Mahkemece menfi tespit yönünden bir karar verildiği halde, davacının manevi tazminat talebi ile ilgili olumlu ya da olumsuz karar verilmediğinden, bu durumun hükmün bozulmasını gerektireceği-
Ticari hayatta baba-oğul olarak faaliyet gösteren davacılar arasında ticari işlemlerin yürütülmesi, çek-senetlerin düzenleme şekli ve atılan imzalar konusunda belli bir uygulamanın oluştuğu, temsilen hareket edip onun ticari mümessili olduğu gibi ticari işlemleri için borçlanma, ödeme yapma ve işlemleri takip yetkisi verdikten sonra menfi tespit davası açılmasının MK’nun 2. maddesine aykırı olduğu gerekçesiyle davanın ve şartları oluşmadığından davalının tazminat isteminin reddine karar verilmesinin isabetli olduğu-
Davalının, davaya konu alacakla ilgili veresiye fişleri ile ticari defterlerini delil olarak sunmasına rağmen, mahkemece “veresiye fişlerinin davacı veya çalışanları tarafından imzalanıp imzalanmadığı ve davaya konu alacakla ilgili olup olmadığı” üzerinde durulmadan ve ticari defterler üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmadan hüküm kurulmuş olmasının bozmayı gerektireceği-
“Konusu kalmayan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına” ilişkin hüküm sonucu, davalı somut olayda davanın açılmasına sebep olmadığından, mahkemece yargılama giderlerinden sorumlu tutulamayacağı-
Şirketi temsil eden keşidecinin senetten sorumlu olması için tek imzasının yeterli olduğu, senette şirketin kaşesinin üzerinde ve yanında iki adet imzası bulunan keşidecinin, ikinci imzayı şahsı adına attığının ve borçtan şahsen de sorumlu olduğunun kabulü gerektiği-
Taraflar arasında sözleşme ilişkisi bulunmadığından ve uyuşmazlığı doğuran asıl hukuki ilişki, "haksız fiil'den kaynaklandığından, eldeki davaya genel hükümlere göre asliye hukuk mahkemesi’nde bakılmasının gerekeceği-
Reddedilen dava değeri üzerinden mahkemece davalı yararına nisbi vekalet ücretine hükmedilmesi gerekeceği-