TÜRK MEDENİ KANUNU > - Eşya Hukuku > - ZİLYETLİK VE TAPU SİCİLİ > - TAPU SİCİLİ > - D. Tescilin etkileri > - II. Tescilin sonuçları > Madde 1024 - 3. İyiniyetli olmayan üçüncü kişilere karşı
Madde Listesi Madde 1024 - 3. İyiniyetli olmayan üçüncü kişilere karşı
Vekaletnameye dayalı temsil yetkisinin (vekalet görevinin) vekil tarafından, vekalet verenin zararına, kendisinin veya işbirliği yaptığı başka birisinin yararına kullanılması halinde, yapılan işlemin (satış, kira vb.) vekil edeni bağlamayacağı çünkü vekilin (ve onunla işbirliği halinde olan üçüncü kişinin) «objektif iyiniyet kuralları»na (MK. 2) aykırı hareket etmiş sayılacağı –Vekalet verene ait çekişmeli taşınmazı değerinden çok düşük bir bedelle satın alan kişinin iyiniyetli sayılamayacağı– Vekaletin kötüye kullanması nedeniyle açılan iptal ve tescil davalarının zamanaşımı ve hak düşürücü sürelere bağlı olmadığı– Vekaletnameye dayalı temsil yetkisinin (vekalet görevinin) vekil tarafından, vekalet verenin zararına, kendisinin veya işbirliği yaptığı başka birisinin yararına kullanılması halinde, yapılan işlemin (satış, kira vb.) vekil edeni bağlamayacağı çünkü vekilin (ve onunla işbirliği halinde olan üçüncü kişinin) «objektif iyiniyet kuralları»na aykırı hareket etmiş sayılacağı-
Gizleme ve sahteciliğe dayanan yolsuz tescil ile ilgili ve bu tescilin iptaline ilişkin davaların, yolsuz tescilin başladığı noktadan itibaren önce ve sonra iktisapta bulunan kişilerin tümü aleyhine açılması gerekeceği-
Yolsuz tescilden dolayı ayni hakkı ihlâl edilen kimsenin doğrudan doğruya kötüniyetli üçüncü kişiye karşı açacağı tapu iptali davasında, ayrıca hazinenin de “hasım” olarak gösterilmesi gerekmeyeceği-
Tapudaki tescilin haksız (yolsuz) ve bu tescile dayanarak hak iktisap eden kişinin kötüniyetli olduğunu iddia eden kişinin bu iddiasını ispatla yükümlü olduğu-
Bir kimseye ait tapu kaydının, ancak “sınırları değişmez sınırlar”dan olduğu taktirde, o kimsenin sınırlar içindeki tüm alan üzerinde ayni hakka sahip olduğu-
Gerek menkule gerekse gayrimenkule taalluk etsin namı müstear hadiselerinde 'mesele bir istihkak ve mülkiyet davası mahiyetini geçemeyeceğinden' ne resmi senet ne de şekil meselesi bahis mevzuu olamayıp; nitekim; öteden beri mahkemelerin vaki olan bu kabil ikrarlara müsteniden hüküm vermekdikleri ve meselede bir şekil meselesi görmedikleri- Takma ad (nam-ı müstear) davalarının dinlenebileceği ve yazılı kanıt ile kanıtlanmasının uygun olacağı-