Alacaklı banka tarafından alacaklılar toplantısından sonra iltihak süresi içinde konkordato projesine "ret" oyu verilmiş ise de; itiraz sebeplerinin tasdik duruşmasından en az üç gün önce ve yazılı olarak bildirilmediği görüldüğünden mahkemece verilen tasdik kararını istinaf hakkı bulunmadığı- "Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında"; 2004 sayılı Kanun'un 308/a maddesinde belirtilen “itiraz eden alacaklı” deyiminden sadece tasdik duruşmasından önce itirazlarını yazılı olarak bildirerek tasdik duruşmasına katılan alacaklıların kastedilmediği, alacaklılar toplantısında ya da yedi günlük iltihak süresi içinde “Ret” oyu veren alacaklıların da kararı istinaf edebileceği, 2004 sayılı Kanun'un 308/a maddesinde konkordato hakkında verilen karara karşı borçlu veya konkordato talep eden alacaklının kararın tebliğinden; itiraz eden diğer alacaklıların ise, tasdik kararının ilanından itibaren istinaf yoluna başvurabileceğinin düzenlendiği, alacaklılar yönünden kanun yoluna başvuru süresi ilandan itibaren başladığına göre, itiraz eden alacaklının tasdik duruşmasına katılma şartının aranmadığı, bu nedenlerle alacaklılar toplantısında ya da iltihak süresi içinde olumsuz oy kullanarak iradesini belli eden alacaklının kanun yoluna başvuru hakkının kabul edilmesinin gerektiği, bu sebeplerle kararın bozulması gerektiği görüşü ileri sürülmüş ise de bu görüşün Kurul çoğunluğu tarafından benimsenmediği-
Davacı lehine konkordatonun kısmen feshi kararına esas alınan alacak miktarında vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği-Hükmedilecek avukatlık ücretinin kabul veya reddedilen miktarı geçemeyeceği-
Konkordato talep eden şirket yetkilisi mahkemeye çağrılarak dinlenmeden iflâs kararı verilmesinin yerinde olmadığı-
Projesinde, "konkordatodan etkilenen adi alacaklıların, adi alacaklarının ana para kısmı hariç faiz ve diğer bütün ferilerinden feragat etmiş sayılmalarına" yer verilen konkordatonun 'tenzilat konkordatosu' örneği olduğu- İİK 308/c-III uyarınca, rehinli alacaklıların rehnin kıymetini karşılayan miktardaki alacaklarının tasdik edilen konkordatodan etkilenmediği de dikkate alındığında, adi alacaklıların faiz gibi bir kısım alacaklarında tenzilat yapılması, tasdik edilen konkordato projesinde alacaklılar arasında eşitlik ilkesine aykırı bir durum oluşturmadığı- Talep eden şirketin faaliyetlerine, adi ve rehinli alacaklılarla yaptığı anlaşmalar uyarınca ödemelerine devam ettiği, kefil olduğu grup şirketlerinin de ayrıca konkordato talep ettiği, konkordato projelerinin tasdik edildiği, bu şirketlerin de ödemelerine devam ettiği anlaşılmakla, "tasdik edilen projenin eşitlik ilkesine aykırı olduğu" gerekçesiyle "konkordato tasdik talebinin reddiyle talep eden şirketin iflâsına karar verilmesinin" yerinde olmadığı-
Dava konusu 2918 sayılı Kanun'un 18 ve 90. maddelerinden hareketle, değer kaybı, destekten yoksun kalma ve sürekli sakatlık tazminatlarının belirlenme esaslarının düzenlendiği, zorunlu mali sorumluluk sigortasının zorunlu tutulmasının amacının motorlu taşıtın işletilmesinden kaynaklanan zararların tazmin edilmesini sağlamak olduğu, söz konusu tazminatların belirlenme esaslarının ise üçüncü kişilerin yaşam ve mülkiyet hakları kapsamındaki gerçek zararlarını karşılamaktan uzak olduğu, motorlu taşıtı işleten kişinin motorlu taşıt işletilmesinden kaynaklanan menfaatleri ile üçüncü kişilerin motorlu taşıt işletilmesi nedeniyle zarara uğramaları hâlinde bu zararlarının tazmin edilmesindeki menfaatleri arasında dengenin sağlanması gerektiği, hesaplanan değer kayıplarının, destek-ten yoksun kalma ve sürekli sakatlık tazminatlarının dava konusu kurallara göre hesaplanan değer kaybı, destekten yoksun kalma ve sürekli sakatlık tazminatlarından yüksek bir miktara tekabül etmesi hâlinde üçüncü kişinin zararının, bu zararı teminat altına alması için öngörülmüş olan zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamında karşılanamaması söz konusu olduğundan bu durumun zarar gören kişi aleyhine sonuç doğuracağı, karayolu zorunlu trafik sigortasının öngörülmesinin temelinde yatan mağdurun gerçek zararının karşılanması amacıyla bağdaşmayacağı ve uyuşmazlığa konu olan kuralların devletin pozitif yükümlülüğüne uymadığı gerekçesiyle kuralın Anayasa’nın ilgili hükümlerine aykırı olduğunun isabetli görüldüğü-
Konkordatonun kısmen feshi istemine ilişkin davada, borçlu şirket tarafından, bankaya verilen müşteri çeklerinin, konkordato kapsamındaki kredi borçlarının teminatı olmak üzere, konkordato tasdik davasından ve geçici mühlet kararından önce bankaya teslim edilmiş olan çekler olduğu, bu hususta taraflar arasında uyuşmazlık bulunmadığı istinaf dairesinin, bu çeklerin konkordato tasdik projesi kapsamında olmayan çekişmeli alacaklara ilişkin olduğuna dair gerekçesinin isabetsiz olduğu, her ne kadar, konkordato projesindeki ödeme planına uyulmamış ise de az yukarıda açıklandığı üzere, davacı bankanın, aynı alacak için dava tarihi itibariyle konkordato projesine göre yapacağı tahsilat 141.433,64 TL iken, bu alacağın teminatı olarak verilen müşteri çeklerini takibe koymak suretiyle yaptığı tahsilat toplamı 892.598,27 TL olduğu, söz konusu tahsilatın konkordato projesi kapsamında yapılmış ödeme sayılmamasının yasal bir dayanağının bulunmadığı, İİK 303. maddesi kapsamında 3. kişiden alacağını tahsil edebilme hakkına sahip davacının henüz tasfiye süreci tamamlanmadan eldeki davayı açmasının M.K. 2. maddesine de aykırı olduğu, ilk derece mahkemesince, bu husus gözetilerek, davacı banka yönünden konkordatonun feshi koşullarının oluşmadığı sonucuna varılarak davanın reddine karar verilmesinin gerektiği-
6. HD. 20.12.2022 T. E: 4765, K: 5915
Toplantıya katılmadığı halde 7 günlük iltihak süresi içinde alacaklılarının konkordatoya karşı oy kullanma hakkı bulunduğu-
Toplantıya katılmadığı halde 7 günlük iltihak süresi içinde alacaklılarının konkordatoya karşı oy kullanma hakkının bulunduğu, bu doğrultuda ret oyu kullanan vekilin istinaf hakkının bulunduğu-
Konkordato talep eden borçlu şirketin yetkili temsilcisinin yargılama sırasında mahkemeye çağrılarak dinlenmediği, kanunun amir hükmünün yerine getirilmediği dosya kapsamından anlaşıldığı; bu durumda, konkordato talep eden borçlu şirket yetkilisinin mahkemeye çağrılarak dinlenmeden yazılı şekilde karar verilemeyeceği-