Borçlu şirketin ticaret sicilindeki eski adresine yapılan tebligat usulsüz olduğundan, mahkemece, borçlu şirketin asıl dava yönünden usulsüz tebliğ şikayetinin kabulü ile tebliğ tarihinin öğrenme tarihi olarak düzeltilmesine karar verilmesi gerektiği-
Şikayetçinin, tebliğ yapılan kişinin çalışanı olmadığına yönelik beyanı karşısında, bu hususun araştırılıp konu ile ilgili tarafların delillerinin toplanması gerektiği- Birinci haciz ihbarnamesinin usulüne uygun tebliğ edilmediğinin tespiti halinde, birinci haciz ihbarnamesine ıttıla tarihine göre süresinde itiraz edilmiş ise, artık şikayetçiye ikinci ve üçüncü haciz ihbarnamesi çıkarılamayacağından, bir başka anlatımla ikinci ve üçüncü haciz ihbarnameleri yok hükmünde olacağından, ilk haciz ihbarnamesinin tebliğ tarihinin düzeltilmesi ile ikinci ve üçüncü haciz ihbarnamelerinin iptaline karar verilmesi gerektiği-
Gecikmiş itirazın ön koşulunun usulüne uygun bir tebligat olduğu- Borçlu dilekçesinde gecikmiş itiraz deyimini kullansa da, borçlunun başvurusunun tebligat usulsüzlüğü şikayet olarak değerlendirilmesi gerektiği (HMK. mad. 33)- Tüzel kişiye ait adreste borçluya yapılan tebligatın usulsüz olduğu, tebligat usulsüzlüğü şikayetinin kabulü ile tebliğ tarihinin öğrenme tarihi olan tarih olarak düzeltilmesine karar verilmesi gerektiği- İlamsız icra yolu ile takipte borca itirazların icra dairesine yapılması gerektiği, icra mahkemesine yapılan borca itirazların reddi gerektiği-
Hileli ve usulsüz biçimde yapılan icra takibi sonucunda gerçekleştirilen ihale ile borçlu belediyeye ait taşınmazın davalı adına tescilinin sağlandığını ileri sürerek yolsuz tescile dayalı tapu iptali ve tescil davasında, icra dosyası ve kıymet takdirine ilişkin şikayetler incelendiğinde ihalede usulsüzlük yapıldığının söylenemeyeceği, davalının da aralarında bulunduğu kişiler hakkında açılan ihaleye fesat karıştırmak suçuna ilişkin davada davalıların beraatine karar verildiği de görüldüğünden davanın reddine karar verilmesi gerektiği-
Davalı şirketin yetkili temsilcisi araştırılmadan ve iş yerinde bulunup bulunmadığı belirtilmeden doğrudan çalışana yapılan tebligat yasal düzenlemelere uygun olmadığından söz konusu tebligata dayanılarak taraf teşkili sağlanamayacağı- HMK mad. 27 uyarınca taraflar dinlenmeden, iddia ve savunmalarını bildirmeleri için usulüne uygun olarak davet edilmeden esas hakkında karar verilemeyeceğinden dava dilekçesi ve duruşma gününün davalı şirkete usulüne uygun şekilde tebliğ edilerek taraf teşkili sağlandıktan sonra işin esası hakkında karar verilmesi gerektiğini-
Davalı şirketin yetkili temsilcisi araştırılmadan ve işyerinde bulunup bulunmadığı belirtilmeden doğrudan çalışana yapılan tebligatın usulsüz olduğu ve söz konusu tebligata dayanılarak taraf teşkili sağlandığından söz edilemeyeceği-
Tüzel kişilere tebligat usulüne aykırı olarak, borçlu şirketin yetkilisinin bulunup bulunmadığı tespit edilmeksizin yapılan tebligatın usulsüz olduğu, mahkemece tebligatların usulsüzlüğü kabul edildiğine göre, öğrenme tarihinin tespitiyle, 89/1 haciz ihbarnamesinin tebliğ tarihinin bu tarihe göre düzeltilmesine, usulüne uygun olarak 89/1 haciz ihbarnamesi çıkarılmadan 89/2 ve 89/3 haciz ihbarnameleri çıkarılamayacağından veya çıkarılmış olsa bile hükümsüz sayılacaklarından 89/2 ve 89/3 haciz ihbarnamelerinin iptaline karar verilmesi gerektiği-
Borçlunun icra mahkemesine başvurularından öncelikle incelenmesi gereken tebliğ tarihinin düzeltilmesine ilişkin talebi "şikayet" niteliğinde olup, şikayetin incelenmesi konusunda duruşma yapılmasına gerek olup olmadığı hususu icra mahkemesinin takdirine bırakılmış ise de, borçlunun temyiz dilekçesinde, mahkemece hükme esas alınan takip dosyasındaki dilekçenin altındaki imzayı kabul etmediği görüldüğünden, mahkemece duruşma açılarak ve bu dilekçe üzerinde imza incelemesi yaptırılarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerektiğinin kabulünün zorunlu olduğu-
Yargılamada kendisini vekil ile temsil ettiren davalılara tebligat yapılmasının hatalı olduğu- Bilirkişi raporu ve ıslah dilekçesi elden şirket vekiline tebliğ edilmiş ise de, hükme esas alınan ek raporun da bu vekile tebliğ edilmediği görüldüğünden, tebligatların usule aykırı şekilde yapılmış olduğu- Mahkeme karar gerekçesinde sadece davalıların ispat külfetini yerine getirmediği açıklanarak kıdem ve ihbar tazminatının kabulüne karar verilmiş ise de; kararın gerekçesinde maddi olayın saptanmadığı, bu konuda gerekli inceleme ve delillerden söz edilmediği görüldüğünden, kararın HMK. mad. 297'nin amaçladığı anlamda gerekçe taşımadığı-
Şirket yetkilisine işçi sıfatıyla yapılan tebligatla ilgili olarak, borçlu şirket vekili, tebligattaki imzanın bu kişiye ait olmadığını iddia ettiğinden, mahkemece, imzanın aidiyeti yönünde bilirkişi raporu alınması gerektiği-