Davacıların ölenin salt mirasçısı sıfatıyla değil, destekten yoksun kalan üçüncü kişi sıfatıyla dava açtıkları, ölüm nedeniyle doğrudan davacılar üzerinde doğan destekten yoksunluk zararının oluşumundaki kusurun davacılara yansıtılamayacağı; dolayısıyla araç sürücüsünün veya işletenin tam kusurlu olmaları halinde, desteğinden yoksun kalan davacıları etkilemeyeceği; aracın zorunlu mali sorumluluk sigortacısı davalı şirketin, işletenin üçüncü kişilere verdiği zararları teminat altına aldığına ve olayda işleten veya sürücü tam kusurlu olsalar bile, destekten yoksun kalan davacılar zarar gören üçüncü kişi konumunda bulunduğundan, davalı şirketinin sorumlu olacağı- Islah sonucu toplam dava değerinin tümü yönünden kabul kararı verilmiş olması karşısında, tüm tazminat miktarı yönünden dava tarihinden itibaren faize hükmetmek gerekirken, dava ve ıslah tarihlerinden itibaren faize hükmedilmiş olmasının hatalı olduğu-
Davacılar ihtiyari dava arkadaşı olup davacıların her birinin ayrı talepte bulunmuş olması, her birinin davasının diğerinden bağımsız olması ve aralarında ihtiyari dava arkadaşlığı bulunanların usul ekonomisi ilkesi dikkate alınarak birlikte dava açtıkları durumda da esasen birden fazla dava olduğu dikkate alınarak; her bir davacının tazminat istemi ayrı ayrı değerlendirilerek ve davacıların murisler ile olan yakınlıkları da gözetilerek manevi tazminat talepleri hakkında hüküm kurulması gerekirken tüm talepler yönünden tek bir hüküm kurulmasının hatalı olduğu-
Banka yöneticileri tarafından davacı ve onun durumundaki diğer offshore hesabı açtıranların iradelerinin fesada uğratıldığı ve bu suretle offshore hesaplarına para yatıran kişilerin haksız ve hukuka aykırı bir fiile maruz bırakıldıkları açıkça ortaya konduğundan ceza mahkemesindeki belirlemeler ve Yargıtaya intikal eden diğer dosyalardaki aciz vesikaları gözetildiğinde, davacının alacağını davalı şirketten tahsil edemeyeceği anlaşıldığından, diğer davalılar hakkındaki davada ceza mahkemesinin mahkumiyet kararının hukuki sonuçları BK’nun 53. maddesi çerçevesinde gözetilerek BK. mad. 41, TTK. mad. 321/son ve 336/5. uyarınca, davalılar ve davalı bankanın külli halefi olan diğer bankanın hukuki durumunun saptanması gerektiği-
Haksız fiile ilişkin davalardaki yetkinin, "kesin yetki" olmadığı, "seçimlik yetki" olduğu- Kasko poliçesinden kaynaklanan rücuen tazminat istemine ilişkin davada, ; davalılardan ...Sigorta'nın yerleşim yeri yetki çevresinde olan mahkemede dava açılmış olup, davalı .... Sigorta'nın yetki itirazı olmayıp, kamu düzenini ilgilendiren bir yetki kuralı da olmadığından, tensiple resen yetkisizlik kararı verilmesinin hatalı olduğu-
Trafik kazasından kaynaklanan maddi tazminat davalarında, davalı şirketin sorumluluğunun maddi tazminat talebi ve poliçedeki limit ile sınırlı olduğu dikkate alınması gerektiği-
Tazminat davasında toplanan delillere ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; davanın kısmen kabulü ile maddi tazminatın davalılardan sigorta yönünden dava tarihinden, diğer davalılar yönünden ise olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile olmak üzere müştereken ve müteselsilen tahsiline, manevi tazminatın davalılardan olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine karar verilmesinin isabetli olduğu-
Trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat davası-
5 yıllık uzamış ceza zamanaşımı süresi dolduğundan ıslah edilen maddi tazminat miktarı yönünden davanın zamanaşımına uğradığı-
Trafik kazasından kaynaklanan maddi tazminat davası-
Haksız fiil iddiası ile trafik kazası sebebiyle uğranılan maddi manevi zararın tazminine karşı açılan davada uyuşmazlığın İş Kanunundan kaynaklanmadığı ve davanın genel hükümler çerçevesinde asliye hukuk mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerektiği-