Kira sözleşmesi akdedilirken iskânın bulunmadığını davalının davacı kiracıya bildirmekle yükümlü olduğu- Tarafların sözleşmenin kurulması sırasında birbirlerine tam ve doğru bilgi vermek zorunda olduğu, yanlış görünüm yaratmanın, en azından dürüstlük kuralına aykırılık teşkil edeceği- Bir binanın iskân raporunun bulunmasının asıl olduğundan, iskan raporunun alınıp alınmadığını araştırma yönünden kiracıdan bir özen beklemek ve istemenin mümkün olmadığını- Dava konusu yerin, sözleşme gereğince kiranın başladığı tarihte, kullanılmaya elverişli iskan raporu alınmış hukuki ayıptan ari bir şekilde teslim edilmediği böylece kiraya verenin kiracıya karşı yasal borcunu ifa etmediği anlaşıldığından, davacının akdi fesihte haklı olduğu kabul edilerek, davalı kiraya verenin sorumluluğu yönünde hüküm kurulması gerektiği-
İşyerinin tapu kaydının ve iskan ruhsatının olmadığını bilen ve kiracının başlangıçta aldığı ruhsatının iptali için Belediyeye müracaat eden davalı kiralayan olup kiralayan, kiralananı kullanılmaya elverişli halde teslim borcunu yerine getirmediğinden bu duruma ortak kusuruyla sebep olduğunun kabulü gerektiği- Kira sözleşmesini taraflar yönünden çekilmez hale geleceğinden, davalının sözleşmenin devamını istemesinin objektif iyiniyet kurallarıyla da bağdaşmayacağı- Kiracının, kiralayanın kusuru ile kiralananı kullanamadığı sürede kira parasından sorumlu tutulamayacağı- Kira sözleşmesinin sona erdiği tarihin saptanması ve sonucuna göre hüküm kurulması gerektiği-
Kiralanan taşınmazın teferruatı niteliğinde olan makinaların haczi nedeniyle taşınmazda kiracı olan üçüncü kişinin ancak BK. mad. 249 uyarıca genel hükümler çerçevesinde akdin feshini veya kira miktarının tenzilini isteyebileceği-
Davalı, kendi kiracısı hakkında aldığı tahliye kararını infaz ettirdiği tarihte, taşınmazın kiracının değil, davacının kirası altında olduğu, o halde, bu davalının, aldığı tahliye kararını, kendi kiracısınca boşaltılıp, başkasının (davacının) kullanımına geçen, dolayısıyla artık kiralayan sıfatıyla hak sahibi bulunmadığı taşınmazla ilgili olarak infaz ettirdiği, bu infazın, kanunun tanıdığı bir hakkın kullanılması (kesinleşmiş bir ilamın gereğinin yerine getirilmesi) olarak nitelendirilmesine hukuken olanak bulunmayacağı-