Kiracı, sözleşme süresine veya fesih dönemine uymaksızın kiralananı geri verdiği takdirde, kira sözleşmesinden doğan borçlarının, kiralananın benzer koşullarla kiraya verilebileceği makul bir süre için devam edeceği (TBK. mad. 325) ve bu durumda, davacının zararının, tahliye tarihinden itibaren kiralananın aynı koşullarla yeniden kiraya verilebileceği tarihe kadar boş kaldığı süreye ilişkin kira parası olduğu- Mahkemece, mahallinde keşif yapılıp, uzman bilirkişi aracılığıyla, kiralananın cinsi, özellikleri, konumu, bu nitelikte bir taşınmaza o bölgede duyulan ihtiyacın derecesi ve somut olaya özgü başka diğer özellikler çerçevesinde, kiralayanın gereken çabayı göstermesi halinde kiralananı aynı koşullarla yeniden kiralama için gereken makul sürenin tespiti gerektiği, her hangi bir inceleme yapılmadan hukukçu bilirkişinin raporu doğrultusunda hüküm tesisinin isabetsiz olduğu- Davalının ödemeleri belirlenirken davacıya ait banka kayıtlarının getirtilmesi gerekirken davacının cari hesap cetveli ile sonuca gidilmesinin hatalı olduğu-Davalı kiracıdan istenen elektrik paralarının ait olduğu dönem itibariyle davalı kiracının taşınmazı kullanıp kullanmadığının araştırılması gerektiği- TBK.'nun kamu düzenine ve genel ahlaka ilişkin kuralları ile geçici ödemelere ilişkin 76., faize ilişkin 88., temerrüt faizine ilişkin 120. ve aşırı ifa güçlüğüne ilişkin 138. maddelerinin görülmekte olan davalarda da uygulanacağı kabul edildiği- TBK. mad. 120 gereğince, uygulanacak yıllık temerrüt faizi oranı sözleşmede kararlaştırılmamışsa, faiz borcunun doğduğu tarihte yürürlükte bulunan mevzuat hükümlerine göre belirleneceği, sözleşme ile kararlaştırılacak yıllık faiz oranı birinci fıkra uyarınca belirlenen yıllık faiz oranının yüzde yüz fazlasını aşamayacağı, akdi faiz oranı kararlaştırılmakla birlikte sözleşmede temerrüt faizi kararlaştırılmamışsa ve yıllık akdi faiz oranı birinci fıkrada belirtilen faiz oranından fazla ise, temerrüt faizi oranı hakkında akdi faiz oranının geçerli olduğu- Ticari işlerde faiz oranı serbestçe belirlenebileceğinden (TTK. mad. 8/1)-
Temerrüt faizine ilişkin TBK. mad. 120'nin görülmekte olan davalara da uygulanacağı-
Kooperatif genel kurullarında kararlaştırılan faizin TBK. mad 120' de düzenlenen temerrüt faizi olduğu; kooperatif ile üyesi arasında ticari ilişki bulunmadığından yasal oranda temerrüt faizi uygulanması gerektiği; 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine ilişkin Kanun'un 2/1. maddesi gereğince bir miktar paranın ödenmesinde temerrüde düşen borçlunun, sözleşmeyle aksi kararlaştırılmadıkça, geçmiş günler için 1. maddede belirlenen yasal faiz oranına göre temerrüt faizi ödemeye mecbur olduğu; yasal faiz oranından fazla alınmasının taraflarca kararlaştırılabileceği; kooperatif genel kurulunca belirlenen aidatların ödenmesinde gecikme durumunda alınacak temerrüt faizinin yasal temerrüt faiz oranından daha fazla miktarda kararlaştırılabileceği; ancak tarafların, uygulanacak faiz oranını belirlerken, TBK. mad. 120/2. maddesinde öngörülmüş olan sınırlamayı dikkate almak zorunda oldukları- Davacının takip konusu alacak kalemlerine uygulanması gereken azami faiz oranı TBK. mad. 120/2'de düzenlenmiş yıllık temerrüt faiz oranı olup, davacı kooperatifin genel kurullarında kabul edilmiş temerrüt faiz oranının, faiz borcunun doğduğu tarihte yürürlükte olan mevzuata yani 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun'un 2/1. maddesine göre belirlenen yasal faiz oranının %100 fazlasını aşamayacağı- Bu durumda, mahkemece karar tarihinde yürürlükte olan anılan yasal düzenleme bu açıklamalar çerçevesinde somut olay bakımından değerlendirilerek, işlemiş ve işleyecek gecikme faiz oranı ve miktarı bakımından gerektiğinde bilirkişiden denetime elverişli bir rapor alınmak ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken
Davalının tacir olması durumunda faizin hesabında TBK.nun 88 ve 120. maddesindeki sınırlamalar etkili olmayacağından, davalının tacir olup olmadığı hususunun araştırılması gerektiği-
Davacının, davalılarla müşterek murisleri olan babasının ölümünden 30 yıl geçtikten sonra iş bu davanın açılmış olması nazara alındığında, sözleşmenin davacı tarafından benimsendiğinin kabulü gerektiği, bu nedenle dava konusu olayda TBK. mad. 138 'de gösterilen uyarlama koşullarının bulunmadığı-
Davacının başlangıçta seçme özgürlüğü varken TL yerine döviz bazında kredi kullandığı, bir başka deyişle serbest iradesiyle kredi türünü belirlediği, ülkemizde zaman zaman ekonomik krizlerin vuku bulduğu ve bu bağlamda dövizle borçlanmanın risk taşıdığı da toplumun büyük bir çoğunluğu tarafından bilinen bir olgu olduğu, davacının, bu riski önceden öngörebilecek durumda olmasına rağmen dövizle kredi kullanma yolunu tercih etmiş bulunduğu, buna göre işlem temelinin çökmesinden bahsetmenin olanaklı olmadığı, bununla birlikte kredi sözleşmesinden dolayı 11 taksit ödenmesinden sonra kredinin erken kapamasının yapılmış olması da nazara alındığında, sözleşmenin davacı tarafından benimsendiğinin kabulü gerektiği-
Kooperatif ile üyesi arasında ticari ilişki bulunmadığından yasal oranda temerrüt faizi uygulanması gerektiği ancak temerrüt faizinin, yasal faiz oranından fazla alınmasının taraflarca kararlaştırılabileceği, tarafların, uygulanacak faiz oranını belirlerken, TBK'nın 120/2. maddesinde öngörülmüş olan sınırlamayı dikkate almak zorunda olduğu- Davalının takas savunması ile ilgili tüm delilleri toplanarak hüküm kurulması gerektiği- Karar başlığında davacı olarak kooperatifin yerine kooperatifi temsilen dava açan yöneticilerinin gösterilmesinin isabetsiz olduğu-
Mahkemece sadece çek bedeli yönünden karar harcı alındığı, harç ve yargılama giderlerinin buna göre belirlendiği, davacı tarafa peşin harcı tamamlaması için mehil de verilmediği anlaşıldığından eksik harcın tamamlattırılması, yatırılmadığı takdirde birleşen dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilmesi ve süresi içinde harç ikmaliyle yenilenme yapılmadığı takdirde birleşen davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerektiği- Sözleşmenin feshine karar verildiği tarihe kadar sözleşmenin geçerli olduğu dikkate alınarak bu tarihe kadar sözleşme uyarınca kiraya veren davacının kira alacağının tahsiline karar verilmesi gerektiği-
Tarafların sosyal ve ekonomik durumları, ihtiyaçları ve harcamaları dikkate alındığında, mahkemece iştirak nafakasından indirim yapılmasına dair verilen kararda bir isabetsizlik görülmediği, ancak anlaşmalı boşanma davasında belirlenen yüzdelik şartın kaldırılarak, iştirak nafakasına hükmedilmesinin hakkaniyete uygun bulunmadığı, bu nedenlerle, yüzdelik şartın kaldırılmasına yönelik talebin reddine karar verilmesi gerekirken, senelik %20 oranındaki artırma kararının kaldırılmasına karar verilmiş olmasının doğru görülmediği-
Kira bedelinin uyarlanması davalarında taraflar yararına takdir edilecek vekalet ücreti, AAÜT mad. 9 uyarınca tespit edilen kira bedeli farkının "bir yıllık tutarı" üzerinden tarifenin üçüncü kısmı gereğince hesaplanacak miktarının tamamı olarak hükmolunacağından, davacıya aylık kira bedelinin kaç Lira'ya uyarlanmasını istediği açıklattırılıp, buna göre vekalet ücretinin takdiri gerektiği-