Velayetin değiştirilmesine ilişkin davanın sonuçlanması, bunun üzerine vesayet kararının kaldırılıp kaldırılmayacağının düşünülmesi gerektiği, aksi durumda öncelikle vesayet kararının kaldırılması ve velayetin değiştirilmesi davasının devam etmesi durumunda, velayetin değiştirilmesi davası sonuçlanana kadar küçüğün yasal temsilcisinin bulunmayacağı, velayetin değiştirilmesi davasının reddine karar verilmesi durumunda ise küçüğe yeniden atanmasının gündeme geleceği, bu durumun ise yasal düzenlemelere aykırılık teşkil edeceği-
Yabancı mahkeme tarafından verilen vasi tayinine ilişkin kararın tanınması ve tenfizi isteminde görevli mahkemenin asliye mahkemeleri olduğu (MÖHUK 51/1.)- Görev hususunun yargılamanın her aşamasında kendiliğinden nazara alınması gerektiği-
Dosya içerisinde husumete izne ilişkin kararın olmadığı görüldüğünden, öncelikle vasinin, vesayet makamından eldeki tazminat davası yönünden husumet izni kararını almasına imkân verilmesi gerektiği-
Kısıtlama kararının tanınmasına ilişkin davaya Türk mahkemelerinde bakılabileceği- Kararının tanınması ve tenfizi istenildiğinden görevli mahkemenin sulh hukuk mahkemesi olduğu-
Evlilik birliği içinde dünyaya gelen ve boşanma sonucu velayeti anneye verilenin annesinin vefatı nedeniyle nüfus müdürlüğü tarafından TMK’nın 404. maddesi uyarınca vasi atanması talebine-
Velayet hakkına sahip İ.'in ölümü sebebi ile Türk Medeni Kanununun 404.maddesi gereği çocukların vesayet altına alınması istemi-
Vesayetin kaldırılması talebine sulh hukuk mahkemesince bakılacağından, bu istek yönünden davanın tefriki ile görevsizlik kararı verilerek, görevli Sulh Hukuk Mahkemesi'ne gönderilmesi, vesayetin kaldırılması talebinin bekletici mesele yapılarak sonucunun beklenilmesi, sonucu uyarınca delillerin birlikte değerlendirilerek velayete ilişkin hüküm kurulması gerektiği- Tefrik edilen dava vasiliğin kaldırılması istemine ilişkin olduğundan, çocuk ile ilgili olarak vasiliğin kaldırılması talebi konusunda karar verilmesi gerekirken kısıtlanarak anne velayeti altına alınmasının hatalı olduğu-
Davalı annenin velayet görevini yerine getirmemesi, yükümlülüklerini ağır biçimde savsaklaması durumunda, çocukları üzerindeki velayet hakkının kaldırılarak, çocuklara vasi tayini için vesayet makamına ihbarda bulunulmasına karar verilmesi gerekeceği-
Çocuklar ile davalı baba arasında menfaat çatışması bulunduğundan küçüklere Türk Medeni Kanununun 426/2 maddesi uyarınca bu davada kendilerini temsil etmek üzere kayyım tayin ettirilmesi gerektiği- Velayetin anne ve babanın dışında başkasına verilemeyeceği, küçüklerin velayet haklarının davalı anneden alınmasına karar verilmesi halinde vasi tayini için sulh hukuk mahkemesine ihbarda bulunulacağı-
Türk Medeni Kanunu'nun 397. maddesinde; vesayet makamının sulh hukuk mahkemesi; denetim makamının ise asliye hukuk mahkemesi olduğu, TMK'nun 404. maddesine dayalı vasi tayini isteğine ilişkin davanın vesayet makamı olan sulh hukuk mahkemesinde görülmesi gerektiği -
