Kat karşılığı inşaat sözleşmesi uyarınca yapımı davalı tarafından üstlenilen binanın inşa edilmesi için kurulan adi ortaklığın, amacın gerçekleşmesiyle (binanın tamamlanmasıyla) sona ermesi üzerine tasfiyesi istemi- Davalı ortağın, yüklenici sıfatıyla dava dışı arsa sahibi ile noterce düzenlenen kat karşılığı inşaat sözleşmesini imzaladığı, sonra yine aynı şekilde tadil edildiği, davalı ortağın dava dışı arsa sahibine karşı yapımını yüklendiği binaların inşaat maliyetinin karşılanması, karşılığında ise sözleşme uyarınca edineceği bağımsız bölümlerin kararlaştırılan paylar hususunda paylaşımı hususlarında davacı ve dahili davalı ile anlaşarak adi ortaklık sözleşmesini imzaladığı, bu sözleşme ile kurulan ortaklığı yönetme (ve kat karşılığı inşaat sözleşmesinden kaynaklanan işlemleri yapma) yetkisinin davalı ortağa verildiği, sonrasında ortaklığa ilişkin tüm işlemlerin davalı ortak tarafından yerine getirildiği, ortaklığın amacını teşkil eden binanın tamamlanarak yapı kullanma izninin alındığı, davalı ortağın kat karşılığı inşaat sözleşmesi uyarınca edindiği 12 adet bağımsız bölümden, (% 25 oranında pay sahibi olması nedeniyle) 3 adedini dahili davalının gösterdiği kişilere, (gerek kendisinin gerekse davacının payına düşen) diğer bağımsız bölümleri ise üçüncü kişilere satış suretiyle devretmiş olduğu uyuşmazlıkta, taraflar arasındaki adi ortaklıkta; ortakların dışa karşı bir ortaklık ilişkisinin tarafı sıfatıyla ortaya çıkmadıkları, ortaklığa konu inşaat ile ilgili olarak imzalanmış olan kat karşılığı inşaat sözleşmesinin, yüklenici (ve sonradan kurulan ortaklığın yöneticisi) sıfatıyla davalı ortak tarafından kendi adına ve iç ilişkide tüm ortaklar hesabına sonuç doğuracak biçimde gerçekleştirildiği, dolayısıyla adi ortaklığın, davacı ve dahili davalının gizli ortak, davalının ise aktif ortak olarak yer aldığı bir gizli adi ortaklık şeklinde kurulmuş olduğu- Gizli adi ortaklık kurulmuş olması nedeniyle ortakların elbirliğiyle hak sahibi oldukları bir ortaklık mal varlığının olmadığı, yönetici (ve aktif) ortak olan davalının; dava dışı arsa sahibi ile imzaladığı kat karşılığı inşaat sözleşmesini ifa etmesi nedeniyle elde ettiği (gerek davacının payına gerekse kendi payına düşen) bağımsız bölümleri sattığı, bu suretle elde ettiği bedelleri de mal varlığına aktardığı, eş söyleyişle davanın açıldığı tarih itibariyle davacının payına düşen bağımsız bölümlerin satılmış olması nedeniyle elde edilen gelirin yönetici ortak olan davalının mal varlığına dahil edildiği, dolayısıyla gizli ortak olan davacının hesap görülmesi ve payına düşen kazanç tutarının ödenmesi konusundaki kişisel hakkına dayanarak açtığı davada, sorumluluğun yönetici ortak olan davalıya ait olduğu- Salt ortaklığın tasfiyesinin yapılması için davaya dahil edilen (ve davacı tarafça verilen dahili dava dilekçesinde de kendisinden herhangi bir talepte bulunulmayan) diğer gizli ortak olan yönünden davanın reddine karar verilmesi gerekirken, dahili davalının, davacının talep ettiği kazanç tutarından, yönetici (ve aktif) ortak olan davalı ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu tutulmasının hatalı olduğu-
İşçinin iş güvencesi hükümlerinden yararlanabilmesi için fesih bildiriminin yapıldığı tarihte işyerinde otuz ve daha fazla işçi çalıştırılmasının gerektiği- Adi ortaklık niteliğindeki işveren, kendisini oluşturan gerçek ve tüzel kişilerden bağımsız nitelikte olduğundan, iş güvencesi şartları arasında yer alan otuz işçi kıstasının belirlenmesi hususunda sadece adi ortaklık işverenin aynı işkolunda yer alan işyerleri dikkate alınması gerektiği-
Görevli mahkemenin belirlenebilmesi için taraflar arasında düzenlenen sözleşmenin hukuki niteliğinin tespitinin gerektiği- Adi ortaklığın, kişi; sözleşme; katılım payı; amaç; affectio societatis (müşterek gayeye ulaşmak için çalışmak unsuru) gibi unsurları olması gerektiği- Adi ortaklık sözleşmesinin geçerliliğinin herhangi bir şekil şartına bağlı olmadığı- Bir ortak tarafından diğer ortağa kar elde edilmesine bakılmadan her ay belli bir bedelin ödenmesi ve ortaklardan birine tek taraflı feshi yetkisi verilmesinin adi ortaklık yapısıyla bağdaşmayacağı- Sözleşmede ortaklık kelimesinin kullanılmasının, bu belgenin nitelendirilmesine engel olmadığı- Her türlü tahliye, akdin feshi veya tespit davaları bu davalarla birlikte açılmış kira alacağı ve tazminat davalarının veya bunlara karşılık olarak açılmış davalarda dava konusu şeyin değerine bakılmadan sulh hukuk mahkemesinin görevli olduğu-
Adi ortaklık hasım gösterilerek açılan davanın, ortakların tümüne karşı açılmasının gerektiği- Ortaklar arasında mecburi dava arkadaşlığının olduğu-
Adi ortaklığın feshi ile ortaklığın tasfiyesinin ayrı ayrı hukuki işlemler olduğu, tarafların sona eren ortaklığın tasfiyesi hususunda anlaşamadıkları gözetilerek, ortaklığın sona ermesinin yasal sonucu olan tasfiyenin de mahkemece TBK. 642 vd.nda belirtilen sıra ve yöntem izlenerek bizzat yaptırılması ve ulaşılacak sonuca göre bir karar verilmesi gerektiği, sadece ortaklığın fesih ve tasfiyesi ile tasfiye memuru tayinine karar verilmesi, ayrıca tasfiye biçiminin açıklanmamasının usul ve yasaya aykırı olduğu-
Adi ortaklığın kendisine ait bir tüzel kişiliği mevcut olmadığından davada taraf olma ehliyetinin de olmadığı yani adi ortaklığın dava ve takip ehliyeti olmadığı gibi, ortaklığa karşı dava açılamayacağı- Adi ortaklığa karşı açılacak davalar, adi ortaklığın kendisine karşı değil dava konusunun paradan başka bir şey olması halinde ortaklığı oluşturan ortakların tamamına, konusunun para olması halinde ise ortaklar arasında müteselsil sorumluluk esası geçerli olduğundan ortaklardan biri ya da birkaçı aleyhine yöneltilmesi gerektiği- Somut uyuşmazlıkta, dava konusu hizmet sözleşmesinden kaynaklanan para alacağına ilişkin olduğundan, adi ortaklar ihtiyari dava arkadaşı olup ortaklardan birisine veya her ikisine karşı dava açılabileceği-
3. HD. 18.10.2018 T. E: 1175, K: 10252-
Adi ortaklığın fesholunduğunun tespiti ve tasfiyesi istemi-
Adi ortaklığın aktif ve pasif dava ehliyeti bulunmadığından, takibin veya davanın bütün ortaklar aleyhinde açılmasının zorunlu olduğu ve taraf ehliyetinin kamu düzeninden olup, mahkemece kendiliğinden göz önüne alınması gerektiği- Yasanın emredici kuralından kaynaklanan ve bir hakkın yerine getirilmemesi ile ilgili bulunan somut olayda ortaklardan her birinin süresiz şikayet hakkı bulunmakta olup, tüm ortakların birlikte başvurma zorunluluğunun olmadığı- Takip tarihinde sadece adi ortaklığın değil, tüm ortaklarının takip talebinde ve ödeme emrinde gösterilerek, her birinin adlarına ödeme emri gönderilip gönderilmediği değerlendirilmek sureti ile oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerektiği-
Tek başına tüzel kişiliği bulunmayan adi ortaklığa karşı davanın açılıp sonuçlandırılmasının usule ve kanuna aykırı olduğu- Mahkemece adi ortaklığı oluşturan şirketlerin belirlenip dava dilekçesini bu şirketlere ayrı ayrı tebliğiyle taraf teşkilinin sağlanması gerektiği-