Adi ortaklıklar karşılıklı borçları kapsayan bir sözleşme olmayıp, herkesin belli bir amaca ermek için birtakım borçlar altına girdiği ve fakat bu borçların birbirinin karşılığı olarak değerlendirilemeyeceği sözleşmeler olduğundan ortaklıkta bir tarafın sermaye koyma borcunu yerine getirmekten kaçınmasının diğer tarafa yalnızca ortaklığın feshini isteme yetkisi vereceği- Adi ortaklık sözleşmesinde, ortaklığa konu işletmedeki tesislerin yapım giderlerinin davacı tarafça karşılanacağı hüküm altına alınmış ve bilirkişi raporları ile adi ortaklığa ait işletmeden elde edilen gelirin bir bölümünün tesislerin yapımında kullanıldığı belirlenmiş olduğundan mahkemece, davacı tarafın sabit tesis bedeline yönelik isteminin belirlenmesinde bu hususun dikkate alınması gerektiği-
Ortak girişimin tüzel kişiliği olmadığından, dava dilekçesinin ortak girişimi oluşturan her iki şirkete ayrı ayrı tebliğ edilmesi, taraf teşkilinin sağlanması, kararın da ortak girişimi oluşturan şirketler hakkında kurulması gerektiği-
Kendi yararına haklar çıkarmak isteyen kimse iddia ettiği olayı kanıtlaması gerektiği- İhtilaf çıktığında adi ortaklık sözleşmesinin varlığını ispat yükünün, adi ortaklık ilişkisinin varlığını iddia edene düşeceği- Adi ortaklıkta yazılı sözleşmenin, geçerlilik koşulu değil, bir ispat aracı olduğu- Davacı besi çiftliğinin de ortaklığa dahil olduğunu usulüne uygun yasal delillerle kanıtlayamadığından ve uyuşmazlığın miktarı itibari ile, davalı tarafın açık muvaffakatı bulunmaması nedeni ile tanık dinlenilmesi de mümkün olmadığından dinlenilen bu tanık beyanlarının hükme esas alınamayacağı; davacının besi çiftliğinin de adi ortaklığa dahil olduğu iddiasını (HMK 200) yazılı delille ispat edemediği kabul edilerek, davacıya, iddiasını ispat zımnında, davalıya yemin teklif etme hakkının kullandırılması gerektiği- Adi ortaklık tasfiye usulü- Taraflar arasında kasap dükkanı işletmesinde geçerli bir adi ortaklık ilişkisinin kurulduğu, davalının yönetici ortak olduğu, adi ortaklığın belli bir süre devam ettiği anlaşılmakta olup öncelikle yönetici ortak olan davalıdan, kasap dükkanına ilişkin ortaklığın kurulduğu tarihten itibaren tüm muhasebesi ile ilgili defterler ve ortaklıkla ilgili tüm belge ve faturaların ibrazı ile ortaklıkla ilgili hesap listesinin istenilmesi, ortakların gerek tasfiye şekli gerekse hesap listesi üzerinde uyuştukları ve uyuşamadıkları noktaların saptanması, uyuşamadıkları noktalarda tarafların delil ve karşı delillerinin sorulup toplanması, yönetici ortağın hesap listesi vermemesi durumunda hesap vermekten kaçındığının kabul edilmesi, taraf iddia ve delilleri değerlendirilerek, işletmeye ait bilançolar ve işletmenin kapasitesi dikkate alınarak, adi ortaklığın sonlandığı tarihi itibariyle malvarlığının tesbit edilmesi, adi ortaklığa ait olduğu halde dava tarihinden önce satılan taşınmazların ve taşınırların satış bedellerinin de adi ortaklığın malvarlığı içinde olduğu hususu gözetilmesi gerektiği- Davacının besi çiftliğine ilişkin adi ortaklığı ispat etmesi durumunda, kasap dükkanı işletmesine ilişkin tasfiye şeklinin besi çiftliğine ilişkin tasfiyede de aynı ilkeler uygulanarak çözümlenmesi gerektiği- Tarafların kiracı oldukları işletme için peştamaliye (devir bedeli) belirlenmesi ve bu bedel için davacı yararına hüküm tesis edilmiş ise de, mülga 6570 s. K. mad. 16 uyarınca yasaklanan bu bedele hükmedilmesinin hatalı olduğu- Davacı talebini ıslah dilekçesi ile yükseltiği bedel aşılarak karar verilmesinin hatalı olduğu-
Davalı "ortak girişimin" tüzel kişiliği bulunamadığından, öncelikle ortak girişimin hangi tüzel kişilerden oluştuğunun saptanması ve bunlarla ilgili yargılamanın yapılarak sonuca gidilmesi gerektiği-
Mahkemenin, Yargıtay’ın bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usuli kazanılmış hak doğabileceği gibi, bazı konuların bozma kararı kapsamı dışında kalması yolu ile de usuli kazanılmış hak gerçekleşebilir. Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımları kesinleşir. Bozma kararına uymuş olan mahkeme kesinleşen bu kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremez. Bir başka anlatımla kesinleşmiş bu kısımlar, lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşturur.
Taraflar ve dava dışı ... arasında hayvan alım-satımına ilişkin bir ticari ilişki bulunduğu sabit olup adi ortaklık ilişkisi bulunduğundan davacının adi ortaklığa ilişkin olan sermaye payının istemesinin, aynı zamanda ortaklığın feshini ve tasfiyeyi de kapsadığı-
Haklı sebeplerden dolayı mukavelede muayyen müddetin hitamından evvel ve eğer şirket muayyen olmayan bir müddet için akdedilmiş ise evvelce ihbara hacet olmaksızın şirketin feshinin talep edilebileceği- Ortakların kendilerinin veya üçüncü kişilerin menfaatine olarak, ortaklığın amacını engelleyici veya zarar verici işleri yapamayacakları- Her ortağın ortaklık işlerinde kendi işlerinde olduğu ölçüde çaba ve özen göstermekle, diğerlerine karşı, kendi kusuruyla verdiği zararları, başka işlerde ortaklığa sağladığı menfaatlerle mahsup ettirme hakkı olmaksızın ve ortaklık işlerini ücret karşılığı yürüten ortağın, vekalet hükümlerine göre gidermekle yükümlü olduğu-
Adi ortaklığın tüzel kişiliği olmadığından davanın ve icra takibinin bu ortaklığı oluşturan gerçek ve tüzel kişilere ayrı ayrı yöneltileceği-
Ortaklığın feshi ile tasfiyesinin ayrı ayrı hukuki işlemler olduğu; tasfiyenin bizzat mahkemece yaptırılması gerektiği- Bilirkişiler tarafından taraflar arasında düzenlenen sözleşmede belirlenen adi ortaklığın zararına ilişkin tespitin davalı şirketin ticari defter kayıtlarına uygun olmadığı belirtilerek dikkate alınmamışsa da; taraflar arasında yapılan sözleşmede vergi ve bazı giderler için karşılık ayrıldığı görülmekte olup tarafların imzası bulunan bu sözleşmedeki karşılık ayrılan maliyet hesaplarına ilişkin bedellerin tasfiyede de dikkate alınması gerektiği- Ticari defter kayıtları ile birlikte sözleşme hükümlerinde belirlenen masraflar da değerlendirilmek suretiyle davacı alacağının tereddüde mahal vermeyecek şekilde belirlenmesi için bilirkişi kurulundan rapor alınması gerektiği- Adi ortaklığın tasfiyesinde, borçlar ödendikten sonra kalan ortaklık malvarlığından önce ortaklardan herbirinin, ortaklığa verdiği avanslar ile ortaklık için yaptığı giderler ve katılım payı geri verilmesi, bundan sonra bir şey artarsa, bu kazancın payları oranında ortaklara paylaştırılması gerektiği- Davacının ortaklığa koymuş olduğu sermayenin tasfiye yapılırken ortaklık malvarlığından düşülüp sonra kazanç payı belirlenmesi gerekirken sermayeye alacağına ve kara ilişkin alacağa ayrı ayrı hükmedilmesinin isabetsiz olduğu-
Ne ortaklık sözleşmesinde, ne de tasfiye sözleşmesinde, tasfiyenin nasıl yapılacağına dair hüküm bulunmaması nedeniyle, ortakların anlaşarak tasfiye memuru belirlemeleri istenip; bu konuda anlaşamamaları halinde ise, tasfiye işlemini gerçekleştirecek (ortaklığın faaliyet alanına göre konusunda uzman bir veya üç kişiyi) tasfiye memuru olarak resen atanması gerektiği-