Rücuan tazminat istemine ilişkin davada, Mahkemece öncelikle davalılar arasındaki hukuki ilişkinin niteliği, bir başka ifade ile asıl işveren-alt işveren ilişkisi olup olmadığı hususunun tereddüte yer vermeyecek şekilde saptanması gerektiği- Bu belirleme yapıldıktan sonra, Belediye Başkanlığı'nın asıl işveren sıfatı olmadığının tespiti halinde davalı, 3. kişi olarak kabul edilerek olayın meydana gelmesinde sorumluluğu bulunup bulunmadığının irdelenmesi ile neticesine göre karar verilmesi gerektiği-
Davacı vekilinin dava dilekçesinde davacının ne zaman işe başladığının, iş akdinin ne zaman sona erdiğinin açıklanmadığı, mahkemece bu hususun açıklatılmadığı, karar gerekçesinde de davacının işe başlama ve işten çıkarılma tarihlerinin yazılmadığı, iş güvencesinden yararlanabilmek için gerekli 6 aylık kıdem şartının oluşup, oluşmadığının tespit edilip, yazılmadığı, Bölge Adliye Mahkemesinin kararında da bu hususlara değinilmediği anlaşılmışsa da, dosyadaki bilgi ve belgelerden, davacının davalı alt işveren nezdinde ...-.. tarihleri arasında çalıştığı, iş akdinin feshinden sonra, yine asıl işverenim alt işvereni olan Ltd. Şirketinin aldığı ihalede tekrar çalışmaya devam ettiği ve ihalede çalışanların sayısının 30' dan fazla olup, kıdeminin 6 aydan fazla olduğu anlaşıldığından bu eksiklikler sonuca etkili görülmediği- Davacı lehine hükmedilen 4 aylık boşta geçen süre ücreti ve diğer haklardan davalıların birlikte sorumluluğuna karar verilmemesi ve davacı asıl işveren nezdinde işe başlatıldığından davalı şirket aleyhine hatalı şekilde işe başlatmama tazminatına hükmedilmesinin temyize konu edilmediğinden bozma sebebi yapılmadığı-
Davacı muvazaa tespiti yapılan sözleşmeden sonraki sözleşmeler kapsamında sonradan işe girdiğinden “davacının muvazaa tespiti yapılan dönem sonrası” gerekçesi ile önceki muvazaa tespit kararının esas alınmamasının hatalı olduğu- Mahkemece sonraki sözleşmenin muvazaalı olup olmadığı, asıl-alt işveren ilişkisinin unsurlarını taşıyıp taşımadığı yönünden inceleme yapılması gerektiği- Muvazaa tespit edilen hizmet alım sözleşmesi döneminden sonra yapılan ve davacının çalıştırılmaya başlandığı ihale döneminin ayrıca incelemeye tabi tutularak, yeni dönemde yapılan hizmet alım sözleşmesinin kanunda belirtilen asıl-alt işverenlik unsurlarını taşıyıp taşımadığı, hizmet alım sözleşmelerinin işçi teminine yönelik bulunup bulunmadığı ve muvazaalı bir ilişki olup olmadığının belirlenmesi ve bu kapsamda davacının tabi olduğu hizmet alım sözleşmeleri ve ekleri diğer delillerle birlikte incelemeye tabi tutularak ve mahallinde uzman bilirkişiler marifetiyle keşif yapılarak hizmet alım sözleşmesine konu olan işin “asıl ya da yardımcı iş” olup olmadığı, dava dışı firmaların üstlendiği mal veya hizmet üretimi için belirli bir organizasyona, uzmanlığa ve hukuksal bağımsızlığa sahip olup olmadığı, başka bir anlatımla üstlendiği işe ilişkin ekonomik faaliyetin bağımsız yönetimini üstlenip üstlenmediğinin, yani asıl-alt işveren ilişkisinin muvazaalı olup olmadığının tereddütsüz biçimde tespit edilmesi gerektiği-
Üretim aşamalarında davalı Genel Müdürlük tarafından bedelsiz olarak yükleniciye bırakılan makine ve teçhizatların da kullanılması, davalı Genel Müdürlüğün kendisine sunulan iş programını veya projeyi yeterli bulunmaması halinde tespit edilen noksanlıkların davalı tarafından verilen süre içerisinde giderilmesi zorunluluğu, yüklenicinin çalıştıracağı işletme müdürü, proje mühendisi, vardiya daimi nezaretçisi, teknik nezaretçinin en az sayısı ve meslek kıdeminin davalı idare tarafından belirlenmesi, idarenin, uygunsuz davrandığı, görevlerini yerine getirmekte yetersiz olduğu kanısında olduğu veya işyerinde çalıştırılmasında sakınca gördüğü her kademe ve nitelikteki elemanların iş başından ve işyerinden uzaklaştırılmasını isteyebilmesi gibi tespitler karşısında, "anahtar teslimi" olarak kabul edilemeyecek bir sözleşme ile kendisine olağan denetim sınırlarını aşacak şekilde yetkiler tanınmış olan davalı Genel Müdürlüğün asıl işveren, diğer davalı Kömür İşletmeleri AŞ.'nin ise alt işveren olarak kabul edilmesi gerektiği- Maden ocağında meydana gelen yargılamaya konu iş kazasının 301 kişinin ölümüne ve 486 kişinin yaralanmasına yol açtığı, son yüz yılın en büyük iş kazalarından birisi olan bu iş kazasının yalnızca iş kazasına uğrayanlarda veya kazalıların yakınlarında değil toplumun genelinde derin bir üzüntü meydana getirdiği, böylesine bir faciada hüküm altına alınan manevi tazminat tutarları değerlendirilirken manevi tazminatın caydırıcılık unsurunun öne çıkması gerektiği-
Fazla çalışmanın günlük 3 saatten fazla olamayacağına ilişkin bir içtihat olmadığı- Faiz başlangıcının davalı işverenler fazla mesai alacağı bakımından temerrüde düşürüldükleri tarih olması gerektiği-  Mahkemece, yargılama giderine ilişkin kurulan hükümde taraflarca ne tür ve toplamda ne kadar yargılama gideri yapıldığının denetime elverişli şekilde açıklanması ve dökümünün yapılması gerektiği- Davalı taraf, işyerinde Bölge Çalışma Müdürlüğü iş müfettişi tarafından yapılan denetim sonucunda bilirkişi ve mahkemenin kabul ettiği 1,5 saatten daha fazla ara dinlenmesi tespiti yapıldığını ve buna ilişkin olarak rapor düzenlendiğini savunmakta olup öncelikle hakimin davayı aydınlatma görevi kapsamında sözü edilen Bölge Çalışma Müdürlüğü raporu getirtilerek, ara dinlenmesinin 1,5 saatten fazla olup olmadığı hususu bu rapordaki verilerle birlikte yeniden değerlendirilme yapılması gerektiği- Mahkemece davacının dönemlere göre ücretlerinin bordrolar ve banka kayıtlarını esas alarak belirlenip hesaplamanın doğru ücrete göre yeniden yapılması gerektiği-
Mahkemece, alt-asıl işveren konumundaki davalıların kazanın oluşunda iş sağlığı ve işçi güvenliği mevzuatı yönünden kusurunun bulunup bulunmadığı, kusuru varsa miktarı yeterince araştırılmadığından, mahkemece, İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği ile iş kazasının vuku bulduğu iş kolunda uzman bilirkişi heyetinden; kusur oran ve aidiyeti konusunda yeniden rapor alınarak, varılacak sonuca göre hüküm kurulması gerekeceği- Kurum denetmen raporunda sigortalının ağır kusuru nedeniyle hakkında 5510 sayılı Kanun'un 22/b maddesi uygulanması gerektiğinin belirtilmesi nedeniyle geçici iş göremezlik ödeneğinden 779,45 TL tutarında kesinti yapılmasına yönelik işlem nedeniyle kurumca ödenen geçici iş göremezlik ödeneğinin miktarı net olarak tespit edilerek sonuca göre hüküm kurulması gerekeceği-
Davacının davalı alt işveren nezdinde 14.06.2015-13.06.2016 tarihleri arasında çalıştığı, iş akdinin feshinden sonra 01.07.2016 tarihinde yine asıl işverenin alt işvereni olan Ltd. Şirketinin aldığı ihalede tekrar çalışmaya devam ettiği ve ihalede çalışanların sayısının 30' dan fazla olup, kıdeminin 6 aydan fazla olduğu anlaşıldığından bu eksiklikler sonuca etkili görülmediği- Davacı lehine hükmedilen 4 aylık boşta geçen süre ücreti ve diğer haklardan davalıların birlikte sorumluluğuna karar verilmemesi ve davacı asıl işveren nezdinde işe başlatıldığından davalı şirket aleyhine hatalı şekilde işe başlatmama tazminatına hükmedilmesi temyiz edilmediğinden; bu hususların bozma sebebi yapılmadığı-
Davalılar arasında yapılan ihale belgelerinin, teknik-idari ve sair şartnamelerin, davalı ile şirketler arasındaki sözleşmelerin, davalılar arasındaki ilişkiyi gösteren tüm sair belgelerin getirtilmesi talep edilmişse de 2012 yılına kadar sözleşmelerin ve şartnamelerin getirildiği, diğer belgelerin sunulmadığı anlaşıldığından, yapılan yargılama sonunda mahkemece davalılar arasında muvazaa olduğu kabul edilmişse de, davacı hizmet dökümü ve işe giriş bildirgelerine göre zaten ....A.Ş. işçisi olup böyle bir tespitin dosyada sonuca etkisi anlaşılamamış olduğu, dosyada mevcut belgelere ve hizmet dökümüne göre davacının diğer A.Ş. şirketinde çalışması olmadığından ve 2014 yılına ilişkin hizmet alım sözleşmesi sunulmadığından şirketler arasındaki ilişki ve ...A.Ş.'nin mali haklardan neden sorumlu tutulduğunun anlaşılamamış olduğu- Mahkemece davalı A.Ş.ler arasındaki ilişkiye dayanak olan tüm belgelerin ve bunların ticaret sicil kayıtları varsa ünvan değişikliklerine ilişkin belgelerin getirtilerek davalılar arasındaki ilişkinin ne olduğu ve davacının gerçek işvereni belirlenerek, davalılar arasında asıl ve alt işveren ilişkisinin olup olmadığı, muvazaanın bulunup bulunmadığının açıkça ortaya konulması gerektiği-