• 6729 sayılı Kanuna ait Hükümet Tasarısı Gerekçesi

    "Bugün konkordato kurumunun işlememesinin nedenlerinden birinin ve en önemlisinin asliye ticaret mahkemesi nezdindeki tasdik aşamasının 3+2 aylık mühletten sonraya sarkması olduğu ifade edilmektedir. Bu bağlamda, 3+2 aylık konkordato mühletinin bitmesiyle birlikte, İcra ve İflas Kanununun 287 nci maddesinin son fıkrası nedeniyle borçlu hakkında İcra ve iflas takiplerinin durdurulması ve yeni takip başlatılamaması halinin sona erdiği ve belli bir zamanı gerektiren tasdik yargılaması sırasında borçlunun tamamen korumasız kaldığı, dolayısıyla konkordato kurumunun borçlular için bütün cazibesini yitirdiği dile getirilmektedir. Aslında Kanunun 287 inci maddesinin son fıkrasındaki yasak, Kanunumuza daha Önce, 1988 yılında 3494 sayılı Kanunla girmiş ve buna gerekçe olarak da uygulamada (o zaman 2+2 ay olan) konkordato mühleti geçtiği halde, tasdik aşamasında, genel hükümlerden hareketle, ihtiyati tedbir yoluyla borçluya karşı yapılmış olan takiplerin durdurulması ve böylece duran bu takiplerin bazen yıllarca başlatılamaması gibi sonuçların ortaya çıkması gösterilmiştir. 4949 sayılı Kanuna ilişkin tasarının çalışmaları sırasında kurgulanan konkordato mühletinin 1 yıl + 6 ay olduğu dikkate alınarak, bu süre zarfında tasdik işlemi de dahil bütün işlemlerin sona ereceği, daha doğrusu sona ermesi gerektiği, 18 aylık bütün bu süre zarfında borçlunun icra ve iflas takiplerine karşı koruma altında olduğu, asliye ticaret mahkemesindeki tasdik aşamasının 18 aylık bu konkordato mühletinin ötesine sarkması durumunda tedbir yoluyla takiplerin devam etmesinin ve yeni takip başlatılmasının yasaklanamaması gerektiği, alacaklıların 18 aydan daha uzun bir süre icra takibi yapmadan bekletilmesinin doğru olmadığı, bu sürenin tasdik aşamasının da tamamlanması için fazlasıyla yeterli olduğu düşünülerek, 18 aylık konkordato mühletinin bitiminden sonraki dönem için tedbir yoluyla takiplerin durdurulmasına veya yeni takip yapılamamasına karar verilememesine ilişkin kuralın muhafaza edilmesinin asıl şimdi gerekli olduğu sonucuna varılarak Kanunun 287 nci maddesinin son fıkrasının yürürlükte kalması kararlaştırılmıştır. Fakat Tasarının Türkiye Büyük Millet Meclisinde yapılan görüşmeler sırasında konkordato mühleti (tasarıda kurgulanan 1 yıl + 6 aydan) 3+2 aya indirilmiş, ancak bu değişiklik yapılırken 287 nci maddenin son fıkrasının madde metninden çıkarılması ve tasdik makamına tedbir yoluyla icra takiplerini durdurma ve yeni takip yapılmasına engel olabilme imkanı tanınmamıştır. Böylece 3+2 aylık konkordato mühleti içinde tasdik de dahil bütün prosedürün tamamlanması uygulamada asla mümkün olmadığından, borçlunun asliye ticaret mahkemesindeki tasdik aşamasında tamamen korumasız kalmasının yolu açılmıştır ki bu da konkordato kurumunun bütün cazibesini yitirmesine ve borçluların konkordato yolunu hiç düşünmeyerek iflasın ertelenmesi kurumuna yığılmasına neden olmuştur. Öte yandan Kanunun 179 ve devamı maddelerinde yapılması öngörülen değişiklikle iflasın ertelenmesi kurumunun sıkı şekilde disiplin altına alınması nedeniyle, borçluların, bir alternatif olarak, konkordato kurumundan yararlanmalarının teşvik edilmesinin uygun olacağı düşünülerek 287 nci maddenin son fıkrası değiştirilmek suretiyle tasdik makamına, mühletten sonra, tedbir yoluyla icra ve iflas takiplerini durdurma ve yeni takip yapılmasını yasaklama yetkisi verilmektedir. Buna göre düzenlemeyle, uygulamada mutlaka 3+2 aylık konkordato mühletinden sonraya sarkan tasdik aşamasında, tasdik mahkemesinin, takip yasağı getirmek suretiyle, borçluyu bu aşamada dahi koruma altına alabilmesi ve böylece konkordato kurumunun cazip hale getirilmesi amaçlanmaktadır. Aksi takdirde konkordato yine işlemez ve misyonunu yerine getiremez halde kalmaya mahkum olacaktır."


  • 4949 sayılı Kanuna ait Hükümet Tasarısı Gerekçesi

     «Maddeyle, konkordato talebi uygun görülürse tetkik merciinin borçluya en fazla altı aylık bir mühlet vereceği ve aynı zamanda gerekli bilgi ve tecrübeye sahip Türk vatandaşlarından bir veya birkaç komiser tayin edileceği, birden fazla komiser tayin edilmesi halinde tetkik merciinin bu kişilerin görev ve yetki alanlarını belirleyeceği; konkordato komiserinin kusurundan doğan zararlardan sorumlu olduğu; komiserin tetkik merciinin talebi halinde ara raporlar vereceği ve alacaklıları konkordato süreci hakkında bilgilendireceği; işin niteliği gerekli kılıyorsa komiserin teklifi üzerine alacaklılar da dinlenerek mühletin en fazla oniki ayı geçmemek üzere uzatılabileceği ve borçlunun malvarlığının muhafaza edilmesi için gerekli ise veya konkordatonun gerçekleşmeyeceği açıkça anlaşılıyorsa konkordato mühletinin komiserin talebi üzerine borçlu ve alacaklı dinlenerek mühletin sona ermesinden önce kaldırılabileceği düzenlenmiştir. Bu bağlamda, mevcut Kanunda yer alan iki ay ve iki ay da ilave olmak üzere toplam dört aylık süre amaca uygun ve gerçekçi kabul edilememiştir. Birden fazla komiser tayin edilmesine imkan verilmesinin nedeni de; çetrefil konkordatolarda tek komiserin yetersiz kalmasıdır. Öte yandan, alacaklıların da sürece, komiserin vereceği raporlar yoluyla bilgilenmek, mühletin uzatılmasında veya kaldırılmasında dinlenmek suretiyle katılması imkanı sağlanmıştır.»



  • 4949 sayılı Kanuna ait Adalet Komisyonu Raporu

     «Tasarının çerçeve 70 inci maddesiyle değiştirilmesi öngörülen 2004 sayılı Kanunun 287 nci maddesinin ikinci fıkrasındaki altı aylık süre fazla bulunarak üç aya altıncı fıkrasındaki oniki aylık süre aynı gerekçe ile iki aya indirilmiş ve 71 inci madde olarak kabul edilmiştir.»



  • 3494 sayılı Kanuna ait Hükümet Gerekçesi

     «Alacaklının, yapmış olduğu icra takibini uzun uğraşmalardan sonra son aşamaya getirmiş ve satışa birkaç gün kalmış iken, borçlunun konkordato teklifi dolayısıyla, duruşma yapılmadan kısa süre içinde tetkik mercii tarafından konkordato mühleti verilmekte ve bununla takipler durdurulmak suretiyle alacaklıyı zarara uğratılmaktadır. Bu nedenle, kötü niyetle yapılan teklifleri önlemek için, konkordato talebinin de ilan edilmesi ve konkordato mühleti verilmeden önce alacaklılara buna itiraz etme imkanı sağlanmıştır. Diğer taraftan konkordato mühletinin azami dört ay olmasına rağmen, uygulamada mühlet geçtiği halde, ihtiyati tedbir yoluyla borçluya karşı yapılmış olan takipler durdurulmakta ve bazen yıllarca durmaktadır. Madde ile, uygulamada hatalı olan ve sakınca doğuran bu durumu önleyecek şekilde düzenleme yapılmıştır.»



  • 7101 sayılı İcra ve İflas Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunda Yer Alan Gerekçe

    Maddeyle, “geçici konkordato mühleti” adı altında yeni bir kurum ihdas edilmekte; bu mühletin uzatmayla birlikte beş ayı geçmemek üzere  “geçici olarak” tanınabileceği hükme bağlanmaktadır. Amerika Birleşik Devletlerindeki “otomatik durdurma” kurumundan esinlenilerek yapılan İsviçre İcra ve İflas Kanunu değişikliklerini  (Kanuna eklenen m. 293a – m. 293d maddelerini) örnek alan bu düzenleme ödeme güçlüğü içindeki borçluya süratle geçici hukuki koruma sağlamaya yöneliktir. Şimdiye kadar aynı ihtiyaç iflas erteleme talepleri üzerine verilen ihtiyatî tedbir kararlarıyla karşılanmaya çalışılmaktaydı. 

    Geçici konkordato mühleti kurumunun ihdasıyla daha ayrıntılı bir düzenleme yapılmaktadır. Geçici konkordato mühleti ile birlikte mahkemenin borçlunun malvarlığının muhafazası için gerekli gördüğü bütün tedbirlere karar vereceği ve konkordatonun başarıya ulaşmasının mümkün olup olmadığının yakından incelenmesi amacıyla bir geçici konkordato komiseri atayacağı hükme bağlanmaktadır. Konkordatonun başarıya ulaşması ile kastedilen husus, konkordato talebinde bulunanın mali durumunun düzelmesinin mümkün olup olmadığı veya konkordato teklifinin tasdiki şartlarının yerine gelip gelemeyeceğidir. Konkordato prosedürünün maliyeti artırmamak için kural, sadece bir geçici komiserin görevlendirilmesi ise de, özellikle alacaklı sayısı ve alacak miktarı gerektiriyorsa, üç kişinin geçici konkordato komiseri olarak görevlendirilebilmesine imkan tanınmaktadır.

    Maddenin birinci fıkrasında 297 nci maddeye yapılan atıf sınırlı şekilde anlaşılmamalıdır; mahkeme uygun gördüğü takdirde borçlu aleyhine başlatılmış veya talepten sonra başlatılacak icra ve iflas takiplerinin durdurulmasına veya yasaklanmasına da karar verebilir. Yalnız, buradaki yasaklama icra ve iflas takibinin başlatılamaması olarak değil, başlatılıp yürütülememesi, örneğin ödeme emri gönderilememesi olarak anlaşılmalıdır.