Yolsuz tescil hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil olmazsa tazminat isteğine ilişkin davada, davalının kabul beyanı gözetilmek suretiyle davanın kabulüne karar verilmesinin isabetli olduğu- Davalının, davayı ön inceleme tutanağı düzenlendikten sonra kabul ettiği görüldüğünden vekalet ücretinin tümünden ve yargılama giderlerinden sorumlu tutulmasının da bir isabetli olduğu- Diğer davalı hakkındaki dava iyiniyetli alıcı olduğu gerekçesiyle reddedildiğine göre, bu davalının dava açılmasına sebebiyet verdiğinden söz edilemeyeceği ve bu durumda bu davalı yararına vekalet ücreti takdir edilmesi gerektiği-
Taşınmazı tapuda devralanın, taşınmaz mülkiyetini kazanabilmesi "sebebe bağlılık ilkesi" gereğince, ancak tescilin geçerli bir hukuki sebebinin varlığına bağlı olduğu, eğer tescil haklı ve geçerli bir hukuki sebebe dayanmaksızın yapılmışsa bu tescilin "yolsuz tescil" sayılacağı ve bu yüzden ayni hakkı zedelenen kimsenin, tapu sicilinin düzeltilmesini isteyebileceği-
Kural olarak ehliyetsizlik ve vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istekli davaların, pay oranında açılmasına olanak bulunmadığı, ancak bu ilkenin 3. kişilere karşı açılacak davalar için geçerli olup mirasçılar arasında görülen davalarda tapu iptali ve tescil talebinde bulunulmasında usule aykırı bir yön bulunmadığı-
İmar parsellerinin hukuki dayanağını teşkil eden idari işlemin idari yargı yerinde iptal edilip kesinleşmesi ile imar parsellerinin TMK'nın 1025. maddesinde öngörülen yolsuz tescil durumuna düşeceği, anılan bu husus hükmüne uyulan bozma ilamında vurgulandığı gibi mahkemenin de kabulünde olduğu, öyleyse, idare mahkemesi tarafından verilen imar uygulamasının iptaline ilişkin kararın kesinleşmesiyle bu idari işlemle oluşmuş tüm uygulamalar iptal edilmiş sayılacağından, sicil kayıtlarının iptal edilen uygulama öncesine getirilmesi gerektiği-
İmar parselinin dayanağı olan idari işlemin iptal edilmesi ile sicilin dayanıksız kalacağı ve TMK'nın 1025. maddesi hükmü uyarınca yolsuz tescil durumuna düşeceği; bu durumda; dayanıksız kalan tapu kaydının iptal edilerek kadastral parselin geometrik ve hukuki durumunun ihyasına karar verilmesi gerekeceği-
İmar şuyulandırmasının dayanağı olan idari işlemin iptal edilmesi ile sicilin dayanıksız kalacağı ve TMK'nın 1025. maddesi hükmü uyarınca yolsuz tescil durumuna düşeceği, bu durumda, dayanıksız kalan kaydın iptali ile kadastral parselin geometrik ve hukuki durumunun ihyası şeklinde karar verilmesi gerekeceği-
Adli Tıp Genel Kurulu'nun, Adli Tıp İhtisas Kurulları ile Adli Tıp Kurumu dışındaki sağlık kurullarının verdikleri rapor ve görüşleri arasında da ortaya çıkan çelişkileri, konuyla ilgili uzman üyelerin katılımıyla inceleyip kesin olarak karara bağlayacağı-
Oluşan bir sicil kaydının korunabilmesi bakımından, illetini teşkil eden geçerli bir sebebin olmasının zorunlu olduğu-
Davada, ehliyetsizlik hukuki sebebine de dayanıldığına göre, hukuki ehliyetin kamu düzeni ile ilgili olduğu gözetilerek önemine binaen öncelikle incelenmesi gerektiği- Türk Medeni Kanunu'nun 15. maddesinde de ifade edildiği üzere, ayırtım gücü bulunmayan kimsenin geçerli bir iradesinin bulunmaması nedeniyle, kanunda gösterilen ayrık durumlar saklı kalmak üzere, yapacağı işlemlere sonuç bağlanamayacağından, karşı tarafın iyiniyetli olmasının o işlemi geçerli kılmayacağı- Temyiz kudretinin yokluğu, yaş küçüklüğü, akıl hastalığı, akıl zayıflığı, sarhoşluk gibi salt biyolojik nedenlere değil, aynı zamanda bilinç, idrak, irade gibi psikolojik unsurlara da bağlı olduğundan, akıl hastalığı, akıl zayıflığı gibi biyolojik ve buna bağlı psikolojik nedenlerin belirlenmesi, çok zaman hakimlik mesleğinin dışında özel ve teknik bilgi gerektirdiği, hele ayırt etme gücünün nispi bir kavram olması kişiye eylem ve işleme göre değişmesi bu yönde en yetkili sağlık kurulundan, özellikle Adli Tıp Kurumu Dördüncü İhtisas Kurulundan rapor alınmasını da gerekli kıldığı-
Mahkemece öncelikle taşınmazın satışına ilişkin resmi senedin getirtilerek satış bedelinin tam olarak saptanması, ayrıca o döneme ait köy defter ve kayıtlarının nerede olduğunun ilgili birimlerden sorularak anılan kayıtların temin edilmesi, davalının satış bedelini hangi tarihte ve nereye ödediğinin gerekirse kayıtlar üzerinde bilirkişi incelemesi de yaptırılarak açıklığa kavuşturulması, oluşacak duruma göre bir karar verilmesi; davalı tarafından satış bedelinin ödenmediğinin saptanması halinde davacı tarafından Hazine adına tescil istenmiş ise de, adı geçen köyün hangi ilçeye bağlandığı belirlenerek tescil kaydının bu ilçe üzerinde oluşturulması gerekeceği-