Sözleşmede hüküm varsa istenebilecek tazminat miktarının da sözleşme hükmüne göre hesaplanması gerekeceği, bu istem BK'nın 158. maddesinde hüküm altına alınan cezai şart niteliğinde olmadığından kural olarak gecikme tazminatına, yani kira kaybına hükmedilebilmesi için bağımsız bölümler teslim alınırken ihtirazı kayıt ileri sürülmesine gerek olmadığı-
Taraflar arasındaki tazminat davası-
Eser sözleşmelerinde zamanaşımı süresinin 5 yıl olduğu tartışmasız olup, kural olarak eser sözleşmelerinde zamanaşımı süresinin başlangıcı da eserin teslimi tarihinden itibaren olup; alınan iskan ruhsatı üzerine teslim edildiğine göre, her iki istem için de zamanaşımı süresinin iskanın alınış tarihinden itibaren başlatıldığında, 5 yıllık zamanaşımı süresinin dava tarihi itibariyle dolmadığının anlaşıldığı-
Taraflar arasındaki 14.10.1998 tarihli kat karşılığı inşaat sözleşmesinin 3 ada, 1 parsel sayılı taşınmaz üzerine yapılacak 30 adet daireye ilişkin olduğu, söz konusu sözleşmenin dördüncü maddesinde belirtilen cezai şartın BK’nun 158/II. maddesinde düzenlenen ifaya ekli ceza niteliğinde olup ve zamanaşımının teslimle başlayacağı-
Tarafların sözleşme ile yüklenicinin edimini yerine getirmemesi hâlinde iş bedelinin %10’u oranında cezai şart karar-laştırtırdığı, sözleşmede bu şekilde öngörülen cezai şartın, seçimlik cezai şart olduğu, davada, gecikmiş ifa ve gecikme tazminatı da talep edilmiş olduğundan davacının iradesi akdin icrası yönünde olup, bu nedenle cezai şart istemi reddedilmesi gerektiği-
Menfi zararın, sözleşmenin hükümsüzlüğünden kaynaklanan zarar olduğu, bu nedenle akdin feshi hâlinde sözleşme ortadan kalktığından sözleşme hükümlerine göre zarar talebinde bulunulamayacağı- Dolayısıyla sözleşmeyi fesheden tarafın, ifaya ekli cezai şart ve eksik işler bedelini talep edemeyeceği-
Satışı vaad edenin, taşınmazın maliki olmaması satış vaadinin geçerliliğini ve içeriğini etkilemeyeceği- Resmi şekle uygun olarak geçerli bir biçimde kurulan sözleşmede yer alan davalının taşınmazın mülkiyeti devir ediminin ifasının, üçüncü kişinin aynı taşınmazla ilgili açtığı davada verilen “üçüncü kişi lehine” iptal kararı nedeniyle, ilerde de imkansızlaşması nedeniyle, davalının taşınmazın mülkiyetini devir vaadine ilişkin “aynen ifa” nın yerini “tazminat borcunun” alacağı- 
Şekle aykırılık nedeniyle geçersiz sözleşmeye dayanılarak cezai koşul talep edilemeyeceği-
Haciz yapılan iş yerinde daha önce borçlunun ticari faaliyet göstermesi nedeniyle 3.kişi ile borçlu arasındaki ilişkinin işyeri devri niteliğinde olduğu,işletmeyi devralan 3.kişinin işletmenin borçlarından da sorumlu bulunduğu-
Taşınmaz vaadi sözleşmesinde, sözleşme tarihi itibarıyla satış vaadinde bulunanın malik olmaması sözleşmeyi geçersiz kılmayacağı, bu durumda sözleşmenin karşı tarafı borcun ifa edilmemesinden kaynaklanan tüm zararlarının tazminini talep edebileceği-