Davacılar işyeri sendika temsilcileri davalı Sendika Genel Yönetim Kurulu kararının iptalini talep etmiş olup, 6356 sayılı Yasa hükümlerinin uygulanması gerekmekte ise de, 6356 sayılı Yasa'nın 79. maddesi şube ya da genel merkez yönetim kurulu kararlarına karşı açılacak davalara ve yetkili mahkemeye ilişkin bir düzenlemeyi içermeyip, bu yasaların boşluk halinde uygulanmasını emrettiği Türk Medeni Kanunu ile Dernekler Kanunu'nda da konuya hasren yapılan bir düzenleme yapılmadığından HMK. hükümlerinin uygulanması gerekip davalının yerleşim yeri mahkemesinin yetkili olduğu-
İlk derece mahkemesince, davanın esasıyla ilgili olarak gösterdikleri delillerin hiçbiri toplanmadan veya gösterilen deliller hiç değerlendirilmeden karar verilmiş olması halinde, esasa ilişkin inceleme yapılmadan kararın kaldırılmasına kesin olarak karar verileceği (HMK. mad. 353/1-a-6)- İstinaf başvurusu kabul edilmiş olmakla 353/1.b.2 maddesi uyarınca işin esasının bölge adliye mahkemesince incelenip karara bağlanması gerekirken, Kanun’da bulunmayan bir gerekçe ile dosyanın ilk derece mahkemesine geri gönderilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu-
İlk derece mahkemesince, davanın esasıyla ilgili olarak gösterdikleri delillerin hiçbiri toplanmadan veya gösterilen deliller hiç değerlendirilmeden karar verilmiş olması halinde, esasa ilişkin inceleme yapılmadan, HMK. mad. 353/1-a-6 uyarınca, kararın kaldırılmasına kesin olarak karar verileceği- İstinaf başvurusu kabul edilmiş olmakla, HMK. mad. 353/1. b. 2 uyarınca, işin esasının bölge adliye mahkemesince incelenip karara bağlanması gerekirken, dosyanın ilk derece mahkemesine geri gönderilmiş olmasının usul ve yasaya aykırı olduğu-
HMK. mad. 353/1-(b)-(2) uyarınca, “yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmiş ise, düzelterek yeniden esas hakkında, duruşma yapılmadan karar verileceği"-
Uyuşmazlığın çözümü ve dava konusu yayının değerlendirilmesi açısından Basın Konseyi Yüksek Kurulundan davacı ile ilgili yayın tarihi öncesinde verilmiş bir karar olup olmadığı tespit edilerek sonucuna göre dosyadaki diğer delillerle birlikte değerlendirilmesi gerektiği-
Davacının ipotek lehtarı lehine vekalet yoluyla ipotek tesisi işlemi sırasında verilen vekaletnamenin usul ve yasa hükümlerine uygun olmadığı yönündeki iddiaların doğru olmadığı, verilen vekaletnamenin ipotek tesisi işlemi için yeterli açıklıkta olduğu gibi, işlem lehtarı olan ipotek alacaklısının verilen vekaletnameye ve yapılan işleme karşı koymadığı ve yapılan işlemi benimsediği halde davacının ipotek lehtarı yerine geçerek vekaletnamenin, ipotek lehtarının menfaatlerinin gözetilmemiş olduğu iddiasıyla iptalini talep etmesinin iyiniyet kurallarıyla bağdaşmadığı gibi bu konudaki dava hakkının da ipotek borçlusu olan davacıya değil ipotek alacaklısına ait olduğundan  davacının istinaf sebebinin yerinde olmadığı-
Satış ilanı tebligatının usulsüzlüğü nedeniyle ihalenin feshini isteme hakkının, sadece kendisine usulüne uygun tebligat yapılmayan ilgiliye ait olduğu-
HMK. mad. 353/1-b-2 uyarnca; bölge adliyesince, "davanın esasıyla ilgili olarak, yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmiş ise düzelterek yeniden esas hakkında duruşma yapılmadan karar verileceği"- Söz konusu usule uyulmadan, ihalenin feshi davasında, ilk derece mahkemesince davalılar lehine ayrı ayrı hükmedilen vekalet ücretine ilişkin bendlerin çıkartılarak davalılar lehine tek vekalet ücretine hükmedilmek suretiyle verilen Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması gerektiği-
İhalenin feshinin talep edilmesi ile, müflis şirketin, o mal üzerinde tasarrufta bulunduğu sonucuna varılamayacağı- Şikayet sırasında borçlu şirketin iflas etmesi halinde, TTK. mad. 534 uyarınca, şirket organlarının, ihalenin feshi istemi yönünden temsil yetkilerini koruyacağı- Müflisin kullanabileceği hakları, onun adına kullanabileceği, bu durumda, anonim şirkette yönetim kurulu üyelerinin yerine yenileri seçilene kadar eski yetkilinin görevleri zorunlu olarak devam edeceğinden, temsil yetkisinin son bulmayacağının kabulü gerektiği- Müflis şirketin yetkilisinin temsil ve ilzam yetkisi son bulduğundan ve dava açma ehliyeti olmadığından bahisle şikayetin reddine karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
HMK. mad. 353/1-b-2 uyarnca; bölge adliyesince, "davanın esasıyla ilgili olarak, yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmiş ise düzelterek yeniden esas hakkında duruşma yapılmadan karar verileceği"-  Bölge Adliye Mahkemesince, HMK. mad. 353/1-b-2 gereğince, düzelterek yeniden esas hakkında duruşma yapılmadan karar verilmesi gerekirken, yeniden esas hakkında karar verilmeksizin icra mahkemesi kararının 1. fıkrasının 2. bendi kaldırılarak, ilk derece mahkemesince borçlu aleyhine hükmedilmeyen para cezasının hüküm fıkrasına eklenmek suretiyle verilen kararının bozulması gerektiği-