Mal ayrılığı rejiminde; eşlerin kendi malları üzerinde tasarruf yetkisine ve intifa hakkına sahip bulunduğu ve mallarının idaresi kendisine ait olduğu (TKM 186/1 m), her birinin malları, geliri ve kendi kazançları yine kendilerine ait kişisel malları olduğu (TKM 189 m), kadın veya kocanın, diğerinin mal rejiminin devamı sırasında edindiği malvarlığına katkısı nedeniyle katkı payı alacağı isteyebilmesi için, mutlaka para ya da para ile ölçülebilen maddi veya hizmet değeriyle katkıda bulunması gerekeceği, bu katkı, ziynet, miras veya bağış yoluyla elde edilen başka malvarlıklarının kullanılması ile toplu olarak yapılabileceği gibi, çalışan eşin gelirleriyle de yapılmasının mümkün olduğu - Davacı kadın, "düğün sırasında takılan altınlar ile kendisine ait olan altınları vermek suretiyle ayrıca çalışarak dava konusu mala katkıda bulunduğunu" ileri sürmüş olması halinde, mal rejiminin tasfiyesinde eşlerin bağlı olduğu rejime ilişkin hükümler uygulanacağı (4721 s.lı TMK 179 m)-
Toplanan deliller, dinlenen tanık beyanları ve tüm dosya kapsamından davacının dava konusu arsanın alınmasında ve binanın inşasında katkısının bulunduğu; ancak katkı oranı konusunda mahkemece yeterli araştırma yapılmadığı; dinlenen davacı tanıklarının yanı sıra, davalı tanığı Z. da beyanında davacının evlendikten sonra belli bir süre fabrikada çalıştığını ancak mahkemece her iki taraf delil listesinde yer alan çalışma sürelerini ve gelirlerini gösterir SGK evraklarının ilgili kuruma yazılarak temin edilmediği; bunun yanı sıra taraf tanık beyanlarından davalı kocanın meyve ve tatlı satmak suretiyle seyyar satıcılık yaptığı; meyve ve tatlıların hazırlanması işinin ise davacı kadın tarafından yapıldığı-
Tasfiyeye tabi tutulan bir malın mal rejiminin sona erdiği tarihteki durumu tasfiye kapsamına esas olup; sonradan malın durumunda meydana gelen değişiklikler tasfiye kapsamını etkilemeyeceği- Aracın mal rejiminin sona erme tarihi olan boşanma dava tarihindeki hasarsız halinin tasfiye anındaki sürüm değeri üzerinden katılma alacağının hesaplanması gerektiği-
Mal rejiminin tasfiyesi hakkında nihai karar verilmesiyle başlayan tasfiye süreci, alacak miktarının tahsil edilmesiyle tamamlandığı ve borçlu eşin malvarlığının ya da terekesinin tasfiye borcunu karşılamaya yetip yetmediği ancak bu sürecin ilerleyen aşamalarında belli olacağı, bu yüzden üçüncü kişinin daha tasfiyenin başlangıcında (mahkeme kararıyla) borçtan sorumlu tutulmasının doğru olmayacağından, somut olayda mahkemenin hükmettiği katılma alacağının davalı ile birlikte ihbar olunandan da müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmiş olmasının hatalı olduğu-
Davacı taraf, dava dilekçesinde 01.01.2002 tarihinden önce edinilen ve üzerine mesken inşa edilen nizalı taşınmazın alımına ve üzerindeki meskenin yapımına katkısı olduğunu iddia ederek katkı payı alacağına hükmedilmesini istemesine göre, bu istek 743 sayılı TMK'nun 170. maddesi gereğince katkı payı alacağı isteğine ilişkin olup zamanaşımı süresi, Türk Borçlar Kanunu'nun 146. (Borçlar Kanunu 125.) maddesinde düzenlenen 10 yıllık zamanaşımı süresi, gerek ilk boşanmanın kesinleştiği tarih gerekse de ikinci boşanmanın kesinleştiği tarihe göre geçmediğinden işin esasına girilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Uyuşmazlık konusu 6429 ada 16 parseldeki 20 numaralı bağımsız mesken 743 sayılı TKM'nin 170. maddesine göre eşler arasında mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu dönemde 12.11.1992 tarihinde edinildiğine göre; muris ile davalının evlenme tarihinden alım tarihine kadar taraf gelirlerinin araştırılarak dosya arasına getirtilmeye çalışılması, tesbit edilecek taraf gelirleri, kişisel harcamalar, TKM’nin 152.maddesi, tasarruf edebilecekleri miktarlar ile birlikte davacı yararına, hakkaniyet ve fedakarlığın denkleştirilmesi ilkesi ve 6098 sayılı TBK'nun 50. ve 51. maddelerinin kapsamları gözetilerek dava konusu taşınmazın dava tarihindeki değeri üzerinden belirlenecek tazminat niteliğinde bir miktar paranın katkı payı alacağı olarak hüküm altına alınması gerekeceği-
Davacının alımda katkısı olduğu anlaşıldığına göre her iki tarafın kredi ödemelerinin sona erdiği tarihe kadar toplam gelirleri ile ilgili belgeleri dosyaya getirtilmeli, tanık beyanları ve toplanan deliller karşısında dava konusu taşınmazın % 20’si olarak ödenen peşinatın davalının altınlarının bozdurularak karşılandığı, bu kısmın davalı kadının kişisel malı olduğu, kalan % 80’e isabet eden kredi ödemelerinin 116/120’lik bölümünün ise taraf gelirleri ile ödendiği, bu kısım bakımından davacının katkı payı oranı ve alacağının hesaplanması gerekeceği-
Karşı davacı tarafından dava konusu bağımsız bölümün karşı davalıya tapuda satış göstererek devredilmesinin, gizli bağış niteliğinde bulunduğu ve karşı davacının devir sırasında bağış kastı ve iradesi taşıdığının kabulü gerekip, hibe edilen taşınmaz ile ilgili olarak mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan alacak isteğinde bulunulamayacağı-
Katılma alacağı davalarının on yıllık zamanaşımına tabi olduğu- Başlangıç tarihi olan boşanma davasının açıldığı tarihte, mal rejimi eşler arasında sona ermiş olsa bile zamanaşımı işlemeyeceğinden (duracağından) ve boşanma kararının kesinleştiği tarihe kadar da bu duruma devam edeceğinden ancak boşanma kararının kesinleşmesinden itibaren TBK'nun 146. maddesinde öngörülen zamanaşımının işlemeye başlayacağı-
Mal rejiminin tasfiyesinde eşlerin bağlı olduğu rejime ilişkin hükümlerin uygulanacağına, taraflar arasında başka bir mal rejiminin seçildiği ileri sürülmemiş ise, evlenme tarihinden 4721 sayılı TMK'nın yürürlüğe girdiği 01.01.2002 tarihine kadar mal ayrılığı, bu tarihten mal rejiminin sona erdiği boşanma davasının açıldığı tarihe kadar yasal edinilmiş mallara katılma rejimine tabi olacakları-