İlk Derece Mahkemesince katı şekilde ispat şartının aranmasının hukuka aykırı olduğu, müvekkilinin iş kazası geçirdiği 2015 tarihinden bu yana döviz kurlarında %900 oranında artış meydana geldiği, aradan geçen 7 yılda enflasyonun %329,95 artış gösterdiği, kaza tarihi olan 2015 yılında asgari ücret ile yaklaşık 10 gram altın alınmakta iken dava tarihinde asgari ücret ile ancak 5 gram altın alınabildiği, çalışamaz duruma gelen, kendisinin ve ailesinin geçimini sağlamak zorunda olan müvekkilinin, kendisi ile aynı evde yaşayan, bekar oğlunun üzerine almış olduğu aracını ve taşınmazlarını satmak zorunda kaldığı, İlk Derece Mahkemesince bu deliller değerlendirilmeden davanın reddine karar verilmiş olmasının hukuka ve yasaya uygun olmadığı-
Devletin, özel hukuk kişileri arasındaki uyuşmazlıklarda tarafların menfaatleri arasındaki adil dengenin sağlanmasına yönelik tedbirleri almakla yükümlü olduğu- Özel hukuk kişileri arasındaki alacağın enflasyon karşısında değer kaybına uğraması dolayısıyla meydana gelen zararların tazmin edilmesini sağlayacak başvuru yollarının bulunmamasından kaynaklı ihlaller nedeniyle ortaya çıkan ve yapısal sorun teşkil eden durumun telafi edilebilmesi için açık bir kanuni bir düzenleme yapılması gerektiği, oluşturulacak başvuru yolunun hâlihazırda yapılan ve bundan sonra yapılacak başvurular açısından özel hukuk kişileri arasındaki alacağın enflasyon karşısında değer kaybına uğramasını önleyecek nitelikte olması gerektiği-
Ekonomik koşullardaki olumsuzluklar nedeniyle paranın satın alma gücünde meydana gelen azalmanın, tek başına munzam zarar kapsamında değerlendirilemeyeceği-
Sadece ekonomik koşullardaki olumsuzluklar nedeni ile paranın satın alma gücünde meydana gelen azalmanın munzam zararın ispatı için yeterli olmadığı-
Ekonomik şartlar nedeniyle yaşanan olumsuzlukların, davacıyı zararı ispat yükümlülüğünden kurtarmayacağı, davacının bunun dışında faizi aşan aşkın zararını (TBK m. 122) durumuna özgü somut vakıalarla ispatlanması gerektiği, burada kanıtlanacak olguların; ekonomik şartlar sonucu ortaya çıkan olumsuzluklar gibi genel ve soyut hususlardan ziyade geç ödeme nedeniyle davacının, şahsen ve somut olarak uğradığı zarar olduğu- Geç ödeme ile davacının maruz kaldığı zararı doğuran vakıaların dosya kapsamında ispat edilememiş olması nedeniyle munzam zararın tazmini istemine ilişkin davanın reddi gerektiği-
Sözleşme gereğince yüklenicinin inşaatı getirdiği aşamaya göre bağımsız bölüm devirlerini talep edebileceği düzenlendiğinden bozma kararı sonrasında alınan bilirkişi raporu incelendiğinde inşaatın bitim oranının %100 olduğu sözleşme uyarınca yüklenicinin edimlerini yerine getirdiği ve hakettiği bağımsız bölümlerin adına tescili talebinin yerinde olduğu-
Mahkemece, tazminat taleplerinin hangi kalemler olduğu açıklattırılıp, sözleşme hükümleri de göz önüne alınarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği-
İnançlı işlemin ispatının ise ancak yazılı delille mümkün olabileceği- Tacirin, hayatın olağan akışına aykırı şekilde işlemi hisse devir işlemi olarak gerçekleştirmiş olmasının inandırıcı olmadığı-
