İştirak nafakasının, yasa gereği, çocuğun ergin olması ile kendiliğinden son bulacağı–
Kişisel ilişki kurulurken analık, babalık duygularından önce çocukların yararının dikkate alınmasının gerekeceği–
Kişisel ilişki düzenlenmesinde, ana ve babadan herbirinin, diğerinin çocuk ile kişisel ilişkisini zedelemeden, çocuğun eğitilmesini ve yetiştirilmesini engellemekten kaçınmakla yükümlü olacağı–
Nafaka alacağı hükümle miktarı belirlenen ve muacceliyet kazanan bir alacak olduğundan, takdir olunan iştirak nafakasına dava tarihinden itibaren yasal faiz yürütülmesinin doğru olmayacağı–
Velayetin kullanılması, kendine verilmeyen eşin, çocuk ile kişisel ilişkisinin düzenlenmesinde, çocuğun özellikle sağlık, eğitim ve ahlak bakımından yararlarının esas tutulacağı–
Davacı ve davalının aynı yerde oturması, müşterek çocuğun 1999 doğumlu olması durumunda, her ayın belirli günleri içinde şahsi ilişkinin düzenlemesinin gerekeceği–
Tarafların ayrı kentte oturmaları halinde, çocukla ana baba arasındaki kişisel ilişkinin (daha uygun süreli olarak) düzenlenmesinin gerekeceği–
Evlilik birliği içinde dünyaya gelen küçüğün velayet hakkının, boşanma kararında düzenlenmesi gerekeceği–
Takdir edilecek nafakalar için ileriki yıllarda DİE’nin açıklayacağı yıllık TÜFE ve TEFE endekslerine göre artış oranlarının ortalamasında bir oranda artırım talep edilmişse, bu konuda olumlu veya olumsuz bir karar verilmesi gerektiği–
Alman makamlarınca Türk Mahkemesine haber vermeden, önceden yapılan velayet düzenlenmesini yok sayarak, küçüklerin velayetini anneye vermesinin sözleşmeye uygun bir davranış olarak kabul edilemeyeceği–