“Kambiyo senedinin güven ilişkisine dayalı olarak verildiğini” iddia eden davacının, iddiasını ispat yükü kendisinde olduğundan, yazılı bir belge ile bu iddiasını ispatlaması gerekeceği-
Mahkemece yapılan yargılama, toplanan deliller neticesinde TTK’nun 730/5.maddesi delaletiyle TTK’nun 599.maddesine göre lehtara karşı ile sürülebilecek def’ilerin halime karşıda ileri sürülebilmesi için halimin çeki iktisap ederken bile bile borçlunun zararına hareket ettiğinin ispatlanması gerektiği, bu konuda dinlenen davacı tanık beyanlarına göre davalının çekin karşılıksız olduğunu bile bile, borçlunun zararına olarak devraldığı ve kötüniyetli olduğu hususunun ispatlanamadığı, hamilin kötü niyetli olduğu sübut bulunmadığından lehtar aleyhine açılan menfi tespit davasının sonucunun beklenmesine gerek olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verileceği-
Borçlu şirket vekilinin talebi, şikayetin yapıldığı tarih de gözetildiğinde, “icra takibinin ceza davası sonuçlanıncaya kadar durdurulması” olduğu, halde mahkemece, “istek gibi takibin durdurulmasına karar verilmesi” gerekirken, istek dışına çıkılarak “takibin iptaline” karar verilmesi hükmün bozulmasını gerektirir ise de; bu hususun düzeltilmesi yeniden yargılamayı gerekli kılmadığından düzeltilerek onanması gerekeceği-
Haksız icra takibi ve haksız haciz nedeniyle uğranılan maddi ve manevi zararın giderimi için - bu eylem davacının kişilik haklarına saldırı teşkil ettiğinden- tazminat davası açılabileceği-
TBK.'nun 31. (şimdi; TBK.'nun 39.) maddesi gereğince ikrah (tehdit) nedeniyle senedin hükümsüzlüğü istemiyle açılacak davanın, ikrahın (tehdidin) ortadan kalmasından itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içinde açılması gerekeceği-
Sahtecilik defi mutlak defilerden olup herkese karşı ileri sürülebileceğinden mahkemece davacının iddiası üzerinde durularak çeklerdeki imzanın davacı tarafa kesin olarak ait olup olmadığı tespit olunarak davacıların bu çeklerden bu borçlardan olup olmadığının belirlenmesi gerekeceği-
“Takibe konu senetteki imzanın davacının eli ürünü olmadığı” gerekçesi ile davanın kabulü gerekeceği, davalının “imzanın davacıya ait olmadığını” öğrenmesine rağmen takibe devam ettiği, dolayısıyla da “takibinde kötü niyetli olduğu” gerekçesiyle de davalının %20 oranında kötü niyet tazminatından sorumlu olacağı -
Yargıtay incelemesiyle takip ve dava konusu senedin ‘’teminat senedi’’ olduğunun kesinleşmesi ve icra takibinin “borcun ödenmesi veya davacının davalılara borçlu olmadığı” gerekçesiyle değil de, “takip konusu bononun kambiyo senedi niteliği taşımaması” (İİK. mad.170/a) nedeniyle iptal edilmesi halinde, davacının davalı şirkete halen daha borçlu olması karşısında, davacının sunduğu delillerle oluşan bir maddi zararının tespit edilemediğinden ve son hamil davalı tarafından yapılan icra işlemleri haksız yön taşımadığından, BK. mad. 49 (şimdi; TBK. mad. 58) anlamında davacıların maddi ve manevi tazminat taleplerinin haklı bulunmadığı-