Borçlunun ticari kredi kullanımından kaynaklanan borcunu dört taksitte ödemeyi taahhüt ettiği, son taksitin ödenmemesi üzerine, "Borç İkrarı ve Ödeme Taahhüdü" başlıklı anlaşma ile, borcun üç taksitte toplam 36.099,17 TL olarak ödenmesi hususunda anlaşma sağlandığı, borçlunun bu tarih itibariyle kalan borcunun bu miktarda olduğu ancak bu taksitlerin ödenmediği kabul edilerek, taraflar arasında ihtilaf konusu olmayan harici ödemeler ve taşınmaz satış bedeli dikkate alınarak hesaplama yapıldığı ve buna göre karar verildiyse de; "Borç İkrarı ve Ödeme Taahhüdü" başlıklı belgelerde, ödemeler gününde yapılmadığı takdirde ödeme planına uygulanan faiz oranının geçerli olmayacağı ve sözleşme ile belirlenmiş olan temerrüt faizinin uygulanacağı, hukuki takip işlemlerinin kaldığı yerden bankayla imzalanan sözleşme şartlarıyla devam edeceği, bu ödeme planının borcun tecdidi veya temdidi anlamına gelmediği belirtilmiş olup; bu belgeler TBK'nun 133. maddesine göre açık yenileme iradesi içermediğinden borç yenileme sözleşmesi sayılamayacağı-
Taraflar arasında taahhütname ismiyle düzenlenen belgenin ve belgede davaya konu takipten bahsedilerek haczin kaldırılmasından itibaren 30 gün içinde bankadan kredi çekip 235.000,00 TL’yi ödediği takdirde yüklenicinin 2.000.000,00 TL ve 185.000,00 TL bedelli senetleri iade edeceği, aksi takdirde haczini yenileyip icraya devam edeceğinin kararlaştırıldığı, bu belgenin TBK mad. 133 kapsamında borcun yenilenmesi niteliğinde olduğu- Borcun yenilenmesi nedeniyle davalı yüklenicinin ancak yeni borcun tahsilini isteyebileceği-
Takibe konu çeklere karşılık senet alındığı ve bu şekilde borcun yeniden yapılandırıldığının anlaşılması hailinde, yenileme gereği takip konusu çeklerle ilgili borcun sona ermiş olacağı- Alacaklının kabulünde olan belgede borçlunun imzasının bulunmasının gerekli olmayacağı-
Ödeme savunmasında bulunan borçlunun takip ve dava konusu edilen fatura tutarını ödediğini kanıtlamakla zorunlu olduğu- Davalının kambiyo senedi vermiş olması taraflar arasında açıkça borcun yenilenmesine ilişkin herhangi bir anlaşma bulunmadığı müddetçe borcun ödendiği anlamına gelmeyeceği- Alacaklının, tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla hem temel ilişkide hem de kambiyo yoluyla alacağını talep edebileceği- Davalının icra takip tarihinden önce yapmış olduğu ödemeler varsa alacağın takip tarihi itibariyle tespiti, takipten sonra dava tarihine kadar yapılan ödemeler yönünden dava açmakta hukuki yararı olmadığı, davadan sonra yapılan ödemelerin ise icra da infaz aşamasında dikkate alınacağı gözetilerek yeni bir bilirkişi ya da kurulundan rapor alınıp sonucuna göre karar verilmesi gerektiği-
Davalı Şirket’i sözleşmedeki imzası yönünden isticvap edilen çağrıldığı duruşmaya gelmediğinden, imzanın davalı Şti’ne ait olduğu kabul edilmişse de, sözleşme ile "3 adet çek yerine çek değerleri toplamı kadar senet verileceği ve bu çekler yönünden davadışı kefilin de sorumluluğu" düzenlendiğinden artık çeklerin bedelsiz olduğu sonucuna varılamayacağı ve davalı Factoring’e teslim edilen çeklerin bedelsiz olmadığı anlaşıldığından faktoring şirketi yönünden davanın reddine karar verilmesi gerektiği-
Mahkemece,cari hesap borcuna karşılık çek verildiği ve bu nedenle davacının çek nedeniyle alacak talebinde bulunabileceği gerekçesiyle yazılı şekilde karar verilmiş ise de mahkemenin gerekçesi dava tarihinde yürürlükte bulunan 6098 sayılı TBK. mad. 133 hükmüne uygun bulunmadığı- Yeni bir borçla mevcut bir borcun sona erdirilmesi ancak tarafların bu yöndeki açık iradesi ile olur,özellikle mevcut borç için kambiyo taahhüdünde bulunulması veya yeni bir alacak senedi ya da yeni bir kefalet senedi düzenlenmesinin tarafların açık yenileme iradeleri olmadıkça yenileme sayılmayacağı- Çek verilmesi suretiyle cari hesap borcunun sona erdirildiği konusunda taraflar arasında bir sözleşme sunulamadığına ve bu konuda açık iradeleri bulunduğu kanıtlanamadığına göre,alacaklı tarafından tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla cari hesap ilişkisine dayanılarak da alacağın talep edilebileceği-
Mevcut bir borcun yeni bir borçla sona erdirilmesinin, ancak tarafların bu yöndeki açık iradesi ile olacağı, mevcut bir borç için kambiyo taahhüdünde bulunulmasının veya yeni bir alacak senedi ya da yeni bir kefalet senedi düzenlenmesinin, tarafların açık iradeleri olmadıkça yenileme sayılmayacağı- Kural olarak açık bir anlaşma olmaksızın salt yeni bir senet düzenlenmesinin tecdit anlamına gelmediği, kambiyo senedine bağlı bir borcun süresi salt yeni bir senetle uzatılırsa bunun yenileme olmadığı, ne var ki eski kambiyo senedinin iadesi karşılığında daha uzun süreli yeni bir kambiyo senedi verilmesi yönünde anlaşmanın yenileme mahiyetinde olduğu-
Davacı şirketin, davalı şirket ile ticari ilişki içerisine girdiği, davacı şirketin satış ve teslimini yaptığı ürünler için davalı şirketten çek aldığı, alınan çekin zayi olduğu, davacı şirket tarafından açılan kıymetli evrakın iptali davasında söz konusu çekin dava dışı tarafından bankaya ibraz edildiğinin anlaşıldığı, davacı şirketçe zayi olan çek bedelinin davalı şirketten talep edildiği, ancak davalı şirketin satın aldığı mal karşılığı çek vermekle davacıya karşı borcunu yerine getirdiği, "söz konusu çekin zayi olması dolayısıyla davalı şirketten tekrar alacak talep edilemeyeceği" gerekçesiyle itirazın iptali davasının reddine karar verilmesinin isabetli olduğu-
Davacı tarafından 14/04/2011 tarihinde hissesi oranında ve başvuru evrakı üzerine başkaca herhangi bir ihtirazî kayıt konulmadan yapılandırma müracaatında bulunulduğundan, zamanaşımının borcu söndüren bir nitelikte bir savunma olmayıp, davacıya sadece ödemezlik def'i imkanı sağlayan hukukî müessese olduğu gözetildiğinde zamanaşımına uğramış bir borçla ilgili olarak yapılandırma talebinde bulunulmuş ise artık zamanaşımı hukuksal nedenine dayalı ödemezlik def'i ileri sürme imkanından yararlanılamayacağı-
İcra dosya borcunun ilişkin yapıan protokol; icra dosya borcu ödemelerinin yeniden yapılandırılmasına ilişin olarak düzenlenmiş olup, TBK. mad. 133 uyarınca açık yenileme iradesi içermediğinden borç yenileme sözleşmesi sayılamayacağı ve bu durumda, mahkemece; bilirkişi raporunda belirtilen takipte kesinleşen miktar esas alınarak yapılan hesaba itibar edilmek suretiyle sonuca gidilmesi gerekirken, protokolde esas alınan miktar üzerinden yapılan hesap nazara alınarak hüküm tesisinin isabetsiz olduğu-
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • kayıt gösteriliyor