Mahkemece borçlunun temerrüde düştüğü tarihten, ödemenin gerçekleştirildiği güne kadar geçen süre içerisinde, her yıl itibarı ile gerçekleşen yıllık enflasyon artış oranını, bu oranın eşya fiyatlarına yansıma durumu, mevduat ve Devlet Tahvil'lerine verilen faiz oranları, Türk Lirası karşısında döviz kurları ve altın ile paranın değerine etki eden diğer tüm enstrümanlara ilişkin değişiklik listeleri davacıdan istenmek, gerektiğinde bunları ilgili resmi kurum veya kuruluşlardan araştırmak ve bu suretle bir ekonomi yatırım sepeti oluşturmak suretiyle sahasında uzman bilirkişi görüşünden de yararlanılarak, anılan süre içerisindeki para değerinin düşmesi, alım gücünün azalması nedeniyle alacaklının maruz kaldığı zarar miktarını yukarıda değinilen unsurların toplanıp, ortalamaları bulunarak belirlenen bu zarar miktarından davacının alacağını tahsil ederken alması gereken temerrüt faizi miktarı düşülerek, hasıl olacak sonuç çerçevesinde hüküm kurulması gerekirken, bu esasları karşılamayan ve sadece üçer aylık vadeli mevduata uygulanan faiz oranlarına göre hesaplama içeren rapora dayalı yazılı şekilde hüküm tesisinin doğru olmadığı-
Davacının aleyhine kredi alacaklısı banka tarafından takip yapıldığı, takip dosyası icra müdürlüğüne gönderildikten sonra davacılar aleyhine kesinleştiği, mirasçılardan biri tarafından bu dosyaya kısmi ödeme yapıldığı, bu durumda davacılar işbu davada da kredi borcu olmadığını ileri sürdüklerine, dava dışı bankaya kredi borcu olmasına rağmen borçlarını ödemeyip avukat tutarak masrafa kendileri sebebiyet verdiklerinden ve munzam zararın yasadaki tarifine göre tutulan vekile ödenen para davacının munzam zararını oluşturmayacağından ve davacı da munzam zararı bu şekilde somutlaştırdığından davanın reddine karar vermek gerekeceği-
Sulh sözleşmesinin feshedilmesi nedeniyle kamulaştırmasız el atmaya dayanan tazminat bedelinin geç ödenmesine ilişkin munzam zarar istemine ilişkin davada, davacı; para alacağını zamanında tahsil etmesi halinde ne şekilde kullanacağını, paranın zamanında verilmemesi nedeniyle faiz dışında ne gibi maddi zararlarının oluştuğunu; somut delilerle ispat edemediğinden davanın reddi gerektiği-
Değer kaybının belirlenmesi hususunda esas alınan, aracın kaza tarihindeki hasar görmemiş 2.el piyasa değeri ile kazadan sonra onarılmış haldeki 2.el piyasa değeri arasındaki fark kriterine uyulmaksızın aracın yaşı, hasar durumu ve piyasa koşullarına göre değer kaybı konusunda genel bir değerlendirme ile değer kaybının tespit olunduğu bilirkişi raporuna dayalı olarak hüküm kurulamayacağı-
Borçlar Kanunun 105. maddesinde; alacaklının uğramış olduğu zararın geçmiş günler faizinden fazla olması halinde, borçlu kendisine hiçbir kusur isnat edilemeyeceğini ispat etmedikçe bu zararın tazmininin dahi istenebileceği-Alacaklı geçmiş günler faizini -yasal faizi- talep ederken bir zararının varlığını ve miktarını ispat etmek zorunda olmadığı, ancak zararının yasal faizden fazla olduğunu iddia ederse, bu miktarı ispat etmesi gerekeceği-
Mahkemece her ne kadar; arsa sahibi ile müteahhit arasındaki kat karşılığı inşaat sözleşmesine dayanılarak arsa sahibi davalının kira tazminatından müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğuna karar verilmiş ise de; bu talep yönünden dayanılan kat karşılığı inşaat sözleşmesi hükmünün sözleşmenin taraflarını bağlayacağı, bu sözleşmede davacının imzasının olmadığı, davalılar arasındaki sözleşmeye dayanılarak arsa sahibi davalıdan da kira tazminatı tahsiline hükmedilemeyeceği-
Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinden kaynaklanan munzam zarar istemine ilişkin davada zamanaşımı def’i konusunda karar verilmemesinin hatalı olduğu- TBK. mad. 122 uyarınca, alacaklının temerrüt faizini aşan bir zarara uğradığını iddia etmesi hainde, böyle bir zararı olduğunu somut olarak ispat etmek zorunda olduğu-
Davacının munzam zarar isteyebilmesi için, öncelikle tahsil ettiği faizden daha fazla zarara uğradığını ve bu zarar ile davalının eylemleri arasında uygun illiyet bağı bulunduğunu, somut delillerle kanıtlamasının gerekeceği-
Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre, davacının Asliye Hukuk Mahkemesi’nde açtığı davada, mahkemece hükmedilen çıkma alacağının icra yoluyla tahsil edildiği, önceki davanın geç açılması veya uzamasında davalının kusurunun bulunmadığından Borçlar Kanunu’nun 105. maddesi uyarınca munzam zarar koşulları oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi gerektiği-
Kooperatif ortaklarından Kooperatifler Yasası'nın 23. maddesinde yer alan hak ve yükümlülüklerde eşitlik kuralı dikkate alınarak, borcu bulunmasına rağmen kendisine daire teslim edilen ve emsal olabilecek nitelikte başka ortak veya ortaklar bulunup bulunmadığı, varsa alınacak emsallere göre kira kaybının miktarını belirtir gerekçeli açıklamalı ve denetime elverişli ek bilirkişi raporu alınarak oluşacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekeceği-