Rücu davalarında işveren yönünden zamanaşımının 10 yıl olduğunu- 01.05.2007 tarihli fiili haciz ile 04.12.2019 tarihli yenileme talebi arasında 10 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğu ve bu süre içerisinde alacaklı tarafından takibin devamını sağlayacak nitelikte taleplerde bulunulmadığı, bu suretle takibin işlemsiz bırakıldığı gerekçesiyle şikayetin kabulüne ve şikayetçi borçlu hakkındaki icranın geri bırakılmasına karar verileceği-
İlam zamanaşımına uğradıktan sonra tebliğe çıkarılır ise, hüküm aleyhine olan tarafın, bunun üzerine temyiz yoluna başvurmak suretiyle hükmün yalnız ilamın zamanaşımına uğramış olması nedeniyle bozulmasını sağlayabileceği-
İlam, hükmün verilmesi tarihinden itibaren 10 yıldan fazla bir zaman geçtikten sonra, borçluya tebliğ edilirse, borçlunun, süresi içinde temyiz yoluna başvurarak hükmün yalnız ilamın zamanaşımına uğramış olması nedeniyle bozulmasını sağlayabileceği-
İcra kefilinin borcunun icra kefaletinden kaynaklandığı, icra kefaletinin ise İİK'nun 38. maddesinde belirtilen ilam niteliğinde bulunduğu tartışmasız olup bu gibi hallerde İİK'nun 39. maddesinde belirtilen 10 yıllık zamanaşımının uygulanacağı- Mülga 6762 sayılı TTK'nun 726. maddesinde, çek için düzenlenen zamanaşımı süresi 6 ay olup, asıl borçlu yönünden zamanaşımı dolmuş ise de borçlunun talebi icranın geri bırakılması olup, İİK’nun 71. maddesinin atfı ile İİK’nun 33/a maddesi uyarınca da takibin kesinleşmesinden sonra borcun zamanaşımına uğraması durumunda icranın geri bırakılmasına karar verilmesi gerekeceği-
Alacaklı tarafın icra işlemine yönelik talebi yaptığı anda zamanaşımının kesilmesi gerektiği, ayrıca icra takip işlemi yapılmasına ihtiyaç olmadığı- Alacaklı vekilinin işlemlerinde “borçluların” kelimesini kullanarak asıl borçlu şirket ile birlikte icra kefili hakkında da takibin devamını sağlamaya yönelik olan haciz talebinde bulunduğu ve bu haciz taleplerinin zamanaşımını kestiği, icra müdürünün de bu haciz talepleri üzerine icra takip işlemi niteliğinde olan haciz işlemini gerçekleştirdiği görüldüğünden, alacaklının icra kefili hakkında da yaptığı haciz talepleri ile zamanaşımının kesilerek yeniden işlemeye başladığı ve son işlem tarihinden itibaren şikâyet tarihine kadar on yıllık zamanaşımı süresinin dolmadığının kabulü gerektiği-
Takip dayanağı ilama ilişkin 10 yıllık zamanaşımı süresi geçmeden takibin yapıldığının anlaşıldığı, o halde; Bölge Adliye Mahkemesince, borçlunun İİK’nun 33/1. maddesine dayalı zamanaşımı itirazının, takip konusu ilamın kesinleşmeden takibe konulabilecek ilamlardan olduğu ve zamanaşımının ilamın karar tarihinden başlatılması gerektiği gerekçesi ile zamanaşımı itirazının kabulü ile icranın geri bırakılmasına karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
Kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takibe dayanak senedin ticari kredi nedeniyle verildiği borçlunun da kabulünde olup, borçlunun ödeme emrinin tebliğ tarihine göre yasal süresi içerinde takibe dayanak belgelere ve işleyecek olan faiz oranına bir itirazı olmadığı, bu durumda takipten sonraki dönem için istenen yıllık faiz oranları birbiriyle tutmadığından oranların akdi faize dönüştüğünün kabulü ile buna uygun şekilde yapılacak hesaplama dikkate alınarak şikayet konusunda karar verilmesi gerektiği-
Alacaklı vekilinin borçlunun adresinin araştırılmasına ilişkin icra müdürlüğünce kabul edilerek işlem yapılan talepleri dikkate alındığında, anılan tarihler arasında 10 yıllık zamanaşımının dolmadığından, borçlunun zamanaşımı itirazının reddi gerektiği-
Borçlunun takibin kesinleşmesinden sonraki dönemde takibin zamanaşımına uğradığı yönünde talebi bulunmadığı gibi İİK.nun 39. maddesi gereğince ilama dayalı takiplerde geçerli olan 10 yıllık zamanaşımını da geçmediğinden, mahkemece, borçlular vekilinin ileri sürdüğü şikayet nedenleri incelenerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile icranın geri bırakılması yönünde hüküm tesisinin isabetsiz olduğu-
Somut olayda, şikayetçi ...’ın, 12.09.2005 tarihli haciz sırasında dosya borcuna kefil olduğu ve icra kefilliğine ilişkin olarak Örnek 4-5 icra emrini ise 13.09.2005 tarihinde tebliğ aldığı, bu tarihten sonra ise alacaklı vekilinin 05.01.2006 tarihinde borçlu ... ve icra kefil ...’ın maaş ve ikramiyelerinin haczini talep ettiği, ancak alacaklının 13.01.2016 tarihinde dosyanın yenilenmesi talebi icra takip işlemi olmadığından zamanaşımını kesmeyeceği, bu kabule göre, 05.01.2006 tarihinden sonra icra dosyasında başkaca zamanaşımını kesen icra takip işlemi yapılmadığı, dolayısıyla adı geçen icra kefili hakkında, İİK'nun 39. maddesinde öngörülen 10 yıllık zamanaşımı süresinin geçtiği ve anılan takipte zamanaşımının gerçekleştiğinin anlaşıldığı, mahkemece, davanın kabulü ile İİK'nun 33/2. uyarınca icranın geri bırakılmasına karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisinin isabetsiz olduğu-