Mahkemece, bozmaya uyularak karar verilmiş ise de, 6102 sayılı Kanun'un 778 inci maddesi atfıyla somut olaya uygulanması gereken 687 nci maddesinin birinci fıkrasında; "Poliçeden dolayı kendisine başvurulan kişi, düzenleyen veya önceki hamillerden biriyle kendi arasında doğrudan doğruya var olan ilişkilere dayanan def’ileri başvuran hamile karşı ileri süremez; meğerki, hamil, poliçeyi iktisap ederken bile bile borçlunun zararına hareket etmiş olsun" düzenlemesine yer verilmiş olup, davacıların senedin bedelsizliğine yönelik iddiaları asıl borçluya ait şahsi def'i niteliğinde olduğundan bedelsizliğe yönelik def'inin hamil olan davalıya karşı ileri sürülemeyeceği-
Bölge Adliye Mahkemesince kurulan nihai hükümde, İlk Derece Mahkemesince benimsenen kanaat doğrultusunda ceza dosyası kapsamında alınmış Adli Tıp Kurumu imza inceleme raporunun yeterli bulunduğu ve hükmün bu doğrultuda kurulduğu, ancak dosya kapsamından da anlaşıldığı gibi ................ Asliye Ceza Mahkemesi'nin .................... sayılı kararı henüz tüm sanıklar için kesinleşmemiş olup, mahkemece bizatihi imza incelemesi de yapılmadığı gözetilerek Borçlar Kanunu'nun 74 üncü maddesi gereğince bu kararın kesinleşmesinin beklenmesi gerekeceği-
Bononun teminat senedi olduğunu ispat yükünün davacıya ait olduğu - Senedin miktarı itibariyle de HMK'nın 200 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca bu iddianın yazılı delille ispatının gerekeceği - Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı kesin bir mahkûmiyet kararı olmadığından, ortada ceza hukuku anlamında kesinleşmiş bir mahkûmiyet hükmü bulunmadığından, TBK 74 üncü maddesi uyarınca hukuk hâkimini bağlamayacağı-
Dava konusu senetteki imzanın, borçlusunun elinin mahsulü olup olmadığı konusunda Adli Tıp Kurumunca düzenlenen raporda yer alan [kuvvetle muhtemel borçlunun eli ürünü olduğu] sözcüklerinin anlamı-
Uyuşmazlık, taraflar arasında imzalanan taşınmaz satış sözleşmesine konu taşınmazda geçit hakkı tesisi bakımından taşınmazın yolunun açılması ve imar çağının alınması ile ilgili yapılacak işlerin karşılığı olarak verildiği iddia edilen çekler nedeniyle davacının borçlu olup olmadığı hususundadır...
İtiraz edilmeden kesinleşen iflas yoluyla takipten sonra açılan menfi tespit davasının bekletici sorun yapılmamasında bir isabetsizlik bulunmadığı, depo emrine konu borç miktarını tespit eden bilirkişi raporunun denetimi elverişliği olduğu ve karar tehiri icra talepli olarak temyiz edilmediğinden, depo edilen tutarın davacı tarafa ödenmesinin yasaya uygun olduğu-
6098 sayılı Kanun'un 37 . maddesine göre, bir kimse, karşı tarafın veya üçüncü bir kişinin kendisi veya yakınlarının maddi veya manevi varlığına yönelik hukuka aykırı ve esaslı korkutması sonucu yaptığı sözleşme ile bağlı sayılamayacağı- 6098 sayılı Kanun'un 38 . maddesinde belirtildiği üzere korkutmadan (ikrahtan) söz edilebilmesi için, tehdidin sözleşmeyi yapan kimsenin veya yakınlarının kişilik haklarına veya mal varlıklarına yönelik olması, korkutmaya maruz kalanın sübjektif durumuna göre ağır ve derhal meydana gelebilecek nitelik taşıması, haksız (hukuka aykırı) sayılması, illiyet bağının bulunması, yani sözleşmenin tehdidin yarattığı korku sonucu yapılmasının zorunlu olduğu- Bu koşulların varlığı halinde iradesi sakatlanan taraf, isterse iptal hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili olarak ortadan kaldırabileceği- İptal hakkının kullanılması hiçbir şekle bağlı olmadığı- 6098 sayılı Kanun'un 39. maddesi uyarınca, korkunun kalktığı tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde sözleşme, karşı tarafa yöneltilecek tek taraflı sarih ve zımni bir irade açıklaması ile feshedilebileceği gibi def'i veya dava yoluyla da kullanılabileceği-
Kredi kartı üyelik sözleşmesinin imzalanma tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 4077 sayılı Kanun uyarınca taraflar arasındaki sözleşme hükümlerine göre faizin belirlenmesi ve bu hususa ilişkin bilirkişi raporunun da değerlendirilmesi gerekirken 6098 sayılı Kanun'un 88 ve 120 inci maddelerinin uygulanmasının doğru olmadığı -
Kooperatif ana sözleşmenin 14 ncü maddesinin ikinci fıkrasına göre ilk ihtarnamenin şekli bakımdan incelenmesine başlanılıp ödemesi 30 gün geciktirilmemiş aidat borcunun yer aldığı bu ihtarnameye dayalı olarak ihraç kararı verilemeyeceği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmesi ile yetinilmesi gerekirken şekli nedenlerden sonra inceleme sırası gelen ihtarnamelerin gerçek borcu yansıtmadığı yönünde esasa ilişkin nedene dayanılması yerinde değil ise de kararın sonucu itibariyle doğru olduğu-
İpoteğin paraya çevrilmesi yolu ile başlatılan icra takibinin dayanağı olan ipoteğin, 07.01.2008 tarihli olup 310.000,00 TL bedelli üst sınır ipoteği niteliğinde olduğu; üst sınır ipoteğinde asıl alacak, faiz ve diğer giderler üst sınırı aşamayacağı-