Asıl dava ve birleştirilen davada temliken tescil talebi yönünden hüküm kesinleştiğinden karar verilmesine yer olmadığına şeklinde hüküm kurulmasının doğru olmadığı-
Davacı, davalının sermaye payına düşen bedeli kendisinin ödediğinden bahisle, şirketin %22.5 hissesinin adına tesciline karar verilmesini bunun mümkün olmaması halinde ise bedelin ödeme tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ettiğinden, dava, HMK 111. maddesinde tanımı yapılmış olan terditli bir dava türü olup, HMK 111/2 fıkrası gereğince mahkemenin, davacının asli talebinin esastan reddine karar vermedikçe, fer’î talebini inceleyemeyeceği ve hükme bağlayamayacağı-
Terditli olarak öne sürülen taleplerden ilki kabul edilmişse de, bu talep ile birlikte, öne sürülen ikinci talep içerisinde yer alan, senet iptaline de karar verilmiş olmasının hatalı olduğu-
Mahkemece, davacı ve vekiline ıslah ile arttırılan miktarla ilgili olarak her bir mal için ayrı ayrı ne kadar alacak isteğinde bulunduğu hususunda açıklama yapmaları için süre ve imkan verilmesi, istek somutlaştırıldıktan sonra taraflar arasındaki uyuşmazlık konusunda davacının asli talebinin tapu iptal ve tescil olduğu gözetilerek bir karar verilmesi gerekeceği-
Terditli davalarda terditli taleplerden reddedilen talep için, ayrıca vekalet ücreti ve yargılama gideri takdir edilmeyeceği-
Davacıların sonuç talebini "terditli dava" haline dönüştürmesinin "kısmi ıslah" niteliğinde olduğu- Davacıların öncelikli istemlerinin tapu iptali ve tescil olduğu gözetilerek tapu iptali ve tescil isteği yönünden değerlendirme yapılması, diğer bağımsız bölümler yönünden ise TMK. mad. 1023 ve 1024 gereğince iyiniyet araştırması yapılarak sonucuna göre karar verilmesi gerektiği-
Davacının asıl talebi bağıştan rücu sebebine dayalı tapu iptal ve tescil olup, asıl talep hakkında bir karar verilmeden fer'i talebin incelenmesinin mümkün olmadığı-
Davacı-karşı davalı babanın velayetin değiştirilmesine ilişkin talebinin reddedildiği, ancak kişisel ilişkinin yeniden düzenlenmesine karar verildiği, davanın kısmen kabulünün söz konusu olmadığı, iki ayrı dava değil tek davanın olduğu, bu nedenle babanın kademeli talebi kabul edildiğinden sadece davacı-karşı davalı yararına karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca maktu vekalet ücreti takdiri ve aynı nedenle mahkeme masraflarının davalı-karşı davacı üzerinde bırakılması gerekirken yazılı şekilde davalı-karşı davacı anne yararına vekalet ücreti ve yargılama gideri takdirinin usul ve yasaya aykırı olduğu- Mahkemece baba ile müşterek çocuk arasında yarı yıl tatilinde kurulacak kişisel ilişkinin başlangıç ve bitiş tarihleri ve saatlerinin gösterilmeden, infazda tereddüt yaratacak şekilde hüküm tesis edilmesinin doğru olmadığı-
Davacı vekili aynı taşınmazla ilgili, tapu iptal ve tescil, mümkün olmaz ise bedel istekli terditli açtığı eldeki davasında, yargılama sırasında 04.04.2012 tarihli celsede; tapu iptal ve tescil davasından vazgeçtiğini, tazminata hükmedilmesini'' imzası ile beyan etmek suretiyle davasını sadece bedele hasrettiği, O hâlde, davacının aynı şeyle ilgili olarak iptal isteğini daraltıp davasını bedel isteğine hasretmiş olması karşısında somut olayda 6100 sayılı HMK'nun 111. maddesinin uygulama yerinin olmadığı-
Mahkemenin, davacının asli talebinin esastan reddine karar vermedikçe, fer’î talebini inceleyemeyeceği ve hükme bağlayamayacağı-
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
  • kayıt gösteriliyor