Borçlu limiti aşar bir biçimde yapılan takibe karşı çıkmış olduğundan, bu şekilde ipotekli takip yapılmasının, kamu düzenine ilişkin olup süresiz şikayete tabi olduğu-
Borç ipotekle temin edilmiş olsa bile elinde kambiyo senedi bulunan alacaklının, kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takip yapabilirse de somut olayda öncelikle ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takibe geçildiğinden alacaklı tercih hakkını bu takip türünden yana kullanmış olup aynı borca ilişkin olarak kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takip yapamayacağı- Bu durumda İİK'nun 45/1.maddesi hükmü uyarınca rehinin paraya çevrilmesi yolu ile takip sonucunda rehin tutarı borcu ödemeye yetmez ise alacaklı kalan alacağını iflas veya haciz yolu ile takip edebileceği- Bu hususun kamu düzeni ile ilgili ve süresiz şikayete tabi olduğu-
Bayilik sözleşmesinden doğan borca teminat verilmesi halinde genel mahkemelerde dava açılıp alacağın miktarı belirlenmeden ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile takip yapılamayacağından faiz alacağı yönünden itirazının kaldırılmasını isteyen alacaklının isteminin reddi gerekeceği-
İİK.nun 150/ı ve buna bağlı olarak uygulanacak olan 68/b maddesi bankalar lehine düzenlemeleri içermekte olup, kurumsal ve ciddi bir yapıya ve Devletin sıkı denetimine tabi olan bankalar ve kredi veren kuruluşlar yönünden yapılan bu düzenlemelerin, herhangi bir gerçek ya da tüzel kişi alacaklı için de uygulanacağının kabulü ağır sonuçlara yol açabileceğinden bu düzenlemelerin banka ve kredi veren kuruluşlar yönünden olup, diğer gerçek ya da tüzel kişiler yönünden uygulanma imkanının olmadığı-
Usulsüz tebliğe ilişkin şikayetin, İİK.nun 16/1. maddesi uyarınca, borçlunun, tebligatın usulsüzlüğünden haberdar olduğu tarihten itibaren 7 günlük süre içerisinde icra mahkemesine bildirilmesinin gerekeceği-
İtirazın iptali davası devam ederken takip konusu borcun ödenmesi sonucu ya da davanın açılmasından sonra takibe itirazdan vazgeçilmesi nedeniyle takibin kesinleşmesi sonucu davanın konusuz kalması (ve alacağın likit olması) koşuluyla mahkemenin yargılamayı sürdürerek davanın açıldığı tarihte hangi tarafın haksız olduğunu belirledikten sonra haksızlığı belirlenen taraf aleyhine % 40 (şimdi; %20) tazminata (ve yargılama giderlerine) hükmetmesi gerekeceği–
Menfi tespit davasına konu olan icra takibine dayanak teşkil eden alacak kefalet sıfatıyla yapılan ödemeden değil, rehnin paraya çevrilmesi yoluyla dava dışı 3. kişinin borcuna mahsuben yapılmış olan ödemeden ibaret olduğundan ortada kefil sıfatıyla yapılan bir ödeme bulunmadığından kefilin davacı olan diğer kefile rucu kapsamında bir alacağından bahsedilemeyeceği-
Alacaklının satış talebinin icra müdürlüğü tarafından kıymet takdiri yapılmamış olduğundan satış talebinin reddine ve kıymet takdiri yapılmasına karar verilmiş olması ve bu kararın icra mahkemesi tarafından kaldırılmamış olması nedeniyle geçerli bir satış talebinden bahsedilemeyeceği, bu nedenle süresi içinde satış istenmediğinden haczin düşmüş olduğunun kabulü gerekeceği-
İpoteğin «kesin (ana para) ipoteği»mi, «üst sınır (teminat) ipoteği»mi olduğunu belirlemek için sadece ipotek akit tablosundaki sözcüklere bakılamayacağı, taraflar arasındaki ilişkinin hukuki niteliğinin «sözleşme, ihtarname vb. belgeler incelenerek» araştırılması gerekeceği—

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.