile ilgili davayı açmakta hukuki yararı olduğunun kabulü gerekeceği-
Kaymakamlığın, davacı Belediye'ye sorunun çözümü için "İzmir Eski karayolu üzerinde 3. kişilerin ağaç dikmek amacı ile tasarrufta bulunduğunun saptandığı, yol fazlalıklarının köy/belediye adına tescil edilmesine değinilerek gerekli işlemin yapılması" içerikli yazıları ile talimat verdiği, bu konuda kurumlar arasında yazışmalar yapıldığı ve en son davacı Belediyenin Kaymakamlığa başvuruda bulunduğu ancak icrasından sonuç alamadığı, bu durumda davacının dava açmakta hukuki yararının bulunduğu-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.