Sağlığa zarar verdiği iddiası ile davalı şirketine ait baz istasyonunun kaldırılması isteğine ilişkin davada komşuluk hukukundan kaynaklanan hallerde elatmanın önlenmesi davası açılabilmesi için, kural olarak bir zararın doğmuş olması gerekeceği, istisnai durumlarda, henüz zarar doğmadığı halde, yakın gelecekte zarar doğacağı pek muhtemel veya muhakkak ise bu hak kullanılabileceği bu nedenle baz istasyonlarının uzun vadede sağlığa zarar vereceği/verebileceği, baz istasyonlarından psikolojik olarak etkilenildiği/etkilenileceği vs. şeklindeki kanıtlanması mümkün olmayan soyut iddialarla açılan davaların dinlenmesi mümkün olmayacağı ,belirtilen Yönetmelik ve Tebliğname hükümleri dikkate alınarak belirlenecek, ölçüm sertifikası almış tarafsız uzman bilirkişiler marifetiyle keşif yapılarak sonuca gidilmesi gerekirken BTK'da görevli bilirkişilerin katılımıyla yapılan keşif sonucu düzenlenen rapora itibar edilerek davanın karara bağlanmasının gerekeceği-
Dava konusu taşınmazın el konulan bölümünün dava tarihi itibariyle bedeli ile taşınmazın kal bedelleri ayrı ayrı tespit ettirilerek, el konulan bölüm bedeli, kal masraflarından fazla ise kal kararı verilmesinin; şayet kal masrafları zemin bedelinden fazla ise bu durumda el konulan zemin bedelinin davalı idareden tahsili ve el konulan bölümün davacı üzerindeki tapusunun iptali ile davalı idare adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesinin gerekeceği-
Baz istasyonunun davacıya herhangi bir zarar verip vermeyeceği yönünden halk sağlığı uzmanından rapor alınması ve hâsıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken eksik ve yetersiz bilirkişi raporuna dayanarak yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olmasının hükmün bu nedenle bozulmasına sebep olacağı-
Şikayete konu çelik konstrüksiyonun yapı niteliğinde olup üzerinde bulunduğu arza tabi olduğu ve taşınmazın bütünleyici parçası olup taşınmazdan ayrı haczedilemeyeceği-
Makinelerin fabrikanın TMK.nun 684 ve 686. maddelerinde açıklandığı gibi, mütemmmim cüz veya teferruat niteliğinde olup olmadıkları, gerektiğinde konusunda uzman bilirkişiden alınacak rapor ile belirlenmesi, mütemmim cüz veya teferruat niteliğinde bulunmayan mahcuzların haczedilebilecekleri düşünülerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceği- Borçluya ait kasanın çilingir vasıtasıyla açılarak içinde bulunanların usulünce haczedilmesi, o sırada çilingir bulunmaması halinde ise gerekli muhafaza işlemi yapılarak, çilingir temin edildikten sonra bu yöndeki haciz talebinin reddi ile salt bilirkişi bulunmadığından bahisle bir kısım menkullerin haczi talebinin yerine getirilmemesinin de yasaya uygun olmadığı-
Davacı vekili yargılama sırasında davalının, çekişmeli taşınmazın anahtarını teslim ettiğini ve elatma isteğinin konusuz kaldığını bildirdiği, davalının da, anahtarı teslim ettiğine dair belge ibraz ettiği, elatmanın önlenmesi isteğinin yargılama sırasında konusuz kaldığının her iki tarafında kabulünde olduğu ve bu durum karşısında elatma isteği yönünden karar verilmesine yer olmadığına şeklinde hüküm kurulması gerekeceği-
Uzun süreli radyasyona maruz kalmanın insan sağlığı üzerindeki etkileri konusunda görüş bildirebilecek toplum sağlığı uzmanı ve fen bilirkişisinin aralarında yer aldığı bilirkişi heyeti ile birlikte mahallinde keşif yapılarak, bilirkişilerden baz istasyonunun çevre ve insan sağlığına etkilerini belirtir yönde rapor alınması ve hâsıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yetinilerek yazılı olduğu üzere hüküm kurulmasının hükmün bu nedenle bozulmasına neden olacağı-
İİK’nun 83/c maddesinde MK’nun 862. maddesinin saklı tutulmuş olduğu; bu maddeye göre rehin, taşınmazı bütünleyici parçaları ve eklentileri ile birlikte yükümlü kıldığından, akit tablosunda yazılı olmasa bile, ipotekli taşınmazın eklentisi niteliğinde bulunan haczedilmiş taşınırlar da taşınmazdan ayrı olarak haczedilip satılamayacağından, ipotekli taşınmazlarda, ipotek akit tablosunda yazılı olsa da olmasa da, taşınmazın eklentisi niteliğinde olduğu, bilirkişi raporu ile saptanan taşınır malların, ipotekli taşınmazdan ayrı olarak haczedilip satılamayacağı-