Ticari dava niteliğinde olduğundan arabulucuya başvurulmasının dava şartı olduğu- Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilmesi gerektiğine dair emredici ve özel nitelikteki düzenleme dikkate alındığında, mahkemece  davanın, arabuluculuk dava şartı yokluğu nedeniyle  davanın usulden reddi kararında herhangi bir isabetsizlik görülmediği-
Terditli olarak açılan davalarda, arabuluculuk dava şartının ilk talebe göre değerlendirilmesi gerektiği- Tapu iptal ve tescil bu olmadığı taktide tazminata karar verilmesi istenilen davanın arabuluculuk dava şartına tabi olmadığı-
Görevsizlik kararı üzerine görevli asliye ticaret mahkemesinde bakılan dava yeni bir dava olmayıp önceki davanın devamı niteliğinde olduğundan ve görevsiz asliye hukuk mahkemesinde açılan davadan önce arabuluculuğa başvurulmadığından davanın usulden reddi gerektiği- "Asliye hukuk mahkemesine verilen görevsizlik kararı üzerine, henüz dosya asliye ticaret mahkemesine gönderilmeden ve görevsizlik kararı kesinleşmeden dava şartı arabuluculuğun taraflarınca yerine getirildiğine" ilişkin istinaf/temyiz sebeplerinin yerinde olmadığı-
Tasarrufun iptali davalarında arabuluculuğa başvurmanın "dava şartı" olmadığı ve ihtiyari arabuluculuğa başvurmanın İİK 284'te belirlenen 5 yıllık hak düşürücü süreyi kesmeyeceği-
Tasarrufun iptal davasının, alacaklıya alacağını tahsil olanağını sağlayan; nispi nitelikte yasadan doğan bir dava olup; tasarrufa konu olan malların aynı ile ilgili olmadığı gibi; tarafların tacir olmasının veya temel ilişkinin ticari nitelikte bulunmasının veya borcun temelini oluşturan senedin kambiyo senedi niteliğinde olmasının görev yönünün belirlenmesinde, doğrudan bir etkisi olmadığı ve bu nedenle; Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğu- Göreve ilişkin kurallar kamu düzenine ilişkin olup taraflarca görev hususu ileri sürülmese dahi mahkemece re'sen görev hususunun gözetilip davaya "Asliye Hukuk Mahkemesince" bakılması gerekirken "Asliye Ticaret Mahkemesi" tarafından sonuçlandırılmasının yanlış olduğu-
Tacirler arasındaki ticari nitelikteki kira sözleşmesinden kaynaklanan menfi tespit davasının konusunun para alacağına ilişkin olduğu ve davada arabuluculuğa başvurunun dava şartı olduğu-
Arabulucuya başvurulmuş olmakla birlikte anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslının veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğinin mahkemece verilen kesin süre içerisinde sunulmamış olmasının davanın usulden reddini gerektirdiği- Davacı tarafından verilen görevsizlik kararı kesinleşmeden arabulucuya başvurulduğu ve son tutanağın bir örneğinin görevli asliye ticaret mahkemesinde davanın açıldığı tarihten önce dosyaya sunulduğu anlaşılmakla, dosyaya sunulu bu tutanağın ilk dava açılmasından önce sunulması gerekçesi ile davanın dava şartı yokluğundan reddine dair verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğu-
"Hisse devri işlemlerinin yokluk ve butlanla batıl olduğu" gerekçesi ile "genel kurul kararlarının hükümsüzlüğünün tespiti" ve "kar payı" talepleri- Aralarında bağlantı bulunan ve miktara tabi olan ve olmayan talepleri bir arada içeren, talep yığılmasının söz konusu olduğu davaların arabuluculuğa tabi olmaksızın görüleceği- Mahkemece tefrik kararı ile ayrılan şirket kar payına ilişkin alacak davasında, "dava açılmadan önce arabulucuya başvuru yapılmış olmasının dava şartı olduğu" gerekçesiyle "davanın usulden reddine" karar verilmişse de, davaların bir bütün olarak işin esasına girilerek mahkemece çözüme kavuşturulması ya da tefrik kararı verilen esas dosyanın sonucunun bekletici mesele yapılması gerektiği- "Alacak talebi zorunlu arabuluculuğa tabi iken, diğer talep yönünden mahkemede dava açılması zorunlu olduğu, davacının alacak talebi yönünden HMK 110 maddesindeki koşul gerçekleşmediğinden her iki talep için davaların yığılmasından söz edilemeyeceği, alacak davasının görüleceği zorunlu arabulucu ile, diğer talebin görüleceği Asliye Ticaret Mahkemesi HMK 166/1 maddesi anlamında "aynı düzey ve sıfatta hukuk mahkemesi" niteliğinde bulunmadıklarından davaların birleştirilmesi yolu ile birlikte görülmesinin de mümkün olmayacağı" karşı görüşünün kabul edilmediği-
Terditli olarak açılan davada öncelikle malların iadesi talep edilerek bedel iadesi ikincil nitelikte kaldığından, davacının yazılı taleplerinin yalnızca para alacağı içermediği, para alacağının feri nitelikte olduğu gözönünde bulundurularak, davanın zorunlu arabuluculuk şartına tabi olmayacağının kabulü gerektiği-
İİK’nın 308/b. maddesinde düzenlenen çekişmeli alacaklarla ilgili davanın açılmasından önce arabuluculuğa başvurulması zorunluluğu konkordato hukukunun kamusal karakteri, tüm alacaklıları ilgilendirmesi, tarafların iradeleri ile kendi aralarında yapacakları anlaşmanın konkordato alacaklıları arasında eşitsizlik yaratacak nitelikte olması, konkordatoda ödemeler dengesini bozacak olması nedeniyle yasal düzenlemelere uygun görülmediği-