Temyiz aşamasında sunulan ve borcu söndüren bir belgenin (hizmet sözleşmesinin) varlığı karşısında savunmanın genişletilmesi yasağından söz edilemeyeceği-
İş K. mad. 62'de düzenlenen ücretlerde indirim yapılamayacağı yasağının, işverenin tek taraflı indirim yapamaması ile ilgili olduğu, tarafların karşılıklı anlaşarak ve ileriye dönük her zaman asgari ücretin altına inmemek şartıyla ücrette indirim yapabileceği- Davalı Sağlık Bakanlığı ile dava dışı alt işverenler arasında yapılan 2009 yılını kapsayan hizmet alım sözleşmelerinin eki olan idari şartnamelerde ücretin asgari ücrete endekslenerek işçinin yaptığı işe ve eğitim durumuna göre "asgari ücretin yüzde 15, 20, 25, 30, 35 fazlası" şeklinde belirlendiği, 2010 yılı için aktedilen hizmet alım sözleşmelerine ait idari şartnamelerde ise ücretin işçinin yaptığı işe ve eğitim durumuna göre değişmekle birlikte önceki dönem hizmet alım sözleşmelerinde kararlaştırılandan daha düşük oranlarda belirlendiği ve bu şekilde işçilerin ücretlerinde indirim yoluna gidildiği, asgari ücretteki artış oranına bağlı olarak ödenen ücret artmakla birlikte oranın düşürülmesi nedeni ile ücrette azalma olduğu görülmekle,  bu şekilde hizmet alımı sözleşmeleri ile yapılan ücretteki indirimin İş Kanun'un 62. maddesine aykırı olduğu ve İş K. mad. 22'ye uygun biçimde işçinin yazılı rızası alınmadığından işçiyi bağlamayacağı- Fark ücret alacağının ne şekilde hesaplanacağına ilişkin, davacının düşürülmeden önceki ücreti asgari ücretin belli bir oranda fazlası olarak kararlaştırıldığına göre bu oranın yeni dönemde de korunması gerektiği- Bozma kararları ile uyuşmazlık döneminde asgari ücrete yapılan artış oranlarının uyarlanarak zamlı şekilde belirlenen ücrete göre hesaplama yapılmasının hatalı olduğu yönünde maddi hataya dayalı hüküm kurulmuşsa da, mahkemece verilen uyma kararının usuli müktesap hak oluşturmayacağı, bilirkişinin 2009 yılı Aralık ayındaki ücreti o dönemdeki asgari ücrete oranlayarak tespit ettiği kat sayıyı esas alarak işçinin 2010 yılı Ocak ayı ve sonrasındaki dönemde alması gereken ücreti belirledikten sonra ödenen ücreti mahsup ederek fark alacak hesabı yapması gerektiği-
Hizmet alımı sözleşmeleri ile yapılan ücretteki indirim 4857 sayılı İş Kanunu'nun 62. maddesine aykırı olduğu gibi, aynı Kanun'un 22. maddesi hükmüne uygun biçimde işçinin yazılı rızası alınmadığından işçiyi bağlamayacağı, düşürülmeden önceki ücret, asgari ücretin belli bir oranda fazlası olarak kararlaştırıldığına göre bu oranın yeni dönemde de korunmasının esas olduğu-
Davalı işyerinin özelleştirme kapsamına alındığı, işyerinin hisselerinin tamamını satın alan iş ortaklığına hisse devrinin gerçekleştiği anlaşıldığından, davacının ilave tediye yönünden alacaklarının devir tarihine kadar hesaplanması gerektiği-
5747 sayılı Kanun'a göre tüzelkişiliği sona eren belediyeden devren gelen işçinin ücretinde, işçinin yazılı rızası aranmaksızın yeni işveren olan Belediye tarafından encümen kararı ile indirim yapılmasının mümkün olmadığı, fark ücreti isteminin 5216 sayılı Kanun'un Ek 2. maddesi gözetilerek hüküm altına alınması gerekeceği-
İşçinin ücret düşürülmesi veya ücretin eki niteliğindeki sosyal haklarının ortadan kaldırılması ya da eksiltilmesinin, iş koşullarında esaslı değişiklik olup, işverenin tek yanlı irade beyanı ile ücret miktarında işçi aleyhine değişiklik yapamayacağı- iş şartlarındaki esaslı değişikliği kabul etmeyen işçinin talep edilebilir olduğu sürece fark ücret ve diğer haklarını her zaman talep edebileceği- işçi yetkilendirildiği bir görev için atanmış ve bunun karşılığı salt bu görev nedeniyle temel ücrete ilave bir ek ödeme verilmiş ise kural olarak o görevin sona ermesi üzerine bu göreve bağlı olarak verilen bu ek ödeme işçi açısından temel ücret olmadığı için kazanılmış hak oluşturmayacağı ve bunun görev nedeni ile tekrar alınmasının ücretin düşürüldüğü anlamına gelmeyeceği, ancak verilen ücret temel ücret ve görev de devam ediyorsa bu ücretten düşmenin ancak işçinin muvafakati ile yapılması gerektiği, aksi halde geçersiz olacağı-
Ücret farkı alacağının ödetilmesine-
Ücret farkı alacağının ödetilmesine-
Ücret farkının ödetilmesine-
Taraflar arasında, işçinin rızası alınmadan ücretinin düşürülüp düşürülemeyeceği ve sonuçları noktasında uyuşmazlık bulunduğu davada, her türlü işte uygulanmakta olan çalışma sürelerinin yasal olarak daha aşağı sınırlara indirilmesi veya işverene düşen yasal bir yükümlülüğün yerine getirilmesi nedeniyle ya da bu Kanun hükümlerinden herhangi birinin uygulanması sonucuna dayanılarak işçi ücretlerinden her ne şekilde olursa olsun eksiltme yapılamayacağı- İşçinin aldığı ücret miktarının düşürülmesi, ikramiyenin veya sosyal yardımın kaldırılması, işçinin işyeri organizasyonunda mevcut görevinden daha alt seviyedeki bir göreve atanması, çalışma koşullarının ağırlaştırılması gibi durumların 4857 sayılı İş Kanunu’nun 22 nci maddesi anlamında iş sözleşmesinin içeriğinin işçi aleyhine değiştirilmesi anlamına geleceğini- İşçinin açıkça onay vermediği esaslı değişikliklerin işçiyi bağlamayacağı-
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
  • 6
  • kayıt gösteriliyor