Kambiyo senedinin ödeme uğruna değil de ifa yerine geçmek üzere düzenlendiği takdirde borcun yenilenmiş sayılacağı, kambiyo senedinin ifa uğruna düzenlemesi durumunda ise birisi temel borç ilişkisinden diğeri de kambiyo ilişkisinden doğan iki ayrı talep hakkının ortaya çıkacağı- Haciz sırasında verilen çekin ödeme uğruna verildiği ve ifa yerine geçmek üzere düzenlenmediği (TBK. mad. 133) anlaşıldığından, davalı alacaklının kambiyo ilişkisinden doğan talep hakkının olduğu, mükerrer ödemeye yol açacak bir durumun da söz konusu olmadığı-
Davacı vekili,aşamalarda ipotek konusu borç için davalıya bir bono verildiğini ve buna ilişkin 28.8.2008 tarihli sözleşme düzenlediklerini bildirmiş ise de bu senedin düzenlenmesinin tek başına TBK 'nun 133. maddesi anlamında borcun yenilenmesi anlamına gelmeyeceği, TBK'nun 133. maddesi gereğince borcun yenilendiğinin kabulü için “ tarafların açık yenileme iradeleri”nin gerektiği, dosyada mevcut iddia, savunma ve açıklamalardan dava konusu ipotek borcunun yenilenmesi için tarafların açık yenileme iradesinin bulunduğunun kabul edilemeyeceği-
Kural olarak mevcut bir borç için senet verilmesinin o borcun Borçlar Hukuku anlamında yenilendiği anlamına gelmeyeceği- Bir borcun mevcudiyetini kabul ederek alacaklıya senet verdiğini iddia eden tarafın bu iddiasını ispatlamakla yükümlü olduğu- Vekilin müvekkile hesap verme yükümlülüğü olup, bu yükümlülüğün yerine getirildiğini ispatlamada ispat yükünün vekile ait olduğu-
Yenilemeden bahsedebilmek için; iki borç arasında bir fark olması, tarafların yenileme iradesiyle hareket etmesi, yeni bir borç meydana getirirken eskisini ortadan kaldırma iradesinin ortaya konulması gerektiği; protokol alacaklı ve borçlu arasında imzalanmış olmakla birlikte, protokolde hacizlerin kaldırılmasına karar verildiğine ve üçüncü kişi kesinleşen haciz ihbarnameleri sebebi ile dosya borçlusu konumuna geldiğine göre  protokolde taraf olmasa dahi  üçüncü kişi şirket  lehine de sonuç doğurduğunun kabulü ile,  protokol ile borcun yenilendiği ve yenileme gereği takip konusu çeklerle ilgili borcun sona erdiği gözönüne alınarak; takibin iptaline karar verilmesi gerekeceği-
“İbraname” başlıklı protokol ile borcun yenilendiği ve yenileme gereği takip konusu faturalarla ilgili borcun sona erdiği gözönüne alınarak takibin iptali yönündeki istemin kabulüne karar verilmesi gerekeceği-
Davanın açıldığı tarihte ödenmemiş bir borç sebebiyle haklı olarak açılmış bir davanın seyri esnasında borç ödenirse, davanın açıldığı tarihteki durumu itibariyle davacı lehine vekalet ücretinin takdir edilmesi ve davalı yararına vekalet ücretinin takdir edilmemesi gerektiği- Borçlunun icra dosyasına zamanaşımı defi ileri sürmesi halinde itirazın iptali davasında tekrar zamanaşımı ileri sürmesine gerek olmadığı-
Borçlular tarafından ödeme belgesi olduğu iddia edilen belgelerde takip konusu senede herhangi bir atıf bulunmadığına ve alacaklının da bu yönde kabulü olmadığına göre, borca itirazın İİK'nun 169/a maddesine göre usulünce ispatlandğı sonucuna varılamayacağı, kural olarak açık bir anlaşma olmaksızın salt yeni bir senet düzenlenmesinin yenileme (tecdit) anlamına gelmeyeceği, borçlulara verilen çek ile takip dayanağı senedin iadesi yada hükümsüzlüğü de öngörülmediğinden takip konusu borcun yenilenmesinin söz konusu olamayacağı-
Borcun yenilendiğine ilişkin yazılı bir delil sunulmadığından, davacının alacağını hem temel ilişkiye dayanarak hem de çek ve senetlere dayanmak suretiyle takibe girişip tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla isteyebileceği- Savunmada sözü edilen çek ve senetlerle ilgili takiplerin derdest olduğu ve henüz ödemelerin gerçekleşmediği anlaşıldığından, "ödeme savunması"nın ispat külfetinin davalı borçluda olduğu- 
Davacı ile davalı kooperatif arasında düzenlenen 13.08.2010 tarihli ibraname ile davacı alacağının senetler düzenlenmek sureti ile taksit ve vadeye dayandırıldığı 10 adet senedin vade tarihlerinin 08.08.2012 ile 08.12.2013 tarihleri arasında başlayıp bittiği, davacının takip tarihinin ise 08.12.2010 olduğu gerekçesiyle davacının henüz muaccel olmayan bir alacak için takibe geçtiği-
Önalım hakkına konu taşınmazda paydaş olan davacılar arasında mütesesilen sorumluluk olmadığı gibi, davanın birlikte açılmış olmasının da müteselsilen sorumluklarını gerektirmeyeceği-
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • kayıt gösteriliyor