Tapu Müdürlüğünce düzenlenen resmî senet ile orman kadastrosu suretiyle özel orman vasfıyla kayıt maliki adına tescil edilerek mirasçıları adına intikallerinin yapılmasından sonra aynı tarih ve yevmiye numaralı resmî senetle davacı tarafından satın alınan taşınmazların sonradan orman olduğu belirtilerek tapu kayıtlarının iptal edilmesi nedeniyle uğranılan zararın tazmini istemiyle açılan davada, davacının taşınmazları satın aldığı tarihte tescilin yolsuz olduğunu bilebilecek durumda bulunup bulunmadığı; buna göre davacının TMK'nın 1023. maddesi kapsamında iyiniyetli olarak değerlendirilip değerlendirilemeyeceği; davacının tazminata hak kazanıp kazanmayacağı-
Davacının tapusunun kıyı kenar çizgisi içinde kalması sebebiyle bir zararının oluştuğu kabul edilse bile bu zararın tapu sicil kayıtlarının doğru tutulmamasından kaynaklandığı söylenemeyeceği gibi zarar ile tapu işlemleri arasında nedensellik bağının varlığından da bahsetmek mümkün olmayacağından davanın reddine karar verilmesi gerekeceği-
Mahkemece davalıya ait muhtesatların çekişmeli taşınmazın sicil kaydına şerh verilmek suretiyle dava kabul edilmişse de taşınmaz siciline ne suretle ve hangi hususlarla ilgili şerh konulacağı 3402sayılı Yasanın 19 ve Türk Medeni Kanununun 1008 ve takip eden maddesi hükümlerinde, ayrıca Tapu Sicil Tüzüğünün 54, 55, 60 ve devam eden maddelerinde gösterilmiş olup, yasal dayanağı bulunmaksızın tapunun beyanlar hanesine şerh konulamayacağı-
Parsel kaydının ifrazı nedeniyle kapatılması gerekirken tapu sicil müdürlüğünün bu işlemi yapmaması devlet memurunun kusuru nedeniyle Hazinenin TMK.'nun 1007. maddesi anlamında sorumluluğunu gerektireceği-
Davanın açılmasına davalı idarece sebebiyet verilmediğine, davada kabulle sonuçlanmadığına göre, kendisini vekille temsil ettiren davalı Tapu Müdürlüğü yararına vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği-
Kendisini vekille temsil ettiren Tapu Müdürlüğü hakkında vekâlet ücreti yönünden olumlu ya da olumsuz bir karar verilmesi gerekirken, bu yönden hüküm kurulmamasının doğru olmadığı-
Haciz şerhinin usulsüz konulduğunun saptanması veya lehtarın talebi üzerine kaldırılması mümkün olduğu gibi Türk Medeni Kanununun 1010. maddesi uyarınca borcun ödenmesi, icra takibinin düşmesi ya da herhangi bir sebeple sona ermesi halinde de taşınmaz kaydının terkininin mümkün olduğu - Türk Medeni Kanununun 1009. maddesi ve Tapu Kanununun 26. maddesi uyarınca satış vaadi sözleşmesi ile tanınan ileride satın alma hakkının tapu siciline şerhinin olanaklı olduğu-
Tapu kaydına yanlış yazılan kimlik bilgilerinin düzeltilmesi isteğine-
Tapu kaydı ve tapulama tutanağındaki açıklamalara göre kayıt malikleri mirasçılarının kim olduğuna yarar bilgilerin tapu kütüğünde mevcut olduğu, adı geçenlerin tapu kayıtlarında, tapulama tutanaklarında isimleri bulunan, tanınan ve bilinen kişilerden oldukları anlaşıldığından TMK’nin 713/2. maddesinde belirtilen "…maliki tapu kütüğünden anlaşılamayan.." kişi olarak nitelendirilmeleri mümkün olmadığı-
Adi ortaklığın ticari faaliyette bulunarak, temsilcisi aracılığıyla ortaklık adına 'iskele kira ve şarta bağlı satış sözleşmesi' ve bono düzenlendiği anlaşıldığından, takip konusu borcun, ortağın şahsi borcu olmayıp, adi ortaklığın borcu olduğu- Adi ortaklığın borcu nedeniyle ortakların müteselsilen sorumlu oldukları ve ortaklığın mal varlığı el birliğiyle idare edildiğine göre, birlikte sorumluluk gereği, adi ortaklığın borcu nedeniyle adi ortaklığa ait mal veya alacağa haciz konulabileceği ve alacaklı tarafından ortaklığın mal varlığından tahsilat yapılabileceği- "Alacaklının, ortaklığa ait hak edişlerin haczi için adi ortaklık adına haciz müzekkeresi veya (İİK m. 89) haciz ihbarnamesi düzenlenmesini talep edemeyeceği" şeklindeki görüşün HGK çoğunluğunca benimsenmediği-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.