Davaya konu çekin TTK’nun hükümlerine göre geçerli olduğu ve mücerret borç ikrarını havi belge olduğu, teminat senedi olmayıp ödeme belgesi niteliğinde bulunduğu, çekin geçerliliğine dair itiraz olmadığı, davacının çek nedeniyle borçlu olmadığını yazılı delille ispat edemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilebileceği-
İhdas nedeni bölümünde “nakden” kaydı bulunan bonoda ihdas nedenini talil eden davacının, teminat iddiasını ispatla yükümlü olacağı, ispat yükünün davalıya yükletilemeyeceği ve icapsız yemine dayanılarak eksik inceleme ile karar verilemeyeceği-
Dava konusu bonoda; bedelinin ‘’malen’’ alındığı kaydı bulunduğundan, bononun borca konu malın teslim edildiğine ilişkin yazılı delil niteliğinde olduğu ve davacının “malın teslim edilmediğini” ispatlayamadığı,yazılı delil sunmadığı,davacının teklifi üzerine davalının yemin eda etmesinden dolayı mahkemece verilen “davanın reddine” ilişkin kararda isabetsizlik bulunmadığı-
TTK.nun 818/c maddesi yollamasıyla 680. maddesi hükmüne göre çekteki asli unsurun keşideci imzası olduğu,diğer unsurların tedavüle çıktıktan sonra tamamlanabileceği,keşidecinin “çekin anlaşmaya aykırı olarak doldurulduğunu ve bedelsiz olduğunu” usulen ispatlaması gerektiği,ancak çekin davalı tarafından çalındığına yönelik suç isnadı nedeniyle davacının yemin deliline dayanamayacağı, “suç isnadına dayanan bedelsizlik iddiasını” davacı kanıtlayamadığından mahkemece “davanın reddine” dair verilen kararda isabetsizlik bulunmadığı-
Taraflar arasında borç para verildiğinde uyuşmazlık bulunmamaktadır. Davacı borcun ödenmesine yönelik olarak davaya konu 09.02.2006 tanzim tarihli bonoyu düzenlemiş ve davalıya vermiştir. Bu durumda alacak kambiyo senedine bağlanmış olduğundan, zamanaşımı paranın verildiği tarihten değil senedin vade tarihinden başlar. Senedin 09.03.2006 vade tarihli olduğu dikkate alındığında takip ve dava tarihinde zamanaşımı dolmadığı gibi, ödeme iddiası da kanıtlanamamıştır. Hal böyle olunca mahkemece “kanıtlanamayan davanın reddi” gerekirken, yazılı gerekçe ile davanın kabulünün hükmün bozulmasına neden olacağı-
Tarafların tacir olmaları halinde, olumsuz tesbit davasına ilişkin uyuşmazlığı çözümlemek genel mahkemelerde görevine geleceği, tüketici mahkemelerinin bu konuda görevli olmayacağı-
Davalıya yapılan cironun ibrazdan sonra olması nedeniyle ibraz tarihinden sonra yapılan ciro alacağın temliki hükümlerine tabi olup, alacağın temlikinin yazılı belge ile kanıtlanması gerekeceği-
Teslim alınan emtianın Türk Ticaret Kanununda belirtilen süreler içinde muayene edilip ayıplı ise ihbarda bulunması gerektiğinden bu sürelere riayet edilmediğinde emtianın ayıplı olarak kabul etmiş sayılacağı-
Gecikme zammı faiz niteliğinde olup, gecikme zammına ayrıca faiz yürütülmesi BK’nun 104/son maddesine göre aykırılık oluşturacağından icra mahkemesinin faiz oranı ile ilgili kararının kesin hüküm teşkil etmeyeceği de gözden kaçırılarak yazılı gerekçeyle faiz oranı ile ilgili hüküm kurulmasının doğru olmayıp, bozmayı gerektireceği-