Takibin dayanağı olan senedin düzenleme yeri içermediği, düzenleyenin adının yanında yalnızca “.. Mah. ...Cad. 2036 Sk. D:12” şeklinde ibareler yer aldığı ancak herhangi bir idari birimin bulunmadığı anlaşılmış olup aval verenin adresi de düzenleme yeri sayılamayacağından bu haliyle dayanak senedin kambiyo senedi vasfında olmadığı-
Bonodaki borçtan sorumlu olmayan lehtarın kefil (avalist) olarak senedin ön yüzüne koyduğu aval şerhinin geçersiz olduğu ancak bu şerhin bono vasfına etkili olmayacağı ve bu durumda senette düzenleyen ve lehtar farklı kişiler olduğundan borçlu sıfatının birleşmesinden söz edilemeyeceği-
Takibe dayanak senedin arka yüzünde bulunan "Teminat senedidir. Sözleşme ekidir” ibaresiyle, senedin sözleşmeye dayalı olarak verildiği senet üzerinden anlaşıldığından, senedin mücerretlik vasfının ortadan kalktığı ve kayıtsız ve şartsız belirli bir bedeli ödemek vaadini içermediği- Belirtilen ibareden sonra senedi ciro ile alan alacaklı cirantaya karşı, senedin kambiyo vasfında olmadığının mutlak def’î olarak ileri sürülebileceği- Alt taşeron sözleşmesinin tarihi ile senedin düzenleme tarihi ve sözleşme maddesinde belirtilen bedel ile senedin bedeli aynı olduğundan, kayıtsız şartsız borç ikrarından bahsedilemeyeceği- Alacağın varlığı ve miktarı yargılamayı gerektirdiğinden kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takip yapılamayacağı, İİK. 170/a uyarınca takibin iptali gerektiği- "Senedin arka yüzünde bulunan kayıtta hangi sözleşmenin eki olduğunun belirtilmediği, senetteki bu kayıt ile sözleşmenin bağlantısının kurulamadığı" şeklindeki görüşün HGK çoğunluğunca benimsenmediği-
Takibe dayanak senette düzenleme yeri belirtilmediği gibi, düzenleyenin adının yanında da herhangi bir idari birim adının yazılı olmadığının görüldüğü, bu durumda, sözü edilen belgenin kambiyo senedi niteliği taşımadığının kabul edilmesi gerekeceği- Borçlu keşidecinin ödeme beyanı lehtara karşı olup, takip alacaklısına karşı herhangi bir ödeme defi bulunmadığı anlaşıldığından, (borcun kabulüne ilişkin) İİK'nun 170/a-son maddesi hükmünün somut olayda uygulama yerinin olmadığı, İİK' nun 170/a-2. maddesi gereğince, takibe konu belgenin kambiyo senedi vasfı taşımadığı hususunun re'sen nazara alınarak takibin iptaline karar verilmesi gerekeceği-
Dava konusu bononun ciro şerhinde ve lehtar hanesindeki ".. Ltd. Şti." kim olduğu açıkça anlaşıldığından, eksiklik tamamlanmış ve lehtarın unvanı belirli olduğundan davalının yetkili hamil olmadığının kabulünün hatalı olduğu-
Takip konusu senette tanzim yeri bulunmadığının görüldüğü, İlk Derece Mahkemesi’nin, borçlunun senedin ödendiğine ilişkin beyanı nedeniyle, İİK’nın 170/a-son maddesi gereğince re'sen inceleme yapılmadığına dair gerekçesi, borçlu avalistin kendisince yapılan bir ödeme defi ileri sürmeyip keşideci tarafından borcun ödendiğini beyan etmesi karşısında, burada İİK'nın 170/a-son maddesinin uygulanma yeri olmadığının nazara alınmasının yerinde olmadığı, bu durumda, takip dayanağı senette tanzim yeri bulunmadığından, mahkemece bu senede münhasır olarak İİK'nın 170/a maddesi gereğince takibin iptaline karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde istemin tümden reddi yönünde hüküm tesisinin isabetsiz olduğu-
Senet koçanı senet metnine dahil olmadığından, buradaki düzenleme tarihinin senedi geçerli hale getirmeyeceği- Borçlu keşideci, kendisince yapılan bir ödeme defi ileri sürmeyip avalist tarafından borcun ödendiğini beyan ettiğinden, İİK. 170/a-son gereğince borcun kısmen kabul edildiği belirtilerek takibin iptali yoluna gidilemeyeceğine yönelik gerekçenin hatalı olduğu- Takip dayanağı senette düzenleme tarihi bulunmadığından senedin kambiyo senedi vasfı taşımadığı gerekçesiyle İİK. 170/a gereğince takibin iptaline karar verilmesi gerektiği-
Aynı alacaktan dolayı birden fazla taşınmaz üzerine ipotek tesis edilmiş olduğundan, tüm taşınmazların birlikte satışının istenmesi ve birlikte satış kararı verilmesinin zorunlu olduğu-
Malen kaydı ile davalı adına düzenlenen bonoların asıl alacaklısı dava dışı şirket olup, davacı borçlunun lehtar davalıya değil de, lehtarın temsilcisi olduğu dava dışı şirkete borcu olduğu açık olduğundan tarafların buna ilişkin ikrarının dikkate alınması gerektiği- Tarafların asıl alacaklının dava dışı şirket olduğunu ikrar etmesiyle, kambiyo hukukuna ilişkin ilkelerin eldeki davada uygulama imkânı kalmadığı gibi, ikrarın da tarafları bağlayacağı- "Taraflar arasındaki temel ilişkinin ortadan kalkmadığı, bononun kıymetli evrak niteliğini ortadan kaldıracak bir durumun söz konusu olmadığı, sadece faturalara bakılarak bir sonuca ulaşılamayacağı, davacı dava konusu bonoları verdiğini kabul ediyorsa, mal almadığını ya da bono bedelini ödediğini ispat etmesi gerektiği" şeklindeki görüşün HGK çoğunluğunca benimsenmediği-
Mahkemece bozma sonrası alınan Adli Tıp Kurumu’nca düzenlenen raporda, dava ve takip konusu olup 12.02.2012 vade tarihini taşıyan senetteki tanzim tarihinin 07.12.2012 iken ay hanesindeki “1” rakamının sürşarj yöntemi ile yapılan tahrifat sonucu “0” rakamına dönüştürüldüğü, tanzim tarihindeki bu dönüştürmenin düzenleyenin onayını taşımadığının saptandığı, bu durumda, HMK’nın 207. maddesi hükmü uyarınca senetteki tanzim tarihinin vade tarihinden sonraki bir tarihi taşıdığının kabulü gerekeceği, vade tarihinden sonraki bir tanzim tarihini taşıyan senedin, TTK’nın 776 ve 777. maddeleri uyarınca zorunlu unsur yokluğu nedeniyle bono, bir diğer söyleyişle kambiyo senedi vasfında kabul edilmesinin olanaklı olmadığı, bu durumda dava konusu belgenin kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takibe konu edilmesi mümkün bulunmadığı gibi HMK’nın 207. maddesi hükmü doğrultusunda tümüyle hükümsüz addedilmesi gerektiği-