TÜRK BORÇLAR KANUNU > - Genel Hükümler > - Borç İlişkisinin Kaynakları > - Haksız Fiillerden Doğan Borç İlişkileri > - A. Sorumluluk > - IV. Özel durumlar > - 1. Ölüm ve bedensel zarar > Madde 53 - a. Ölüm
Mahkemece, davalı vekilinin olayda 2 yıllık zamanaşımının uygulanması gerektiği, ceza zamanaşımının uygulanmasının mümkün olmadığı gerekçelerine dayanan zamanaşımı itirazı kabul edilerek davanın zamanaşımından reddine karar verilmiş ise de, 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun 109/2. maddesindeki davanın cezayı gerektiren bir fiilden doğmuş olması ve Ceza Kanunu'nun bu fiil için daha uzun bir zamanaşımı süresi öngörmüş bulunması halinde, bu sürenin maddi tazminat talepleri için de geçerli olacağına dair hükmü uyarınca ceza zamanaşımı süresinin uygulanması gerekeceği-
Destekten yoksun kalma tazminatına konu davacıların zararı, desteklerinin ölümü nedeniyle destekten yoksun kalan sıfatıyla doğrudan kendileri üzerinde doğan zarar olup bu zarardan doğan hak desteğe ait olmadığına göre, onun kusurunun bu hakka etkili olmadığı- Davacıların ölenin salt mirasçısı sıfatıyla değil, destekten yoksun kalan üçüncü kişi sıfatıyla dava açtıklarına, ölüm nedeniyle doğrudan davacılar üzerinde doğan destekten yoksunluk zararının oluşumundaki kusurun davacılara yansıtılamayacağına; dolayısıyla araç sürücüsünün veya işletenin tam kusurlu olmaları halinde, desteğinden yoksun kalan davacıları etkilemeyeceğine; aracın zorunlu mali sorumluluk sigortacısı davalı sigorta şirketi, işletenin üçüncü kişilere verdiği zararları teminat altına aldığına ve olayda işleten veya sürücü tam kusurlu olsalar bile, destekten yoksun kalan davacılar da zarar gören üçüncü kişi konumunda bulunduğundan, davalı sigorta şirketinin sorumlu olacağı- Davacıların kazada hayatını kaybeden araç işleteninin desteğinden yoksun kalıp kalmadıkları değerlendirilerek, destekten yoksun kaldıklarının kabulü halinde, davacıların davalı sigorta şirketi karşısında 3. kişi olarak tazminat talebinde bulunabilecekleri kabul edilmesi gerektiği-
Hatır taşımaları bir menfaat karşılığı olmadığı cihetle, bu gibi taşımalarda ve zarar görenin müterafik kusurunun tespiti halinde 6098 sayılı Kanun'un 51.maddesi uyarınca tazminattan uygun bir indirim yapılması gerekeceği, bu itibarla davalıların savunmaları üzerinde durularak, ceza mahkemesi dosyası getirtilerek mahkemece taşımanın hatır için olup olmadığı, tarafların yakınlığı, varsa hatır için taşımanın kimin arzusu ve ne amaçla yapıldığı, hususları araştırılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği, hakim, tazminattan mutlaka indirme yapmak zorunda değilse de bunun dahi gerekçesini kararında tartışması ve nedenlerini göstermesi gerekeceği-
Trafik kazasından kaynaklanan tazminat istemli davada mahkemece; davalı sigorta şirketlerine davadan önce usulüne uygun başvuru yapıldığı iddiası olmadığına göre, başvuru yapılmadığı dikkate alındığında davalı sigorta şirketinin en erken dava tarihinde temerrüde düştüğünden tazminat alacağının tamamı için dava tarihinden itibaren faize hükmedilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesinin yargılamanın tekrarını gerektirir nitelikte görülmediğinden hükmün düzeltilerek onanmasına-
Ölüm nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkin davada, davacı vekilinin 29.02.2012 günlü hesap bilirkişi raporuna bir diyeceğinin olmadığını beyan ettiği, bilirkişi raporu ile hak sahiplerinin her biri için belirlenen zarardan Temmuz 2012 ödeme dönemine kadar geçerli tüm peşin sermaye değerini düşerek kalanın tamamını ıslah suretiyle talep ettiği, diğer bir deyişle 21.06.2012 ıslah tarihinde yürürlükte bulunan mevzuat gereği alabileceği maddi tazminatın tamamını istediği, kısmi davada, davacıların 29.02.2012 günlü hesap bilirkişi raporunda hesaplanan zarardan Temmuz 2012 dönemine kadar geçerli tüm peşin sermaye değeri düşüldüğünde bulunan ve ıslah konusu maddi tazminat miktarının davalı yararına usuli kazanılmış hak oluşturduğu, mahkemece bu hususun göz ardı edilerek davanın reddi yerine yazılı şekilde kabulüne karar verilmesinin, davalı yararına oluşan usuli kazanılmış hakkın ihlali niteliğinde olduğu -TBK' nın 55. maddesinin, gerçekleştiği tarihe bakılmaksızın tüm olaylara uygulanmasının kamu düzenine ilişkin olduğu, ancak bunun ödenilmesi gereken tazminat miktarı bakımından davalı yararına oluşan usuli kazanılmış hakkı ortadan kaldırır nitelikte olmadığı-