-
“1998 ve 1999 Tasarısı”ndaki Gerekçe
“Madde 179- Yürürlükteki Kanunun 146 ncı maddesini karşılamaktadır.
Madde yürürlükteki hüküm yerine daha kısa ve öz bir ifadeyle boşanma hâlinde eşler arasındaki mal rejimi ne ise bu rejimin tasfiyesine ilişkin hükme yollama yapmak suretiyle mal rejiminin tasfiyesi sorununu çözümlemiştir.
Maddenin ikinci fıkrası 181 inci maddesinde hükme bağlanmıştır."
-
“1984 Tasarısı”ndaki Gerekçe
‘Madde 141- Madde, yürürlükteki Kanunun 146. madde-sinin birinci fıkrasını karşılamaktadır. Mal rejiminin tasfiyesinde ayrı bir esasa yer verilmemiş, her mal rejiminin kendi kurallarının uygulanması kabul edilmiştir.
Yürürlükteki 146. maddenin ikinci fıkrası ise, ayrı bir konuya ilişkin olduğu için ayrı bir maddede (madde 143’de) düzenlenmiştir.’:
“VI. Malların ayrılması
1. Boşanmada
Madde 141- Boşanma hâlinde aile mal rejimi tasfiye edilir."
-
1971 Tasarısı”ndaki Gerekçe
‘1) Terim ve ifade : Bu maddenin yürürlükteki metninin birinci fıkrasındaki (şahsî emval) kelimeleri, bunun sadece malbirliğine ait olduğu sanısını uyandırmaktadır. Çünkü Medenî Kanunumuza göre (şahsî mallar) eşlerin malbirliği rejiminde bu birliğe getirmiş oldukları malları ifade etmektedir. Bu deyim gerçi yanlıştır ve aşağıda görüleceği gibi ilgili maddelerde değiş-tirilmiştir. 146 ncı maddede bahis konusu olan mallar eşlerin gerek malbirliğinde ve gerek mal ortaklığında, daha başlangıçta birliğe ve ortaklığa koymuş oldukları mallardır. Bu sebeple daha açık bir deyim kullanılarak (kendine ait mallar) denilmiştir.
(Artık ve eksik) deyimleri halk arasında her zaman (ziyade ve noksan tabirleri yerine kullanıldığından maddede bu Türkçe terimlere yer verilmiştir.
2) Biçim değişikliği : Bu madde ayrı ayrı üç kural kapsadığından 3 bağımsız fıkra haline konulmuştur.
3) Hüküm değişikliği : Artık ve eksiklerin nasıl paylaştırılacağını düzenleyen ikinci fıkrada mal ayrılığının yeri olmamak gerekir. Çünkü mal ayrılığında pek tabii olarak eşlerden her biri artık ve eksikleriyle birlikte kendi malına sahiptir ve bunları alacaktır. Bu sebeple herhangi bir tereddüde yer kalmaması için ikinci fıkranın başına (mal ayrılığından başka durumlarda) ibaresi eklenmiştir.
Maddenin üçüncü fıkrası, boşanan eşlerin birbirine (bu sıfatla) yani karı koca sıfatıyla mirasçı olamayacakları şeklinde açıklanmıştır. Çünkü onlar meselâ aralarında kan hısımlığı varsa, bu sıfatla birbirine mirasçı olabilirler. Boşanma onların bu mirasçılığına dokunmaz.’:
“VI. Malların ayrılması.
I. Boşanmada.
Madde 146- Boşanan eşlerden her biri, aralarındaki mal rejimi ne olursa olsun, kendine ait malları geri alır.
Mal arılığından başka durumlarda; artıklar aralarındaki mal rejimi kurallarına göre paylaştırılır ve eksikler, karısı yüzünden olduğunu ispat etmedikçe, kocaya ait olur.
Boşanan eşler bu sıfatla birbirinin kanunî mirasçısı olamazlar ve mal yönetimi sözleşmesiyle veya boşanmadan önce yapılmış ölüme bağlı tasarruflarla kendilerine sağlanan hakları kaybederler.“