İlamın borçlulara 21.05.2003'de tebliği ile yeni bir on yıllık zamanaşımı süresinin işlemeye başladığı ve bu sürenin takip tarihi 21.05.2013 itibariyle dolmadığı gözetilerek, borçlunun zamanaşımı itirazının reddinin gerektiği-
İcra kefilleri hakkında İİK'nun 39. maddesinde belirtilen 10 yıllık zamanaşımının uygulanacağı- İcra kefilleri hakkında İİK'nun 39. maddesinde belirtilen 10 yıllık zamanaşımının uygulanacağı-Alacaklı ile borçlu arasında düzenlenen sözleşmenin, İİK.nun m. 111/3 kapsamında taksit sözleşmesi niteliğinde olup, bu sözleşme gereğinin yerine getirildiğinden söz edilebilmesi için sözleşmede belirtilen taksit dönemi içinde alacaklı yanca ödemenin beyan edilmesi ve tahsil harcının yatırılması gerekeceği-
TMK.'nun 2. maddesindeki emredici düzenleme ile Kanun koyucunun, kişilere tanıdığı hakların belli sınırlar içinde kullanılmasının istendiği ve hakkın kötüye kullanılmasının hukuk düzenince hiçbir şekilde korunmayacağı; 466 s. Kanun kapsamında görülen tazminat davalarının karar tarihinden itibaren 10 yıldan fazla bir süre geçtiğinde, somut olayın, tarafların ve davanın özelliği de nazara alınmak suretiyle, süresi içinde açılmadığının kabulü gerekeceği-
Borçlu, aleyhine başlatılan ilamlı icra takibinde, geçmiş dönem için talep edilen nafaka alacaklarının zamanaşımına uğradığı iddiasıyla icranın geri bırakılmasını talep etmiş ise, işleyen nafaka alacakları için zamanaşımının on yıl olacağı-
Yoksulluk nafakasına toptan veya durumun gereklerine göre irad şeklinde ödenmesine karar verilebileceği (743 s. MK. mad. 145, şimdi; MK. 176), ilamda yoksulluk nafakasının irad şeklinde ödeneceğine dair bir hüküm bulunmadığından yoksulluk nafakasının toptan ödenmesine karar verildiğinin kabulü gerekirken, icra hakiminin yorum yolu ile anılan nafakanın dönemsel olduğu yönündeki belirlemesinin isabetsiz olduğu- İlama ilişkin 10 yıllık takip zamanaşımı süresinin tebliğ tarihinden itibaren başlayacağı-
İİK'nun 39/1 maddesinde ilama dayananan takibin son işlem üzerinden on yıl geçmekle zamanaşımına uğrayacağı düzenlemesine göre; takip konusu ilamda, zilyetlik şahsi hakkına dayalı olarak el atmanın önlenmesine karar verildiği, ayni hakka ilişkin olmadığı, takip tarihi itibariyle zamanaşımına uğramış olduğu nazara alınarak, şikayetin kabulü ile takibin iptaline karar verilmesi gerekeceği-
İlama müstenit takibin son muamele üzerinden on sene geçmekle zamanaşımına uğrayacağı, ilam verildiği tarihten itibaren on yıl içinde borçluya tebliğ edilirse bu tebliğ tarihinden itibaren yeni bir on yıllık sürenin başlayacağı, borçlu bu hükmü temyiz eder ve hüküm Yargıtay'ca onanmak suretiyle kesinleşirse, on yıllık zamanaşımı süresinin hüküm kesinleştiği tarihten itibaren başlayacağı-
İlama müstenit takiplerin son işlem tarihinden itibaren on yıl geçmekle zamanaşımına uğrayacağı-
İcra kefillerinin taahhüdü kambiyo taahhüdü niteliğinde bulunmadığı,uygulanacak zamanaşımının kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takipte dayanak belge için Türk Ticaret Kanunu'nda öngörülen zamanaşımı süresi olmayıp, İİK. 39 maddesinde düzenlenen 10 yıllık zamanaşımı süresinin uygulanacağı-
İcra dairesindeki kefaletlerin ilam hükmünde olup, ilamların icrası hakkındaki hükümlere tabi olduğu-