Dava konusu taşınmazların tapu kayıtlarına "davalıdır şerhi" konulması talebi üzerine mahkemece verilen ara kararın istinaf yoluna başvurulabilen kararlar niteliğinde olmadığı-
İcra Müdürünün haciz uyguladığı tarihte taşınmaz borçlu adına kayıtlı olup, o tarihte, satış vaadi şerhinin tapuda kayıtlı olmasının haczin konulmasına engel olmadığı- Taşınmazın mülkiyetinin kazanıldığı ve mülkiyet hakkına dayanılarak haczin kaldırılmasına ilişkin talebin icra mahkemesince incelenemeyeceği- İcra müdürlüğünce usulüne uygun konulan haciz artık genel mahkemeden alınacak bir kararla kaldırılabileceği-
Haczin tapuya işlenmesinin haczin kurucu unsuru olmayıp bildirici nitelik taşıdığı, üçüncü kişilere karşı ileri sürülebilmesi için haczin tapu siciline işlenmesi gerektiği- Haciz tarihi itibariyle İİK'nın 106. maddesinin yürürlükte olan hükmü uyarınca satış isteme süresinin 1 yıl olduğu, şikayet tarihi olan 24.12.2021 tarihi itibarı ile haczin ayakta ve geçerli olduğu; ancak İlk Derece Mahkemesi karar tarihi 09.05.2023 itibarı ile alacaklının, bir yıllık sürede dava konusu taşınmaza ilişkin satış talep etmediği, bu nedenle taşınmaz üzerindeki şikayete konu haczin İİK'nın 110/1. maddesi uyarınca karar tarihinden önce düştüğü-
Taşınmazların tapu kaydına "davalıdır" şerhi işlenmesine dair verilen ara kararların hukuki anlamda ihtiyati tedbir kararı niteliğinde olmayıp nihai kararlardan olmadığı ve istinaf yoluna tabi bulunmadığı-
Taşınmazları hacizle yükümlü olarak iyi niyetle satın alan şikayetçi üçüncü kişinin, tapu kayıtlarında belirli olan ve kesinleşen haciz miktarı üzerinden sorumlu olduğu- Alacaklının icra takibinde talep ettiği miktar (300.000 USD), tapu kayıtlarına şerh edilmediği veya ek tamamlayıcı bir haciz yapılmadığı sürece, bu hususun iyi niyetli üçüncü kişi aleyhine sonuç doğurmayacağı- Şikayetçi üçüncü kişinin, taşınmazların tapu kaydında bulunan tutar kadar (müzekkerelerde yer alan 1.063.950 TL tutarında) ihtiyati haciz kararından sorumlu olduğu, ihtiyati haciz miktarı, faiz ve masrafları ödendiği takdirde, tapu kaydında bulunan (ihtiyati) hacizlerin kaldırılmasına karar verilmesi gerektiği-
Somut olayda, .... 3. İcra Müdürlüğü'nün takip dosyalarında şikayet konusu taşınmaz üzerine 3.06.2021 tarihinde haciz konulduğu, haciz tarihi itibariyle İİK'nın 106. maddesinin yürürlükte olan hükmü uyarınca satış isteme süresinin 1 yıl olduğu, şikayet tarihi olan 15.11.2021 tarihi itibarı ile haczin ayakta ve geçerli olduğu; ancak yargılama sırasında alacaklının, bir yıllık sürede dava konusu taşınmaza ilişkin satış talep etmediği, bu nedenle bu dosyalardan taşınmaza tatbik edilen haczin İİK'nın 110/1. maddesi uyarınca düştüğü anlaşıldığından İlk Derece Mahkemesince, ... 3. İcra Müdürlüğü'nün takip dosyalarından şikayet konu taşınmaza tatbik edilen haciz yargılama sırasında düştüğünden, konusuz kalan şikayetin esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına ve 6100 sayılı HMK'nın 331. maddesinin 1. fıkrası uyarınca şikayetin yapıldığı tarihteki tarafların haklılık durumuna göre yargılama giderlerinin takdirine karar verilmesi gerektiği-
Şikayetçi borçlunun icra mahkemesine başvuru tarihi 09.12.2019 olup, Bölge Adliye Mahkemesi'nin istinaf incelemesi sırasında takibe dayanak ilamın ortadan kalkarak konusuz kaldığı görülmekle, şikayetçi borçlu vekili tarafından 19.07.2022 tarihinde icra müdürlüğünden, takibe dayanak ilamın konusuz kalması sebebiyle dosyadan konulan hacizlerin kaldırılmasına karar verilmesi talep edilmekle, icra müdürlüğünün 21.07.2022 tarihli tensip tutanağında takip dosyasından konulan hacizlerin talep doğrultusunda kaldırılmasına karar verildiği ve Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğüne haciz terkin yazısı gönderildiği görüldüğünden, icra müdürlüğünün 21.07.2022 tarihli haczin kaldırılması kararı Bölge Adliye Mahkemesi karar tarihinden önce olduğundan, Bölge Adliye Mahkemesi'nce, şikayete konu haczin kaldırıldığı nazara alınarak konusuz kalan davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına, 6100 sayılı HMK'nın 331. maddesine göre şikayet tarihindeki haklılık durumuna göre yargılama giderlerine hükmedilmesi gerekeceği-
Hacizde gözetilecek tarihin haczin tapu kaydına işlendiği tarih olduğu, bu hususun İcra ve İflas Kanunu'nun taşınmaz haczini düzenleyen 91. maddesi ve Türk Medeni Kanunu'nun tapu sicilinde tasarruf yetkisinin hangi koşullarda sicile işleneceğini düzenleyen 1010. maddesinin gereği olduğu, bu durumda, mahkemece, şikayetçi alacaklının satış isteme süresinde avansını yatırarak satış isteminde bulunmuş olduğu ve haczinin ayakta olduğu hususu değerlendirilerek ve şikayet olunanların haciz tarihleri ve hacizlerinin sıhhatleri de araştırılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Davalının hakkında yapılan sosyal ekonomik durum araştırmasına göre tespit edilen ekonomik durumu ile uyumsuz şekilde; aynı binadaki başkaca borçlu yükleniciye ait bağımsız bölümlerin tapu kayıtlarına da haciz şerhi tesis ettirdiği ve önceki şerhler nedeniyle kendisine pay kalmayacağını hesap edebildiği halde, yüksek miktarlarda masraf yaparak bağımsız bölümlerin cebri icra kanalıyla satışını gerçekleştirdiğinin anlaşıldığı, tespiti yapılan tüm bu hususlar ile tanık beyanlarının da davacı iddiasını desteklemesi nedenleriyle mahkemece, davalının taşınmaza konulan haciz bakımından iyiniyetli olmadığının ve davaya konu haczin muvazaalı olduğunun kabulü gerekeceği-