“Ticari işletme yöneticisinin alacaklıları zarara sokmak kastı ile borcu ödememesi” suçunun oluşması için, takibin kesinleştiği tarih itibariyle şirketin borcu ödeme gücüne sahip olması ve şirketin hukuken veya fiilen yönetim yetkisine sahip olan şirket yetkilisinin alacaklıyı zarara uğratmak kastıyla şirket borcunu ödememesi gerekmekte olup, öncelikle borçlu şirketin ticari defterlerinin muhasebecisinden veya zabıta marifetiyle sanıktan temin edilmesi yoluna gidilerek temin edildikten sonra ticari defterler ve belgeleri ile banka hesapları üzerinde karşılaştırılmalı olarak bilirkişi marifeti ile inceleme yaptırılıp, kesinleşmiş icra takip dosyalarının borçları da pasife dahil edilerek, sonucuna göre sanığın hukuki durumunun takdiri gerektiği-
Sanığa isnat edilen İİK’nın 333/a maddesindeki suçun oluşması için, takibin kesinleştiği tarih itibariyle şirketin borcu ödeme gücüne sahip olması ve şirketi hukuken veya fiilen yönetim yetkisine sahip olan şirket yetkilisinin alacaklıyı zarara uğratmak kastiyle şirket borcunu ödememesi gerektiği- Sanık hakkında, ticari işletme yöneticisinin alacaklıyı zarara uğratmak kasdıyla borcunu ödemediğinden bahisle İİK'nın 333/a maddesi uyarınca şikayette bulunulduğu halde, şikayete konu olmayan alacaklıyı zarara uğratmak maksadıyla mevcudunu eksiltmek suçundan karar verilmesinin yasaya aykırı olduğu-
Sanıkların üzerine atılı İİK'nın 333/a maddesinde yaptırıma bağlanan suçun oluşması için takibin kesinleştiği tarih itibariyle borçlu şirketin ödeme gücüne sahip olmaması ve hukuken veya fiilen şirketi yönetim yetkisine sahip olan sanığın alacaklıyı zarara sokmak kastıyla şirket borcunu ödememeleri gerektiği-
Hapis cezasının asgari hadden tayin edildiği halde, gün adli para cezasının üst sınırdan tayin edilmek suretiyle çelişkiye neden olunamayacağı-
İİK'nın 331, 333/a ve 345/a maddelerine ilişkin olarak kurulan hükümlere yönelik yapılan incelemede, haciz yolu ile takip talebinden sonra veya bu talepten önceki iki yıl içinde borçlunun alacaklısını zarara uğratmak kastıyla mevcudunu eksiltmesi suç olarak düzenlendiği gözetildiğinde, şikayete konu fiillerin iki yıldan önce gerçekleşmesi nedeniyle atılı suçun unsurları yönünden oluşmadığının anlaşıldığı- İİK'nın 337/a maddelerine ilişkin olarak kurulan hükümlere yönelik yapılan incelemede, “ticareti usulüne aykırı terk etmek” ve “alacaklıyı zarara uğratmak için mevcudu eksiltmek” suçlarının takibi şikayete bağlı olup, suça konu taşınmazların 22.02.2007 ve 09.04.2008 tarihlerinde satılmasına ve ... Ticaret Sicil Müdürlüğü'nün 11.02.2014 tarih ve 2014/47 sayılı yazısı ile borçlunun kaydının soyadı değişikliği yapılmadığından yapılmadığından M. ... olarak devam ettiği 18.03.2011 tarihi itibariyle re'sen terk işleminin yapıldığı, bu nedenle İİK'nın 44. maddesine göre belge bulunmadığının bildirildiğinin anlaşılması karşısında, her iki suç açısından şikayetçi vekilinin İİK'nın 347. maddesinde düzenlenen süreler geçtikten sonra şikayette bulunması nedeniyle sanık hakkında şikayet hakkının düşürülmesi gerektiği-
Sanığa isnat edilen İİK. mad. 333/a'da düzenlenen suç hakkında, takibin kesinleştiği tarih itibariyle şirketin borcu ödeme gücüne sahip olup olmadığının tespiti için borçlu şirket defter ve belgeleri ile banka hesapları üzerinde karşılaştırılmalı olarak bilirkişi marifeti ile inceleme yaptırılıp, sonucuna göre sanığın hukuki durumlarının takdiri gerekeceği-
Sanıklara isnat edilen “ticari işletme yöneticisinin alacaklıları zarara sokmak kastı ile borcu ödememesi” suçunun oluşması için, takibin kesinleştiği tarih itibariyle şirketin borcu ödeme gücüne sahip olması ve şirketin hukuken veya fiilen yönetim yetkisine sahip olan şirket yetkililerinin alacaklıyı zarara uğratmak kastıyla şirket borcunu ödememesi gerektiği-
19. CD. 14.12.2015 T. E: 4232, K: 8596-
19. CD. 07.12.2015 T. E: 8691, K: 8170-
Yerel mahkeme direnme kararının tefhiminden sonra bir haftalık temyiz süresini geçiren sanık müdafiinin, kanun yolu bildiriminde eksiklik bulunduğundan bahisle verdiği eski hale getirme talebi niteliğindeki dilekçesi hakkında karar verme görevinin Yargıtay Ceza Genel Kurulu’na ait olması nedeniyle, bu talebin ele alınarak yerel mahkemece verilen eski hale getirme ve temyiz talebinin reddi ve itiraz mercince verilen itirazın reddi kararlarının hukuksal değerden yoksun olduğu- Sanık müdafii tarafından kanun yolu bildiriminde eksiklik bulunduğu ve kanun yoluna başvurulmaması halinde hükmün kesinleşeceğinin belirtilmediğinden bahisle eski hale getirme talebinde bulunulmuş ise de, kanun yolu bildiriminde başvuru şekli dışında bir eksiklik bulunmadığından sadece başvuru şeklinin gösterilmemiş olmasının “kanun yolu süresinin” işlemeye başlamasını engellemeyeceği, bu durumda, başvuru şekli gösterilmemiş veya yanlış gösterilmiş olsa da temyiz sürelerinin işleyeceği ve süreden sonra yapılan temyiz başvurusunun kabul edilmeyeceği- Mesleği bir kamu hizmeti niteliğindeki avukatlık olan, sanığın savunmasını üstlenen ve bu bağlamda savunma ve kanun yollarına başvuru için yeterli düzeyde hukuki bilgiye sahip olan müdafiin temyiz başvurusunun şeklini bilmemesi düşünülemeyeceğinden kanun yolu bildirimindeki başvuru şeklinin gösterilmemesi eksikliği müdafii açısından bir yanılgı ve bu bağlamda hakkın kullanılması yönünde bir engel oluşturmayacağı; ayrıca kanun yoluna başvurulmaması halinde ilgili karar veya hükmün kesinleşeceği tabi olup kanun yolu bildiriminde kanun yoluna başvurulmadığı takdirde hükmün kesinleşeceğinin ihtar edilmesine gerek bulunmadığı, böyle bir ihtarat yapılmasını zorunlu kılan bir hükmün bulunmadığı-