Uyuşmazlığın çözümü ve dava konusu yayının değerlendirilmesi açısından Basın Konseyi Yüksek Kurulundan davacı ile ilgili yayın tarihi öncesinde verilmiş bir karar olup olmadığı tespit edilerek sonucuna göre dosyadaki diğer delillerle birlikte değerlendirilmesi gerektiği-
Taraflar arasındaki tarihsiz sözleşmenin ifa imkanının kalmadığı; taşınmaz adi yazılı şekilde davacıya satıldıktan başka dava dışı üçüncü şahsa resmi şekilde satılmış olup, mukaddemlik ilkesi gereğince ayni hakka üstünlük tanınacağından davacının sebepsiz zenginleşme kuralları gereğince verdiğini geri isteyebileceği-
Davacının ipotek lehtarı lehine vekalet yoluyla ipotek tesisi işlemi sırasında verilen vekaletnamenin usul ve yasa hükümlerine uygun olmadığı yönündeki iddiaların doğru olmadığı, verilen vekaletnamenin ipotek tesisi işlemi için yeterli açıklıkta olduğu gibi, işlem lehtarı olan ipotek alacaklısının verilen vekaletnameye ve yapılan işleme karşı koymadığı ve yapılan işlemi benimsediği halde davacının ipotek lehtarı yerine geçerek vekaletnamenin, ipotek lehtarının menfaatlerinin gözetilmemiş olduğu iddiasıyla iptalini talep etmesinin iyiniyet kurallarıyla bağdaşmadığı gibi bu konudaki dava hakkının da ipotek borçlusu olan davacıya değil ipotek alacaklısına ait olduğundan davacının istinaf sebebinin yerinde olmadığı-
Satış ilanı tebligatının usulsüzlüğü nedeniyle ihalenin feshini isteme hakkının, sadece kendisine usulüne uygun tebligat yapılmayan ilgiliye ait olduğu-
Bölge Adliye Mahkemesince, ihalenin feshine ilişkin uyuşmazlıkta, "istinaf isteminin para cezası yönünden kabulü" ile düzelterek yeniden esas hakkında duruşma yapılmadan karar verilmesi gerekirken, yeniden esas hakkında karar verilmeksizin, ilk derece mahkemesince borçlu aleyhine hükmedilen para cezasının, yerel mahkeme kararının hüküm fıkrasından çıkartılmak suretiyle verilen Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması gerektiği-
İhalenin feshinin talep edilmesi ile, müflis şirketin, o mal üzerinde tasarrufta bulunduğu sonucuna varılamayacağı- Şikayet sırasında borçlu şirketin iflas etmesi halinde, TTK. mad. 534 uyarınca, şirket organlarının, ihalenin feshi istemi yönünden temsil yetkilerini koruyacağı- Müflisin kullanabileceği hakları, onun adına kullanabileceği, bu durumda, anonim şirkette yönetim kurulu üyelerinin yerine yenileri seçilene kadar eski yetkilinin görevleri zorunlu olarak devam edeceğinden, temsil yetkisinin son bulmayacağının kabulü gerektiği- Müflis şirketin yetkilisinin temsil ve ilzam yetkisi son bulduğundan ve dava açma ehliyeti olmadığından bahisle şikayetin reddine karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
HMK. mad. 353/1-b-2 uyarnca; bölge adliyesince, "davanın esasıyla ilgili olarak, yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmiş ise düzelterek yeniden esas hakkında duruşma yapılmadan karar verileceği"- Söz konusu usule uyulmadan, ihalenin feshi davasında, ilk derece mahkemesince davalılar lehine ayrı ayrı hükmedilen vekalet ücretine ilişkin bendlerin çıkartılarak davalılar lehine tek vekalet ücretine hükmedilmek suretiyle verilen Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması gerektiği-
HMK. mad. 353/1-b-2 uyarnca; bölge adliyesince, "davanın esasıyla ilgili olarak, yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmiş ise düzelterek yeniden esas hakkında duruşma yapılmadan karar verileceği"- Bölge Adliye Mahkemesince, HMK. mad. 353/1-b-2 gereğince, düzelterek yeniden esas hakkında duruşma yapılmadan karar verilmesi gerekirken, yeniden esas hakkında karar verilmeksizin icra mahkemesi kararının 1. fıkrasının 2. bendi kaldırılarak, ilk derece mahkemesince borçlu aleyhine hükmedilmeyen para cezasının hüküm fıkrasına eklenmek suretiyle verilen kararının bozulması gerektiği-
İİK mad. 121 gereği alacaklı tarafından alınan yetkiye istinaden açılan ortaklığın giderilmesine ilişkin davanın duruşma açımlaksızın evrak üzerinde görülemeyeceği- Davacı vekiline tebliğ edilen muhtıra ile tensip iki haftalık kesin süre verilip, bu süre içinde ara kararı gereği yerine getirilmediğinden davanın açılmamış sayılmasına karar verilmişse de, kesin süre gereğinin davacı vekili tarafından süresi içerinde yerine getirildiği ve karar verildiği tarihten önce de kesin sürenin yerine getirildiğinin mahkemeye bildirildiği anlaşıldığından, mahkemece davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesinin de isabetsiz olduğu-
K. takdir tarihi itibariyle, site inşaatının devam ettiği konununda tereddüt olduğundan, bu hususun, "ihale konusu taşınmazın esaslı vasıflarında hata" niteliğinde olduğunun kabulü gerektiği-