Gayrimenkulün haczi ile takip konusu borç ve eşya arasında ilişki kurulacağı ve TMK mad. 1010 anlamında tasarruf yetkisinin kısıtlanacağı, bu tür kişisel haklar tapu kütüğüne şerh verilmekle hak sahibine eşya üzerinde dolaylı da olsa hâkimiyet kurma hakkı sağlamaz ise de tasarruf yetkisinin dar anlamda kısıtlanması sonucunu doğurduğundan taşınmaz üzerinde sonradan bu hakla bağdaşmayan hak kazanan kişilere karşı da ileri sürülebilir hale geleceği- HMK mad.12 uyarınca taşınmazın aynına ilişkin davalarda taşınmazın bulunduğu yer mahkemesinin kesin yetkili olduğu-
Asıl olan taşınmaz mülkiyetinin kazanılması, tescille olmakla; miras, mahkeme kararı, cebri icra, işgal, kamulaştırma halleri ile kanunda öngörülen diğer hallerde, mülkiyetin tescilden önce kazanılacağı; davacının vasiyetnameden kaynaklanan hakkı kişisel bir hak olduğundan taşınmazın mülkiyeti davacı adına tescile ilişkin ilamın kesinleştiği tarihinde davacıya geçmiş olup, davacı, taşınmazın mülkiyetini kazanmadan önce davalı yararına haciz şerhi tesis edildiği anlaşıldığından; mahkemece, dava konusu taşınmaz üzerindeki borçlu mirasçının terekedeki hissesinin karşılığı pay üzerindeki haczin kaldırılması talepli davanın reddedilmesi gerektiği-
İcra İflas Kanunu'nun 91. maddesi hükmü gereğince gayrimenkulün haczi ile takip konusu borç ve eşya arasında ilişki kurulacağı ve tasarruf yetkisinin Türk Medeni Kanunu'nun 1010. maddesi anlamında kısıtlanmış olacağı, bu tür kişisel hakların tapu kütüğüne şerh verilmekle hak sahibine eşya üzerinde dolaylı da olsa hâkimiyet kurma hakkı sağlamaz ise de tasarruf yetkisinin dar anlamda kısıtlanması sonucunu doğurduğundan taşınmaz üzerinde sonradan bu hakla bağdaşmayan hak kazanan kişilere karşı da ileri sürülebilir hale geleceği-
Haciz şerhinin usulsüz konulduğunun saptanması veya lehtarın talebi üzerine kaldırılması mümkün olduğu gibi TMK'nın 1010. maddesi uyarınca borcun ödenmesi, icra takibinin düşmesi ya da herhangi bir sebeple sona ermesi halinde de terkininin mümkün olduğu, tapu kaydındaki şerhlerin kaldırılmasına ilişkin davalarda husumetin kural olarak tapudaki şerhin lehtarına yöneltilmesi gerekeceği-
Haciz veya ipotek şerhlerinin terkinine ilişkin davalarda lehtarların hakları etkileneceğinden, davada, haciz ve ipotek lehtarlarının davalı olarak gösterilmeleri gerektiği-
Davanın açıldığı tarihte taşınmazın tapu kaydına "davalıdır" şerhi konulmuş olup, ikinci el konumundaki son kayıt malikinin iyiniyet iddiasında bulunamayacağı; TMK. mad. 1023' ün koruyuculuğundan yararlanamayacağı- Akitte gösterilen satış değeri ile gerçek değeri arasında aşırı fark bulunduğu, dinlenen tanık anlatımlarına göre de miras bırakanın eşi ile birlikte ikamet ettikleri taşınmazını satmasını gerektirir bir neden olmadığı, vekilin oğlunun borçları olması nedeniyle almak istediği krediye karşılık teminat olarak göstermek için vekaletname istediği, ancak satış suretiyle devredildiğinin anlaşıldığı değerlendirilerek; temlikin, aldatma (hile) sonucu alınan vekaletin kötüye kullanılmak suretiyle gerçekleştiği-
Şikayet olunanın ve şikayetçinin haciz tarihleri tapu kaydında yazılı tarihler olduğu halde, mahkemece haczin tapuya kaydedildiği tarihte konulacağına ilişkin İİK'nın 91 ve TMK'nın 1010/2. maddeleri hükümleri gözardı edilerek ilgili kurumların Tapu Müdürlüğü'ne yazdığı müzekkere tarihlerinin haciz tarihleri olarak belirtilmesinin isabetsiz olduğu- Üçüncü kişiden sonra birden çok kamu alacaklısı tarafından haciz konulması halinde, haciz sahibi bütün kamu alacaklılarının ilk hacze iştirakinin kabulü gerektiğinden bedeli paylaşıma konu taşınmaz üzerine konan ilk hacizden sonraki şikayet olunan Sosyal Güvenlik Merkezi ile şikayetçi Vergi Dairesi Müdürlüğü'nün hacizlerinin 6183 s. K.'un 21/1. maddesi uyarınca iştirak ettirilerek, satış bedelinin aralarında garameten paylaştırılması gerektiği-
Haciz şerhinin usulsüz konulduğunun saptanması veya lehtarın talebi üzerine kaldırılması mümkün olduğu gibi Türk Medeni Kanununun 1010. maddesi uyarınca borcun ödenmesi, icra takibinin düşmesi ya da herhangi bir sebeple sona ermesi halinde de taşınmaz kaydının terkininin mümkün olduğu - Türk Medeni Kanununun 1009. maddesi ve Tapu Kanununun 26. maddesi uyarınca satış vaadi sözleşmesi ile tanınan ileride satın alma hakkının tapu siciline şerhinin olanaklı olduğu-
Davacılara ait binada ruhsat ve eklerine aykırı yapılaşma nedeniyle verilen yıkım kararının tapu kaydına işlendiği, amacın, fiili durumu alenileştirme ve üçüncü kişileri korumaya yönelik olduğu- İmar Kanunu’nun 32 ve 42. maddeleri uyarınca alınan Encümen Kararlarının tapu kaydının beyanlar sütununda gösterilmesinin yasal düzenlemelere ve beyanların fonksiyonuna aykırılık oluşturmayacağı-
Sıra cetvelinin; kesin hacizlerle, ihtiyati hacizlerin kesin hacze dönüştükleri tarihlere göre düzenleneceği- İhtiyati tedbirler, sıra cetveline alınmayacağından, ihtiyati hacizler ise tasarrufun iptali davasının karara bağlandığı tarihte kesinleşerek bu tarihe göre, sıra cetvelinde yer alarak, İİK. mad. 268 şartlarında, önceki hacizlere iştirak edeceklerinden, sıra cetveline yönelik uyuşmazlığa bakan mahkemece; davanın taraflarınca açılan tasarrufun iptali davalarında tapu sicil müdürlüğüne yazılan yazıların ve dolayısıyla tapuya verilen tedbir şerhleri içeriklerinin, taşınmazın devrini engelleme amacını güden "ihtiyati tedbir" mi, yoksa "ihtiyati haciz" mi olduğunun belirlenmesi gerektiği- İhtiyati tedbirin sonradan ihtiyati hacze dönüştürülmesinde, ihtiyati tedbirin konulduğu önceki tarihin değil, ihtiyati haczin tapuya işlendiği tarihin dikkate alınması gerektiği- Sıra cetveline, borçlu ile alacaklının anlaşarak, üçüncü kişilerden mal kaçırma kastı ile gerçekte mevcut olmayan bir alacağın oluşturulduğu iddiası ile itiraz edildiğinde, ispat yükünün davalı alacaklıda olduğu ve.davalı alacaklının, alacağının varlığını ve miktarını usulüne uygun delillerle ispatlamak zorunda olduğu- Alacağın temliki halinde temlik edene karşı ileri sürülebilecek iddiaların temlik alana karşı da ileri sürülebileceği; temlik alanın da, temlik edenin dayandığı hukuki sebeplere dayanabileceği- Alacağın mevcut olmadığının anlaşılması halinde, davalıya sıra cetvelinde ayrılan payın, öncelikle davacının alacağının ödenmesine tahsisine (İİK.m.235’e kıyasen) karar verilmesi gerektiği-
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
  • 6
  • 7
  • 8
  • kayıt gösteriliyor