Konkordato istemine lişkin davada, davacının ön projenin gerçekleşmesi için öngördüğü kaynakların; alacakların tahsili, faaliyet kârı ve taşınmaz satışı olarak belirlendiği, ticari alacakların tahsili ile taşınmaz satışının belirli ve gerçek birer kaynak oldukları belirgin olmakla birlikte geçici mühlet içerisinde gerçekleşen aylık faaliyet kârı miktarı, arz talep dengesi, ön projede öngörülen kur, maliyet ve diğer ekonomik değerlerin kesinlik içermeyip değişkenlik göstermesi dikkate alındığında faaliyet kârının gerçekleşme ihtimali bulunmadığına dair mahkeme gerekçesinde yapılan değerlendirmelerin yerinde olduğu, projenin uygulanma ihtimalinin bulunmadığı, geçici komiser raporundaki konkordato projesinin gerçekleşme ihtimalinin bulunduğu yönündeki değerlendirmenin dosya kapsamı ile uyumsuz olduğu kanaatine varılmakla ve İİK.'nun 292. maddesinde sayılı şartların gerçekleştiği anlaşıldığından davacının istinaf istemlerinin yerinde olmadığı kanaatine varıldığı-
İİK'nun 286,287 maddeleri gereğince üç aylık konkordato mühleti verilmesine ve alacaklılar bakımından; İİK'nun 289. maddesi gereğince mühlet içinde borçlu aleyhine 6183 Sayılı Kanuna göre yapılan takiplerde dahil olmak üzere hiçbir takip yapılamayacağı ve evvelce başlamış takiplerin duracağı, ihtiyati haciz kararlarının uygulanmayacağı, bir takip muamelesi ile kesilebilen zamanaşımı ve hak düşüren müddetlerin işlemeyeceği, mühlet sırasında taşınır veya taşınmaz rehni ile temin edilmiş alacaklar nedeniyle rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takip başlatılabileceği veya başlamış olan takiplere devam edilebileceği ancak bu takıp nedeniyle muhafaza tedbirleri alınamayacağı ve rehinli malın satışının gerçekleştirilemeyeceği- Mühlet içerisinde tahliye takibi yapılamayacağı- Mühlet içinde tahliye takibi yapılamayacağı-
Konkordato talep eden borçlu lehine verilen teminat mektubunun, konkordato davasında, İİK mad. 287 vd. gereğince nakde çevrilmesinin engellenmesine yönelik tedbir karar verilemeyeceği-
Konkordato talep eden borçlu tarafından keşide edilen çeklere, çek kanunu ve ilgili mevzuat gereğince telafisi imkansız zararların oluşmaması adına karşılıksızdır şerhi verilmemesi yönünden tedbir kararının kabulü gerektiği-
Banka teminat mektuplarının, garanti sözleşmesi olarak nitelendirildiği, bankanın teminat veren sıfatı taşıdığı, taahhüdünün, esas sözleşmeyi yapan taraflardan ve asıl akitten ayrı tamamen bağımsız olduğu, bankanın taahhüdünün, lehtarın borcunun geçerliliğine veya varlığına bağlı olmadığı, ayrıca; İİK'nın 287/1 maddesinde, konkordato talebi üzerine, mahkemenin, 286. maddede belirtilen belgelerin eksiksiz olduğu tespit edildiği takdirde derhal geçici mühlet kararı vereceği ve 297. maddenin 2. fıkrasında belirtilen haller de olmak üzere; borçlunun mal varlığının muhafazası için gerekli gördüğü tüm tedbirleri alması gerektiği- Konkordato istemine ilişkin davada uyuşmazlık konusunun; borçlu şirketin lehtar olduğu teminat mektuplarının, konkordato yargılaması aşamasında, talep halinde, tedbiren paraya çevrilmesinin önlenmesi talebinin yerinde olup olmadığı, maddi hukuka dair tedbir talebinin konkordato müessesine aykırı olup olmadığı noktasında toplandığı, sonuç olarak; teminat mektubunun hukuki niteliği itibariyle, konkordato talep eden borçlu tarafından verilen teminat mektubunun, konkordato davasında, İİK'nın 287 ve devamı maddeleri gereğince nakde çevrilmesinin engellenmesine yönelik tedbir kararı verilemeyeceğinden, verilen kararın hukuka uygun olduğu-
İİK'nın 296. maddesine göre; konkordato talep eden ile sözleşme ilişkisi içerisinde bulunan karşı taraf, aralarında bulunan sözleşme ilişkisini, borçlunun konkordatoya başvurduğu gerekçesiyle sona erdiremeceği gibi, taraflar arasında ki sözleşmede bu yönde bir hüküm bulunsa da, bu hükmün uygulanmayacağı, konkordato talep eden şirketlerin, konkordato talep tarihinden önce doğmuş elektrik, su, doğalgaz, internet ve telefon gibi borçlarından dolayı bu hizmetleri sağlayan şirketlerin sırf bu nedenle sözleşmeyi feshederek konkordato talep eden davacılara bu hizmetleri sunmaktan kaçınamayacağı, davacı şirketler, konkordato talep tarihine kadar bu hizmetleri sunan şirketlerden hizmet almaya devam etmiş olup; konkordato talep eden şirketlere, bu hizmetleri sunan şirketlerin, konkordato talep tarihine kadar ki borçlarından dolayı hizmeti ifadan vazgeçmeyip sırf konkordato talep edildiği gerekçesi ile bu hizmetleri ifadan kaçınamayacağı, konkordato talep eden şirketler ile bu hizmeti sunanlar arasında düzenlenen sözleşmenin, sözleşme süresinin sona ermesi sebebiyle veya sözleşmede bulunan başka bir sebeple sona erdiği ispat edilmiş olmasa, konkordato talep edenler, konkordato talep tarihinden önce doğduğunu iddia ettikleri elektrik, su, doğalgaz, internet ve telefon borçlarından dolayı, bu hizmetlerin kesilmesini tedbiren talep edip edemeyeceği noktasındaysa; HMK'nın 390/3 ve 391/2 b ve c fıkralarına göre, tedbir talep eden ilgilinin, ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça ve bunun dışında; tedbir talebinin hangi sebebe dayandığını, neyin üzerine tedbir konulacağını da ifade etmesi gerektiği, konkordato talebinden önce ne kadar borcu olduğunu dahi belirtmeden hizmet aldığı bütün şirketler aleyhine tedbir talebinde bulunulmasının yasal düzenlemelere aykırı olduğu, hizmet aldığı şirketin bu hizmeti konkordato talebinden önceki borçtan dolayı keseceğini veya kestiğini açıkça ifade ederek, iddiasını somutlaştırarak tedbir talebinde bulunması gerektiği-
Borçlu şirketin tedbir tarihinden sonraki iki aylık faaliyet döneminde kaynak niteliğinde kârlılık üretmekten uzak olduğu, borçlu şirketin projesinin gerçekleşme ihtimâlinin alacaklarını tahsil etmesine bağlı olduğu, alacakların kısa vadede tahsil edilme imkânının bulunmadığı, hatta firmanın alacak miktarının arttığı, alacakların önemli bir kısmının borçlu firmanın ticari faaliyetlerinin dışındaki eylem ve işlemlerden kaynaklandığı, borçlu şirketin sermaye artırımına ilişkin taahhüdünü yerine getirmediği, borçlu şirketin ortaktan olan alacağının ortak tarafından henüz ödenmediği anlaşıldığından ve sunulan mali tablolar ve geçici komiser raporları birlikte somut olarak değerlendirildiğinde, borçlunun konkordato davasının reddine ve geçici mühletin kaldırılmasına karar verilmesi gerektiği-
İhtiyati haciz isteminde bulunan banka tarafından borçlu tarafa keşide olunan kât ihtarında, keşidecisi borçlu şirketin çeklerin karşılıksız çıkmasının taraflar arasında imzalanan sözleşmedeki "..çeklerin karşılıksız çıkması.." hükmüne dayandırılarak hesabın kât edildiği anlaşılmışsa da, ilk derece mahkemesince, "söz konusu kât ihtarına konu olan 3 adet çekin ibraz tarihlerinin asıl borçlu şirketin almış olduğu 3 aylık geçici mühletin başlangıç tarihi olan geçici konkordato komiserlerinin göreve başladığı tarihten sonra olduğu, karşılıksız olduğu iddia edilen çeklerin konkordato projesi kapsamında kaldığı, borçlu şirketin ödemelerinin konkordato komiseri kurulunun denetimde bulunduğu, konkordato nedeniyle alınan tedbirlerin alacaklı bankaya da genel kredi sözleşmesini sonlandırma yetkisi vermeyeceği gibi asıl borçlu şirketin alacaklı bankadan kullanmış olduğu kredilerin ödenmesinde de herhangi bir gecikmenin söz konusu olmadığı, alacağın bu itibarla İİK. mad. 258 gereğince muaccel hale gelmediği" gerekçesiyle "ihtiyati haciz kararının kaldırılmasına" karar verilmesinin usul ve yasaya uygun olduğu- Müteselsil kefil hakkında icra takibine girişilebilmesi için diğer koşulların yanında ayrıca müteselsil kefile de ihtar gönderilmesi gibi bir koşulun yasada yer almadığı- Hem asıl borçluya, hem de müteselsil kefile aynı anda ihtar gönderilip borçluya gönderilen ihtarın tebliğine rağmen verilen süre içinde borcun ödenmemesi üzerine yasada belirtilen koşullar gerçekleşmiş olacağından bu durumda müteselsil kefil aleyhine takibe girişilebileceği- Her ne kadar asıl borçlu şirket dışındaki diğer borçlular yönünden geçici mühlet kararı verilmemiş ise de, ilk derece mahkemesinin gerekçesinde de belirtildiği üzere asıl borçlu şirketin kullanmış olduğu kredinin geri ödenmesinde herhangi gecikme söz konusu olmadığı, asıl borçlu şirketin kullanmış olduğu kredinin muaccel olmadığı görülmekle alacaklı bankanın sözleşmenin kefili olan diğer borçlulara da müracaatı söz konusu olamayacağından buna yönelik istinaf başvurusunun da yerinde olmadığı-
Konkordato talep edenin teminat mektubunu paraya çevrilmesini isteme yetkisi ve bunda hukuki yararı bulunmadığı- Teminat mektubunu veren ve asıl ilişkideki alacağı teminat altına alan kişi yönünden ise, diğer alacaklılar gibi konkordato hükümlerine göre diğer alacaklılarla aynı statüde olacağı ve bu durumda teminat verenin teminatın paraya çevrilmesi istemesi durumunda, talebin ifa yerine teminatın paraya çevrilmesinin istenmesi halinde teminatın veriliş amacının ticari hayatın verimliliğinin önlenmemesi için ihtiyati tedbirin amaca aykırı olup olmadığı tartışılarak ve incelenerek sonuca varılması gerektiği- Konkordato ilanı nedeniyle, konkordato talep eden ile hukuki ilişkide bulunanın konkordatoyu bahane ederek ve bu nedenle sözleşmeyi feshedip fesih alacağı için teminatın parayı çevrilmesi talebinde de, talebin TMK. mad. 2 ve konkordato müessesinin işleyişinin sağlanması ve feshin buna engel olup olmadığı hususları incelenerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği- Teminat mektubunun paraya çevrilmesinin konusunda güncel bir tehlike gösterilmeden paraya çevirmenin talep edilip edilmediği ve hangi nedenle bu talepte bulunulduğu açıklanmadan ve bizzat konkordato talep edenin tedbir isteminde bulunması HMK ya göre verilecek ihtiyati tedbirlerle ilgili kıstaslara uygun olmadığından, mahkemenin teminat mektubunun paraya çevrilmesi yönündeki ihtiyati tedbir talebinin yerinde olduğu-